KıbrısKöşe YazarlarımızManşet

AKP “Maraş benim olacak” dedi, peki biz ne diyeceğiz?




Ankara yeni valiyi (Metin Feyzioğlu) atadıktan sonra yerel seçimlerde, tıpkı 2020 Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi tüm hatlarıyla nereyi almak istediğini açıkça belli etti

Mağusa

“AKP Mağusa’yı ne yapacak?” diye soranlar sanırım Kıbrıs meselesiyle uzaktan yakında pek alakası olmayanlardır.

Zira Varoşa‘yı yani kapalı Maraş‘ı sınırları içinde barındıran Mağusa, AKP için adeta hayati değerde.

***

Maraş, Kıbrıslıtürkleri Doğu Akdeniz‘deki kendi güvenliği ve menfaati için siyasi rehine olarak elinde tutan, asla tanınmayacağı bilinen ‘KKTC’ adlı yapının tanınacağı masallarını Birleşmiş Milletler‘in (BM) kararlarına rağmen, artık sadece Kıbrıs’ın kuzeyinde değil her yerde dillendiren AKP için bulunmaz bir rant ve meydan okuma alanı.

Hatırlarsınız; “Maraş’ı açacağız” cümlesinin ilk duyulduğu yer Kıbrıs’ın kuzeyi değil Ankara olmuştu. Söyleyen de Kıbrıslıtürk bir siyasetçi değil TC’nin partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘dı.

Yani karar çoktan verilmiş, buradaki alt yönetim de “Peki efendim” diyebilmişti.

***

Şimdilerde her geçen gün oyları düşen, 6-7 ay sonra yapılması beklenen seçimlere kadar da epeyce kan kaybedeceği malum olan AKP’nin elinde, Türkiye iç siyaseti malzemesi yapacak ne kaldı?

Ekonomi?
Dış güçler?
Ezanlar, bayraklar?

Hayır!
Maraş!

***

Evet.
Toprak bütünlüğünün garantörü olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti toprakları üzerinde yasa dışı olarak kurulmuş ve Kıbrıslıtürkleri dünyadan soyutlamış olan ‘KKTC’nin sınırları içinde bulunan ancak BM kararlarına göre; sahiplerine iade edilecek şekilde sadece BM gözetiminde açılabilmesi mümkün olan Maraş!

Bir zamanlar dünyanın merkezi olan, en ünlü yıldızların uğrak yeri, en lüks otellerin ve muhteşem bir sahil şeridinin olduğu Maraş, AKP için müthiş bir rant kapısı.

Boşuna değil, TOKİ ve Konya Belediye Başkanı geçtiğimiz sene bölgeyi gezdi.
Boşuna değil, Türkiye’de “5’li çete” olarak anılan yamyam müteahhitler bölgeye gözlerini dikti!
Boşuna değil Erdoğan ve ekibi orada piknik düzenleyip kamu alanlarını ziyarete açtı!

Ve boşuna değil dün sağ bağımsız adaylar Cem Dana ve İsmail Arter aday olacaklarını açıkladıktan bir gün sonra seçimden el çektirildi!

Atanmış Başbakan Ünal Üstel de çekilen adaylara teşekkür etti, “Türkiye ile beraber yürttüğümüz dış politimakıza ve UBP’liliğe uygun olarak çekildiler” dedi.

Açık açık Ankara müdahalesini doğruladı, alkış tuttu!

***

Mağusa, UBP’nin yani dolayısıyla AKP’nin elinde kalmalı.
Erdoğan seçimlerde Maraş’ı malzeme olarak kullanıp 5’li çeteye de rant kapılarını açmalı!

Zira neredeyse üzerine ölü toprağı serilmiş olan Kıbrıs sorununun da ‘iki devlet’ hikayelerinin de anlatılmasında ateşe benzin döken olaydı Maraş’ın kamu alanlarının açılması.

AKP her ne kadar istediği ivmeyi yakalayamasa da hem güney yönetiminin hem de BM ve AB’nin tepkisini çeken bu durum muhalefet tarafından da durdurulamadı.

***

Peki tüm bu gerçekler ve yaşananlardan sonra ne kalıyor geriye?

Tüm kesimlerin hali hazırda bölgede Süleyman Uluçay‘ı aday gösteren federalist CTP‘nin etrafında birleşmesi.

Peki bu nasıl olur?

TDP’nin adayı geri çekip, diğer sol örgütler ve kesimlerle birlikte Uluçay etrafında birleşmesi yeter mi?
Yetmez!

Bunun için önce ortaya bir Maraş politikası koymak gerekmiyor mu?

***

CTP’nin ve Uluçay’ın Mağusa’yı kazanması halinde Maraş politikası ne olacak?
Ankara ve buradaki iş birlikçi hükümetin Maraş’taki adımlarına karşı nasıl bir yol izlenecek?

Sağlam bir irade ve duruş sergilenebilecek mi?

Mağusa adayı olan birinin ilk açıklaması gereken Maraş politikasıyla ilgili bir bilgimiz yok şu anda.

5-25 Aralık propaganda döneminde gelir mi böyle bir açıklama bilinmez.

Gelmesi gerekir mi?
Evet!

Cesaretle konuşmak,
Mağusa’daki tüm sol güçleri de o amaç etrafında toplamak dışında bir çare göremiyorum.









Başa dön tuşu