KıbrısKöşe YazarlarımızManşet

Üstel, AKSA Başkanı Kazancı ve “Mehmet Bey” dün gece meyhanede buluştu!




Atanmış Başbakan Ünal Üstel, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nu (Kıb-tek) iflasa sürükleyen, yapılan ağır sözleşmelerle milyonlarca dolar para akıtılan AKSA’nın Yönetim Kurulu Başkanı Cemil Kazancı ve meşhur “Mehmet Bey” ile dün gece meyhanede buluştu. Neler yaşandığını anbean anlatıyorum

Üstel ve AKSA Başkanı Kazancı meyhanede!

Bu haberi bir köşe yazısı tadında anlatmak istiyorum.

Dün gece saat 19.30 sıralarında bir bilgi aldım. Bilgi; Ünal Üstel’in Gönyeli‘de bulunan, içinde sadece 4-5 masa olan 20 metrekarelik “İlker’in Yeri” adlı küçücük bir meyhaneye korumalarıyla birlikte geldiği yönündeydi.

Her ne kadar ilginç bir seçim olsa da; meyhanenin Üstel’in eski şoförünün mekanı olması hasebiyle ilk başta haber değeri olan bir konu olarak görünmüyordu.

Ancak Üstel’i yaklaşık 20 dakika masada yalnız bekleten misafirleri meyhaneye gelince işin rengi değişti, haber değeri kazanmaya başladı.

AKSA!

Üstel’in masasına gelen ve üstelik bir Başbakanı(!) 20 dakika da bekletebilen o önemli kişilerden biri kimdi dersiniz?

Evet; AKSA Yönetim Kurulu Başkanı Cemil Kazancı.

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nun bugünkü durumuna gelmesinde büyük paya sahip olan, yeri geldiğinde sözleşmesinin uzatılması için Kıb-tek Yönetim Kurulu’ndan hükümet yetkililerine kadar posta koyabilen AKSA.

Her yıl milyonlarca lirayı Kıb-tek bünyesinden ve bu toplumun sırtından cebine koyan AKSA.

Borcu ödenmediğinde elektrik enerjisini keserek ülkeyi karanlıkta bırakan AKSA.

Ülkenin başına bela edilen, Kıb-tek’in kamburu olan, doğmamış çocukların bile borçlu olarak dünyaya gelmesine neden olan AKSA.

Cemil Kazancı

Öyle bir sözleşme ki AKSA ile yapılan; hem alım garantili hem de kendi kurumumuza yapacağımız ve AKSA’ya muhtaçlıktan kurtulacağımız yatırım bedelinin de katbekat üzerine çıkıyor.

AKSA’nın sözleşmesinin uzatılması için pay aldığı, rüşvet yediği iddia edilen siyasetçiler, Bakanlar da cabası.

Derin sohbet ve telefon trafiği…

Kazancı meyhaneye geldikten sonra ulaşıyorum bölgeye. Aslında meyhane dediğime bakmayın, bu yaşıma kadar orada öyle bir mekan olduğunu dahi bilmiyordum. Kıyıda köşede minicik bir dükkan.

Bilen gidiyor sadece.

Meyhanenin önüne geldiğimde bir tanıdıkla rastlaşıyorum kapıda ve sohbet ederken içeriyi süzüyorum. Ünal Üstel, Cemil Kazancı ve adının sonradan Mehmet Bey olduğunu öğrendiğim biri aynı masada oturuyor, yan masada ise Üstel’in korumaları bulunuyor.

(Bu arada bu Mehmet Bey’in kim olduğuyla ilgili ayrı bir haber gerekiyor. Yakın zamanda bunu da konuşacağız)

Kazancı sohbet esnasında sürekli dışarı çıkıyor, uzun uzun telefonda konuşuyor sonra masaya dönüp Üstel’e bir şeyler anlatıyor.

Belli ki masada konuşulanlar başka yerlere iletilip onay alınıyor ve bizim atama Başbakanımıza iletiliyor.

Tabi; ben kapıda olsam da kapı dahil ön cephe tamamen cam olduğu için Üstel beni görür görmez tanıyor ve masada bir rahatsızlık baş gösteriyor.

Korumalı koruma ve Üstel’in rahatsızlığı!

Üstel ilk önce ya kendi koruması ya da “Mehmet Bey”in koruması olduğunu tahmin ettiğim kişiyi kapıya gönderiyor, tam fotoğraf çekeceğim açıya dikiliyor genç adam. Bir süre bekliyor. Ben yanımdaki tanıdığımla sohbet etmeye devam ediyorum.

Elbette amacım fotoğraf ve video çekerek belge elde etmek. Ancak o an mümkün olmuyor.

Belli süre sonra koruma içeri çağrılıyor ve bu kez de masayı gördüğüm açının tam önüne oturtuyor.

Ben inatla kapıdan ayrılmadığım için de sonunda rahatsızlık hat safhaya çıkıyor ve Üstel korumayla Kazancı’ya bir şeyler söyledikten sonra koruma ve Kazancı meyhaneden çıkıyor. Bu sırada da saat 20.30 civarı.

Koruma olan genç; Başbakanlığın ya da Mehmet Bey’in aracı olduğunu tahmin ettiğim “PR 002” plakalı siyah Vito araçla Kazancı’yı yakınlardaki oteline ya da evine bırakıyor, 10 dakika içinde de geri dönüyor.

Bir 15-20 dakikadan sonra da Üstel de kendi makam aracıyla oradan ayrılıyor. Makam aracının plakası sivil. Başbakanlık plakası yok.

Hükümet ortaklarınızın bu görüşmeden haberi var mı?

Bu skandal yaşanırken istediğim gibi foto veya video çekemesem de bir gazeteci olarak gördüklerimi anbean kamuoyuyla paylaşmak benim görevim.

Buradan cevap verilmeyeceğini bilsem de soruyorum;

Bir Başbakan(!) olarak AKSA Başkanı ile bir akşam küçücük bir meyhanede ne görüştünüz?

Ülkenin en büyük yerli kurumu olan Kıb-tek’in kaderini mi masaya yatırdınız? Pazarlık mı yaptınız?

Sizin böyle bir yetkiniz var mı?
Varsa bunun yeri meyhane midir?

Siz bir Başbakan(!) olarak ülkenizi ilgilendiren konuları meyhane masasında mı konuşuyorsunuz?
Hükümet ortaklarınızın bu görüşmeden haberi var mı?
Bu yaptığınız etik mi?

Bu rezilliğin hesabını soracak birileri hala var mı?

Bu sorulara ne cevap gelir bilinmez ama kirli ilişkiler, gölgeli adamlar ve sinsi pazarlıkların döndüğünü anlamak çok zor değil.

Polis ya da Savcılık harekete geçer mi?
Bir soruşturma başlar mı?
Meclis’te Üstel’e hesabı sorulur mu? diye sorsam, bana güleceksiniz biliyorum.

Ama yine de soruyorum; Bu rezilliğin hesabını soracak birileri hala var mı?

Özel Haber/Pınar Barut









Başa dön tuşu