KıbrısKöşe YazarlarımızManşet

Yapılacak şey bellidir; eleştiri hakkımızı heybemize kaldırıyor ve destek veriyoruz






Bizim kuşak Türkiye’de neredeyse Erdoğan rejiminin öncesini hatırlamıyor.
Dile kolay 2002 yılında tek başına iktidaaa gelen AKP, tam 21 senedir Türkiye’yi yönetiyor.

Türkiye bu 21 yılda görmediği faşizmi, yalanı, talanı, yolsuzluğu, yandaş medyayı, bağımlı yargıyı, insanın insana düşmanlığını, siyaset dilinin ucuzluğunu, hapiste çürütülen-öldürülen aydınları, muhaliflere işkenceleri, gerilemeyi, batıdan uzaklaşıp ortadoğu bataklığına sürüklenmeyi, bilimden, sanattan uzaklaşmayı ve dahasını gördü…

Ülke 21 yılda 100 yıl geriye gitti.
Kimse engel olamadı.

Elbette bu koca 21 yılı anlatmak için değil bir köşe bir kitaplık dolusu yazsak yine az kalır…

Yukarı saydıklarım sadece birer özetin özeti…

***

Hali hazırda yargı, polis, devletin tüm kadroları, eğitim ve bürokrasi AKP’nin elindeyken ve tüm bu kadrolar adeta mafyalaşmışken; bir umut doğdu.

Başını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çektiği altı muhalefet partisi bir araya geldi.

Bir buçuk yıl önceydi…

Bu masa gitmez denildi,
Dağılır denildi,
Bunlar nasıl bir arada kalacak denildi,
Birinin oy oranıyla diğerinin arasında dağlar kadar fark var, paylaşım olmaz denildi,
Denildi de denildi…

Ancak,
Zaman zaman sekteye uğrasa da
Sancılı bir süreç olsa da
Başardılar…

***

“Altılı masa” bugün ortak Cumhurbaşkanı adayını açıkladı; Kemal Kılıçdaroğlu
Parlamenter sisteme geçiş sözünü de içeren 12 maddelik bir de metin açıkladılar…

Aday iyi mi,
Başkası olabilir miydi,
Masadakiler AKP’den kopmuş olanlar, güvenilir mi ki…
Milyonlarca soru sorulabilir ve eleştiri getirebiliriz.

Gönlümüzdeki aday ya da iktidar ortakları bunlar değil de diyebiliriz.

Ancak inancım odur ki;
Bunların hepsi rafa kaldırılmalı şimdi…

***

Taban tabana zıt fikirleri olan,
Kimyaları asla uyuşmayacak olan,
Siyaset anlayışları, hayat görüşleri farklı olan bu parti ve isimler bir araya gelebilmiş, bir arada durabilmiş ve ortak aday çıkarabilmişse, bize düşen artık sadece destek vermektir.

Zira öncelikli hedef belli;
AKP rejiminden kurtulmak,
Ele geçirdiği devlet kadrolarını, yargıyı, polisi bağımsız ve özerk yapılarına tekrar kavuşturmak,
Yolsuzluğa, hırsızlığa son vermek,
Aydınları, muhalifleri, sudan sebeplerle hapse atılanların adil yargılanmasını sağlamak…

Bunlar yeterince iyi ve zaman alıcı hedefler.

***

Tüm bu gerçeklik ortadayken, kişisel eleştirilerin zamanı mıdır?
Bence değildir.

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demitaş’ın, daha Kılıçdaroğlu’nun adaylığı belli olmadan attığı tweet çok kıymetliydi;

“Yürü Bay Kemal,
Birlikte yürüyün” diyordu…

***

HDP, CHP ile anlaşabilir mi sizce?

Sadece bu örnek bile yeterli tek yumruk olma gerekliliği için…

***

İşte tüm bunları yazarken bir de kendi ülkemizi düşünüyorum…

CHP’den daha mı çok vazgeçilmezleri var bizim muhalefet partilerimizin?
HDP’den daha mı çok kızgın bu sisteme?
Diğerlerinden daha mı mağrur ve daha mı büyük oy potansiyellerine sahipler?

Bu soruların hepsinin cevabı belli.

85 milyonluk Türkiye’de başardılar, biz bir araya gelip bir ortak deklerasyon bile yayımlayamadık bir avuç ülkede.

Bir ortak aday çıkaramadık kukla yönetimlere…

İşte umudum; Türkiye’de son yıllarda yaşanan belki de en umut verici gelişme olan bu birlikteliğin bizdeki muhalif kesimleri de etkilemesi ve harekete geçirmesidir.

Biliyoruz değil mi?
İstersek, yapabiliriz…









Başa dön tuşu