Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Devrim Barçın, İbrahim Benter yönetimindeki Vakıflar İdaresi‘nin cemaat ve tarikatların eline geçtiğini, kaynaklar buralara akıtıldığı için Vakıflar’ın Din İşleri Dairesi‘ne verecek bütçesi kalmadığını ve devlet bütçesinden 150 milyon TL aktarım yapıldığını söyledi ve atanmış Başbakan Ünal Üstel‘in, görev süresinin dolduğuna dair Savcılık ve Sayıştay görüşü olan Benter hakkında, üstelik kendi yayınladığı genelgeye de aykırı davranmasına rağmen soruşturma başlatamadığını vurguladı
Barçın: Vakıflar İdaresi tarikatların eline geçti
Özgür Web TV‘de yayınlanan Özgür Yorum programında Damla Dabis’in sorularını yanıtlayan Barçın, Din İşleri Dairesi’nin Vakıflar İdaresi altında faaliyet gösterdiğini hatırlatarak, Vakıflar İdaresi’nin uzun zamandır tarikatların eline geçtiğini kaydetti.
Barçın, “Ekim ayında Başbakan Ünal Üstel bir genelge yayınladı ve ‘Vakıflar İdaresi olarak bir münhal çıkacaksanız, mutlak surette Başbakanlık ve Maliye Bakanlığı’ndan izin alacaksınız. İzin almadan yaparsanız istihdamı yapan kişiler sorumlu tutulacak ve idari ve cezai soruşturma başlatılacak‘ dedi. Ancak şu an Savcılık ve Sayıştay görüşleriyle belgeli olmasına rağmen; yaş haddinden dolayı orada olmaması gereken Vakıflar İdaresi Müdürü Benter, yetki almadan Genel Müdür Yardımcısı mevkiine münhal çıkıyor. Üstel’e soruyorum; yazılı talimatına rağmen bu yapılıyor, soruşturma başlattın mı?” diye sordu.
“Bir Başbakan kendi talimatına aykırı davranan birine soruşturma açamıyor”
Yazılı talimata aykırı davranan Benter hakkında hiçbir şey yapamayan hükümetin hiçbir şey yapamadığını kaydeden Barçın, Sayıştay ve Savcılığın da Benter’in yaş haddinden dolayı emekliliğe ayrılmak zorunda olduğuna dair Başbakanlığa yazı yazıp yazmadığını sordu.
Barçın, “Ben yazıldığını iddia ediyorum. Aksini iddia eden varsa çıksın söylesin. Ama Vakıflar İdaresi siyasi erkin yetkisinden o kadar çıkmıştır ki; bir Başbakan elinde Savcılık ve Sayıştay görüşü ve yazılı talimatı olmasına rağmen buna aykırı davranarak münhal çıkan Benter’e soruşturma başlatamıyor. Çünkü orası cemaat ve tarikatların elinde” dedi.
“Kıbrıs Türk toplumu uyan, tarikat ve cemaatlere yapılan peşkeşlerin kaynağı senin cebinden çıkıyor”
Bu yıl bütçeden Din İşlerine ayrılan paranın 150 milyon TL olduğunu ve bunun neden aktarıldığının sorgulanması gerektiğini kaydeden Barçın, Din İşleri Başkanlığı’nın yasasında; “Personel giderleri ve cami bakımları dahil tüm giderler Vakıflar’dan karşılanır. Bu noktada bir eksiklik olursa devlet bütçesinden destek olunur” yazdığını belirtti.
Barçın, “Bugün Vakıflar’ın cemaatler eliyle peşkeş çekip kiraladığı yerler elimizde belgeleriyle mevcut. Vakıflar’ın cemaat ve tarikatlara maddi destek yaptığı, yönetici adı altında istihdam ettiği kişilerin ceplerindeki kredi kartlarıyla gidip kendi cemaatlerine para akıttığı ortadadır. Vakıflar kaynaklarını cemaat işlerine kullanacak, Din İşleri Başkanlığı’na para aktaramadığı için devlet bütçesinden bizim vergilerimizden para aktarılacak. Kıbrıs Türk toplumu uyan, bu tarikat ve cemaatlere yapılan peşkeşlerin kaynağı senin cebinden çıkıyor. Din İşleri Dairesi’ne bu yüzden bütçeden 150 milyon TL aktarıyoruz. Aslında Vakıflar’ın parası var ama cemaat ve tarikatlara gidiyor. Zaten Başbakanlığın genelgesi bu yüzden yayınlandı ama Benter dinlemiyor” dedi.
“Ünsal’a hukuken soruşturma açılamaz”
Kadınlara yönelik şiddet ve nefret içerikli laiklik karşıtı ve Anayasa’ya aykırı söylemleriyle gündeme gelen ve yapılan onca eyleme rağmen görevden alınmayan Türkiye’den atama Din İşleri Başkanı Ahmet Ünsal hakkında da konuşan Barçın şunları söyledi;
“Din İşleri Dairesi’nin Başkanı’nın görevden alınması konusunda tartışma var ancak yasa çok açık. Hani soruşturma başlattık dediler ya; Din İşleri Dairesi’nin Başkanı’na hukuken soruşturma başlatamazsınız. Ancak cezai anlamda bir suç unsuru varsa polise gider şikâyet edersiniz ve Savcılık dava dosyalar.
“Üstel ve Tatar görevden alabilir”
Neden açılamaz; çünkü dairenin kendi yasası, ‘Başkanın görevi, görevi süresi dolmadan bir aylık ihbar süresini takiben Başbakanın önerisi ve Cumhurbaşkanı’nın onayıyla herhangi bir zamanda ve her koşulda sonlandırılabilir‘ diyor.
Burada soruşturmaya gerek yok. Anayasal anlamda, laiklik anlamında birçok Mahkeme kararı olmasına rağmen hurafeler üzerinden eğitim altında bu toplantıları yapıyor olmasına karşı yasa çok net şekilde sorumluluk yüklüyor Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na. Yani bu olayda iki sorumlu var; Biri Ünal Üstel diğeri de Ersin Tatar”