KıbrısManşet

Nazlı: Din İşleri Başkanlığı’na ve Evkaf İdaresi’ne milyonlar akıtılıyor






Bağımsızlık Yolu Lefkoşa Bölge Sorumlusu Cansu N. Nazlı, gericiliğe karşı mücadelede Sosyal Hizmetler vasıtasıyla kadınların, çocukların LGBTQ+ bireylerin ve yoksulların güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı ve gerici kurumların da devlet tarafından finanse edilmemesi gerektiğini savunduklarını belirtti

Nazlı: Din İşleri Başkanlığı’na ve Evkaf İdaresi’ne milyonlar akıtılıyor

Kuzey Kıbrıs Web TV’de Ahmet Kaptan’ın sunduğu Kaptan’ın Günlüğü programına katılan Nazlı, bir süredir özellikle AKP iktidarıyla yükselişe geçen, ülkemizde de dayatılmaya çalışılan Sünni İslamlaştırma politikalarının Türkiye’yi ne hale getirdiğinin açık olduğunu belirtti.

Nazlı, gericiliğin ilk hedefinde doğrudan kadınların, çocukların, LGBTQ+ bireylerin ve yoksul insanların bulunduğunu söyleyerek, “İçinde bulunduğumuz neoliberal dönemde, sosyal devleti ortadan kaldırarak korumasız, aciz bırakılmış halkı, gerici kurumlar vasıtasıyla örgütlemeye çalışıyorlar” dedi.

“Sosyal hizmetlerin geliştirilmesi gerekirken, sadece ek bütçeyle Din İşleri Başkanlığı’na ve Evkaf İdaresi’ne milyonlar akıtılıyor” diyen Nazlı, bunun iş bilmezlik değil işbirlikçi hükümetin bilinçli politikası olduğunun altını çizdi.

Gericiliğe karşı mücadelede Sosyal Hizmetler vasıtasıyla kadınların, çocukların LGBTQ+ bireylerin ve yoksulların güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Nazlı, gerici kurumların da devlet tarafından finanse edilmemesi gerektiğini savunduklarını belirtti.

“Din dersleri kaldırılsın”

Soyut düşünme becerisi olmayacak kadar küçük çocuklara tanrı, ölüm ve din gibi meseleleri empoze etmeye çalışmanın “çocuk istismarı” olduğunu söyleyen Nazlı, okullarda yer alan zorunlu din derslerinin kaldırılması gerektiğini ifade etti.

Nazlı, ücretsiz, kamusal, bilimsel, laik bir eğitim vermenin gereği olarak din dersinin kaldırılması gerektiğini, ille de verilecekse seçmeli olmasını, içeriğinin de bütün dünya dinlerini kapsayacak sosyolojik şekilde ele alınması gerektiğini, dersi de okullardaki sosyoloji veya felsefe öğretmenlerinin vermesi gerektiğini savunduklarını anlattı.

Nazlı, “Devletin çocukları koruyucu bir mekanizması yok. Çocuklar kelle koltukta yaşıyor. Sosyal hizmetler sorunu çözülmeli, çocuk izlem merkezleri, kamusal kreş ve etüt merkezleri, kadın sığınma evleri kurulmalı. Sosyal hizmetleri zayıf bırakırsanız, gerici kesimler ve tarikatlar, ekonomiyi de fırsat bilerek ev ve yurt hizmeti sunarak örgütlenmektedirler” dedi.

“Çağdaş bir vatandaşlık yasası gerekli”

Nazlı, çağdaş bir vatandaşlık yasasına ihtiyaç olduğunu, vatandaşlığın yasal ve somut kriterlere dayandırılması gerektiğini ve vatandaşlık vermenin Bakanlar Kurulu’nun keyfine kalmaması gerektiğini belirterek, dün atanan müftüye iki günde vatandaşlık verildiğini hatırlattı.

Ülkenin güvenlik sorunlarının başında kimlikle giriş çıkışın devam etmesinin geldiğini söyleyen Nazlı, kimlikle giriş çıkışın yasaklanması gerektiğinin altını çizdi, öğrenci vizesiyle ülkeye girişlerin devlet tarafından daha sıkı kontrol edilmesi gerektiğini de belirtti.

Nazlı, büyük üniversite sahiplerinin menfaatini kollayan devletin buna göz yummakta olduğunu aktardı, öğrenci vizesiyle gelip okula bir gün bile gitmeyenlerin sadece kaçak işçi sorunu yaratmadığını, kriminal vakaya da sebebiyet vermekte olduğunu söyledi.

“Apartmanlarda kadın ve uyuşturucu ticareti yapılıyor” diyen Nazlı, bunu önlemek için de daha sıkı bir denetim yapılması gerektiğini yineledi.

Nazlı, ülkede yaşayan ve çalışanların vatandaş olmaya çalıştığını, çünkü devletin vatandaş olmayan insana, yaşamın her alanında ayrımcılık yaptığını söyleyerek, “İnsanlar erişmeleri gereken temel hizmetlerden, vatandaş olmadığı için yararlanamıyor” dedi.

Nazlı insanların vatandaş olma koşulu gözetilmeden temel hizmetlerden faydalanabilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Bunu yaptığımız taktirde dünyada hiçbir tanınırlığı olmayan bir devletin ille de vatandaşı olmak için kimse çaba sarf etmeyecektir” dedi.

“Ultra zenginlerden Servet Vergisi alınarak kamusal hizmetler finanse edilecek”

Ekonomik krizde emeğini satarak geçinen insanların nefes alabilmesi için üç önerilerinin olduğunu belirten Nazlı, bunlardan bir tanesinin asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi olduğunu söyledi.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun miadını doldurduğunu, asgari ücretlinin o komisyonda temsil edilmediğini belirten Nazlı, ikinci önerilerinin sendikasız çalıştırılmanın yasaklanması ve on ve üzeri çalışanı olan işyerlerinde bunun uygulanması gerektiği olduğunu belirtti.

Nazlı, üçüncü madenin de servet vergisi olduğunu söyledi ve “Ultra zenginlerden bir kereye mahsus alınacak servet vergisiyle kamusal hizmetlerin finansı sağlanacak ve halkın, emekçinin yaşamı ucuzlatılacaktır” dedi.









Başa dön tuşu