Ruhlarını satanların artık hissetmediği bir aidiyettir vatanseverlik…
Büyük bir akıl tutulması,
Araştırılması gereken sosyolojik bir buhran içindeyiz…
Tepki yok,
Öfke yok,
Hareket yok,
Karşı duruş yok.
Bir avuç insanın mücadelesinin dışında
Ölü toprağı üzerimizde,
Susuyor,
Görmüyor,
Tepki vermiyor,
Bağırmıyoruz…
Bir içe çöküş ve bir kabullenmişlik hali.
***
Bugün silahlı askerler gördü bu gözler şehrin merkezinde.
İlk defa değil ama bu kez namlusu bize çevriliydi.
Kıbrıs Türk toplumuna!
Ne için?
Kaçak bir külliyeyi ve Fuat Oktay’ı korumak için!
Kimden?
Bizden!
Biz kimiz?
Bu ülkenin gerçek sahibi.
Az önce Türkiye’den gelen bir mimarın anlattığı,
Türkiyeli müteahhitlerin yapacağı,
Türkiye’deki AKP rejiminin dayattığı kaçak külliyeyi ziyaret etti Fuat Oktay!
Bu ziyareti çekenler bile Anadolu Ajansı ve TRT idi.
Yani AKP’nin medyası.
Alkışlayanlar da kendi toplumuna sırt dönen Kıbrıslı(!) siyasilerdi.
Tek bir Kıbrıslı yok bu topluluğun içinde aslına bakarsanız.
Tek bir vatansever bulamazsınız o alkışlayan ellerin arasında.
Zira bu bir kimlik kartı, bu bir fiziki olarak o coğrafyada yaşama meselesi değildir.
Bu bir duygudur.
Bu, o ruhun oluş halidir.
Ruhlarını satanların artık hissetmediği bir sahipleniş, bir aidiyettir.
***
Eylem yapmak istedi küçük bir grup.
“İstemiyoruz bu külliyeyi” demek için.
Bu kadar kalabalıkken, bir avuç insandan bile ödleri koptu.
Korkaktır zaten baskıcı rejimlerin sahipleri!
İnsandan korkarlar!
Doğrudan,
Halktan,
Kendi toplumundan!
Onlarca polis,
Ve silahlı askerler koydular Kıbrıs Türk toplumunun önüne.
Neme lazım, bizden külliyelerini korumak zorundalar!
***
Görüntü karşısında yurdunu seven herkes ağladı,
Vatanında barış isteyenler yumruklarını sıktı!
Kendi kendimize belediye seçimleri,
Meclis’te muhalefetcilik oynayalım.
Asıl bakmamız gereken yere,
Müdahalenin, baskının, çözümsüzlüğün merkezine,
İrademizin elinden alındığı yere bakmadık hiç!
Yarın mı?
Yarın çok geç olacak.
Bugün kapı kapı oy isteyip vaatlerde bulunanların sözde makamları bile altlarından kayıverecek!
Dev caminin gölgesi külliyeye,
Külliyenin karanlığı da bu toplumun üzerine kabus gibi çökerken,
Bir film sahnesi gibi geçecek bugünler gözlerimizin önünden…