KıbrısManşet

Karapaşaoğlu: Devrimciler olarak kendimize çeki düzen vermemiz gerekiyor

TC Sömürge Bakanı Fuat Oktay üç önemli adımın atılacağı duyurusunu yaptı;

1. Buraya taşıdığı nüfusa yönelik sağlık alanında atılacak adım elbette ilk başta Türk Devleti’nin iç siyasetine yönelik bir girişim olarak yorumlanabilir. Bu adımın doğuracağı başka bir sonuç şudur. Buraya taşınan nüfusun alt yönetimde her geçen gün kötüleşen sağlık sistemi ve diğer koşullar yüzünden geri dönemesini engelleyip, burada kalmasını teşvik edecek adımlar atılması gerekiyordu. Bunlardan bir tanesi sağlık alanında atılmış oldu. Yani kktc’deki nüfusuna TC’deki sağlık garantisini vermek onlara TC’de bir imtiyaz yaratmaktır. Burada kalabilmeleri için de yaratılmış imtiyazlardan bir tanesidir.

2. Sağlık alanında atılmış bu adım buraya taşıdığı nüfus üzerinde tahakkümünü, gücünü korumasını sağlayacaktır. Bir çok alanda nüfusu kontrol etmek için atımlar atmıştır Türk devleti. Sağlık alanındaki bu girişim bu politikanın bir uzantısı olarak yorumlanabilir. İnsanların TC’nin bir uzantısı olarak burada olduğunu hatırlatmak ve bu bağları kurmak bu politikaların devamlılığı için önemlidir.

3. Sağlık alanında Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti’nde sahip olduğu imtiyazın kaldırılmasıyla birlikte, Türk Devleti’nin bu adımı atmasının bir sonucu Kıbrıslı Türklerin TC vatandaşlığına talebinin artmasını getirecektir. Kıbrıslı Türklerin TC vatandaşlığına geçmesinin doğuracağı politik krizler olacaktır. Bu adımın doğuracağı sonuçlardan biri de, Kıbrıslı Türklerin bilincinin “Kıbrıslılıktan”, “Türklüğe” geçiş sürecinin oluşmasında yaratılan zeminlerden bir tanesi olarak da yorumlanabilir.

4. Türk devleti buraya taşıdığı nüfusa neden toplu konut projesi yapmak istiyor?

*Toplu konut projeleri buraya taşınan nüfus için yaratılmak istenen bir imtiyaz değil midir?

*İnsanların burada kalması için bir sebep değil midir?

*Siyasi olarak bu insanların sömürgecinin kontrolünde kalmasını sağlamayacak mı bu adım?

*Yukarıdan bahsettiğim politik bağlardan, köprülerden biri değil midir bu?

*TOKİ neden bu binaları Maraş’ın yanına yapmak istiyor?

*Maraş üzerinden TC’nin gerçekleştirmeye çalıştığı politikaların bir parçası mıdır bu proje?

5. TOKİ’nin yapacağı konutların Derinya gibi tarihi ve politik öneme sahip bir bölgede yapılmasının bir sebebi TC’nin sınır bölgelerinde kendi nüfusunu yoğunlaştırmak istemesi olarak yorumlanamaz mı?

TC bu toplu konutları sınırdan uzak, daha “güvenli” Mesarya bölgesine de yapabilirdi. Bunu yapmadı. Herhangi bir sınır çatışmasında, oraya taşınan bu insanların fonksiyonu ne olacak?

6. TOKİ’nin alt yönetime gelmesi demek, toplu yaşam alanlarının yaratılması demektir. Sömürge ülkelerinde toplu yaşam alanlarının yaratılmasının sömürgecinin ideolojik aygıtlarını daha “etkili” kullanması anlamına da gelmiyor mu?

7. Elektrik projesi enerji bağımlılığının yaratacağı tehlikeler üzerinden elbette tartışılmalıdır. Birbirinden bağımsız eşit burjuva devletleriyle Türkiye ve kktc arasında olan bağ aynileştirilip, bunun üzerinden elbet rejim bu adımı meşrulaştıracaktır.

Buna karşı TC ve kktc arasındaki eşitsizliği ve sömürü ilişkilerini daha fazla vurgulamamız gerekiyor. Bunun yanında enerji çok önemli bir sektördür. Enerji bir yatırımdır. Sömürgecilik ilişkileri üzerinden Türkiye’nin bizden kazanacağı, enerjinin tekelleşmesi üzerinden bizden ekonomik olarak kazanacağı para miktarı da tartışmanın içine sokulmalıdır. Bu topluma Türkiye’nin burada sadece askeri menfaatlerinin olmadığını maddi menfaatlerinin de olduğunu gösterecektir.

8. Fuat Oktay madencilik alanında çalışmalardan bahsetti. Bilgi vermedi.

9. Frankfurt Okulu’ndan Herbert Marcuse’un kapitalizmde teknolojinin kullanımıyla ilgili çok önemli düşünceleri vardır. Fuat Oktay yine detaylı bilgi vermeden bu alanda çalışmaların yapılacağını ifade etti.

Bu konuyu ayrıca önemsiyorum. Sömürge ilişkilerinin olduğu coğrafyalarda aynen Marcuse’un bahsettiği gibi teknolojinin getirilmesi, geliştirilmesi, iktidar araçlarının ve tahakküm mekanizmalarının güçlendirilmesi sonucunu getirecektir. Yani Türkiye kolonisindeki insanları denetlemek ve kontrol etmek için teknoloji anlamında yeni girişimler de başlatacaktır. Bu daha totaliter bir toplum yapısını oluşturacaktır.

10. CTP zavallı Ünal Üstel’le uğraşıyor. Ana muhalefet parti başkanı olan Tufan Hoca’nın gücü ancak zavallı Ünal Üstel’e yetiyor. CTP tarihinin en korkak siyasetini yapıyor.

Devrimciler olarak kendimize çeki düzen vermemiz gerekiyor. İşgal karşıtı bir ittifakın acilen kurulması gerekiyor. Bu ittifakta olanlar olacak. Olmayanlar Üstel’in kuyruğunda maşrabba olmaya devam edecek! CTP’siz yürümeye biz da cesaret edemezsak, biz da CTP’nin kuyruğunda maşrabba olacayık. CTP’siz yürümeyi beceremezsek bize de yazıklar olsun!

Halil Karapaşaoğlu
Yeni Kıbrıs Partisi
Örgütlenme Sekreteri











Başa dön tuşu