KıbrısManşet

Rahvancıoğlu: Ya kamusal elektrik üretimi AKSA’yı bitirecek ya da AKSA kamusal elektrik üretimini bitirecek




Bağımsızlık Yolu Genel Sekreter Yardımcısı Münür Rahvancıoğlu, Meclis’teki partilerin sonuçtan memnun olmadıkları için birbirlerini suçladıklarını, kimin ne zaman hükümet olduğu ve kimin ne zaman ne yaptığının da ortada olduğunu kaydetti

Rahvancıoğlu: Elektrik haksa, kamulaştırılsın AKSA

Kıbrıs Genç TV’de Muazzez Gazihan’ın Gündem Özel programına konuk olarak, gündemdeki konularla ilgili soruları yanıtlayan Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu olarak AKSA ve alım garantili sözleşme ile ilgili sıkıntıları sürekli olarak dile getirdiklerini belirterek, “Yaşanan elektrik kesintileri her zaman oluyor, kış döneminde, yaz döneminde hatta seçim döneminin ortasında bile olmuştu” dedi.

Rahvancıoğlu, kesintilerin nedenini var olan elektrik yapısının doğrudan doğruya AKSA’yı beslemek ve ona kaynak sağlamak üzerine kurulu olması olduğunu söyleyerek, 15 yıldan beridir devam eden bir anlaşma olduğunu hatırlattı ve “Anlaşma gereği yatırım yapamıyoruz” dedi.

“AKSA’ya bugüne kadar 1 milyar dolar fazladan ödeme yapıldı”

Yaşanılan sıkıntıların önceden bilindiğini fakat bugün sanki çok yeni bir şey oluyormuş gibi hava olduğunu söyleyen Rahvancıoğlu, o yeni şeyin; Kamu İhale Yasası’nda bir değişiklik yapılmaya çalışılması ve AKSA’yla yeniden ihalesiz bir sözleşme imzalayabilmek için hükümetin Meckis’ten yetki talep etmesi olduğunun altını çizdi.

Rahvancıoğlu, özelleştirmenin çözüm olmadığına dikkat çekerek, ” ‘AKSA özelleştirilsin de kurtulalım’ tepkisini anlamakla birlikte, o tepkisellikle ‘AKSA’yı kamulaştıralım da kurtulalım’ tepkisini ortaya koyalım” dedi.

Elektrik alt yapımızın sırtındaki kamburun AKSA olduğunu söyleyen Rahvancıoğlu, AKSA’ya bugüne kadar 1 milyar dolar fazladan ödeme yapıldığını belirtirken, 28 milyon doların da sadece kira bedeli olarak ödendiğine dikkat çekti, “Yakıt bedelini de bizim ödediğimiz AKSA’ya hak etmediği ve herhangi bir hizmet sunmadığı halde havadan 1 milyar ödendi” ifadelerini kullandı.

“Hep birlikte 1900 yıllardan beri ülkenin enerji alt yapısını mahfettiler”

Meclis’te yapılan tartışmalar üzerine Rahvancıoğlu, “Bugün muhalefette olan doğruları söylüyor, hükümette olan yanlışları söylüyor. Hükümette olan muhalefete geçtiği zaman doğruları söylüyor, aynı muhalefet hükümete geçtiği zaman yanlışları yapıyor” dedi.

“Hep birlikte 1900 yıllardan beri ülkenin enerji alt yapısını mahfettiler” diyen Rahvancıoğlu, alım garantili sözleşme ilk imzalandığında kapasitenin yüzde 15’inin kullanıldığını, şu anda da kapasitenin tamamının kullandığı ve yazda bu miktarın yetmeyeceğinin konuşulduğunu hatırlattı.

Elektriğin yaşamın temeli olduğunu ve üzerine planlamalar, yatırımlar yapılması gerektiğini söyleyen Rahvancıoğlu, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi gibi kaynaklarla bunun zenginleştirilmesi gerektiğini vurguladı.

“AKSA’nın çarkı dönmeye devam ediyor”

Rahvancıoğlu, “Mevcut hükümet, geçmiş hükümetle ilgili yolsuzluk argümanları ortaya koyuyorsa yargı süreci başlatmış olması gerekirdi” diyerek, yıllar içerisinde parça parça hükümet olan CTP’nin de enerjideki yolsuzlukla ilgili yargı süreci başlatmadığına değindi.

Rahvancıoğlu, “Mahkemenin önüne dosyayı götüren yok ama herkes birbirinin yolsuzluğuyla ilgili bol keseden konuşuyor, sonuç itibariyle kim hükümet olursa olsun AKSA’nın çarkı dönmeye devam ediyor” dedi.

“Halka anlatılan kablolu elektrik enterkonnekte sistemi değil”

Kabloyla elektrik konusu hakkında da konuşan Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu olarak enterkonnektenin olması gereken bir şey olduğunu düşündüklerini kaydetti.

“Fakat hali hazırda güney ile bir bağlantımız var ve Türkiye ile bir enterkonnekte sisteminin uluslararası hukuk anlamına ciddi sıkıntıları var” diyen Rahvancıoğlu bunun mümkün olmadığını, halka anlatılan kablo ile elektriğin aslında enterkonnekte sistemi de olmadığını belirtti.

“AKSA’nın karşısındayız”

Bağımsızlık Yolu olarak AKSA’nın karşısında olduklarını, şimdiye kadar AKSA’ya ödenen paralar ile hastane, okul, hafif raylı sistem yapılabileceğini söyleyen Rahvancıoğlu, yatırım yapılmamış, atılı halde bırakılmış Kıb-tek’in mevcut haliyle bile AKSA’nın ürettiği elektrikten daha ucuza elektrik ürettiğine dikkat çekti.

“Kamusal şirketimiz Kıb-tek’in düzgün hizmet verememesinin sebebi AKSA kamburudur” diyen Rahvancıoğlu, enerji üretimini özel bir şirketin malı haline getirmenin; stratejik, ekonomik ve kamusal hak olarak çok büyük sıkıntı yaratacağına işaret etti.

Rahvancıoğlu, “Mücadelenin ekseni; AKSA’nın kamulaştırılması, AKSA’ya peşkeş çekilen hakların geri alınması üzerine kurulmalı. Peşkeş çekilen hakları peşkeş çekenler şu anda Meclis’te kavga ediyor. İki taraf da aslında doğru söylüyor, bugüne kadarki süreç el birliğiyle ortaya koydukları tablodur” dedi.

Sonuçtan memnun olmadıkları için birbirlerini suçladıklarını, kimin ne zaman hükümet olduğu ve kimin ne zaman ne yaptığının da ortada olduğunu kaydeden Rahvancıoğlu, şu anda yapılan kavganın Kamu İhale Yasası’ndaki değişiklikle ilgili olduğunu, bu yasanın değişmemesi gerektiğini düşündüğünü belirtti, yasanın değişmemesi için eylem yapan El-sen’i de desteklediklerini açıkladı.

“Halk fazladan 1 milyar dolar ödeme yapmışsa, bu halkın satıldığı anlamına gelir”

Rahvancıoğlu, AKSA’nın kendi başına yeterli bir gücü olan şirket olduğunu, gücünü temelde parasından aldığını söyledi, “Parasını da halk olarak alım garantili sözleşmeyle biz veriyoruz” dedi.

AKSA’nın aynı zamanda Türkiye’deki çeşitli siyasi bağlantıları olduğunun bilindiğini de söyleyen Rahvancıoğlu, bir rejim siyasetçisinin halkı satmasının çeşitli sebepleri olabileceğini, bu sebeplerin satın alınmış olması, tehdit altında olması, şantaj yapılıyor olması veya gerçekten inanıyor olması olabileceğini kaydetti.

Rahvancıoğlu, “Bunu bilemeyiz fakat halk fazladan 1 milyar dolar ödeme yapmışsa bu halkın kaynaklarının özel şirketlere peşkeş çekilmesi olduğunu bilebiliriz” dedi.

“Ya kamusal elektrik üretimi AKSA’yı bitirecek ya da AKSA kamusal elektrik üretimini bitirecek”

Rahvancıoğlu, şu anda halk elini masaya vurup, hükümet de var olan Kamu İhale Yasası’ndaki değişikliği geri çekse bile mücadelenin burada bitmediğini, şu anda geçirilmeye çalışılan değişikliğin, sadece mevcut durumu daha da kötüleştirmek için yapıldığını fakat yasa geçmese bile mevcut kötü durumun aynı şekilde devam edeceğini söyledi.

AKSA’nın sırtımızda bir kambur olarak durmaya devam edeceğine, 11 ay sonra sözleşme bitince ihaleye çıkmadan 3 yıl daha uzatılma hakkının devam edeceğine işaret eden Rahvancıoğlu, “AKSA’ya sürekli bu paraları aktardığımız için kendi santrallerimize yatırım yapamıyoruz. Yaz döneminde yeni elektrik kesintileri yapılacak” dedi.

Rahvancıoğlu, şu anki mücadeleyi halkın kazanmasının, sadece yapılan bir saldırıyı durdurmak anlamına geleceğinin altını çizerek, Bağımsızlık Yolu’nu var olan mücadelelerin içerisinde hem mücadelelere destek veren hem de hareketin geleceğini temsil eden bir noktada gördüklerini söyledi.

“Kamu İhale Yasası’ndaki değişikliklere karşı verilen mücadele önemlidir ancak yeterli değildir” diyen Rahvancıoğlu, AKSA’nın kamulaştırılması için yıllar içerisinde yeterli mücadele verilmediğinden bu duruma gelindiğini, şu anda AKSA’nın toplumun var olanını almaya çalıştığını, burada bir denge olmadığını, böyle bir dengede yaşanamayacağını kaydetti.

Gerçek kurtuluş yolunun kamucu perspektifinden hareket edilmesi olduğunu vurgulayan Rahvancıoğlu, sadece Kamu İhale Yasası’nı eleştiriyor olmanın işin kolay tarafı olduğunu, olması gerekenin ise kamusal elektrik üretimini ve AKSA’nın kamulaştırılmasını savunmak olduğunu, bunu söylemeyen herkesis lafı gevelediğini belirtti.

“Suya, elektriğe ve internete erişim temel insan hakkıdır”

250KW’ye kadar olan hane tüketiminin ücretsiz olması gerektiğini söyleyen Rahvancıoğlu, enerjinin belli bir miktara kadar kullanımın hak olduğunu savundu.

Bunun çok absürt bir talep olmadığına değinen Rahvancıoğlu, dünyada bunu uygulayan ülkeler ve sosyalist hareketler olduğunu, bu ülkelerde belli bir miktara kadar interneti ve suyu ücretsiz verildiğini kaydetti.

Rahvancıoğlu, “Suya, internete ve elektriğe erişim temek bir haktır. Artık bunların havayı solumaktan bir farkı kalmadı” dedi.

“Kamu her zaman en büyük olan olmalıdır”

Sağlık sisteminde yaşanan sıkıntılara da değinen Rahvancıoğlu, ilaç ve gerekli teçhizat olmadan sağlık çalışanlarının hastaları tedavi etmesinin mümkün olmadığını söyledi.

İlaç tedariğiyle ilgili süregelen sıkıntının çözülmesiyle ilgili hiçbir adım atılmadığını, toplumun bütün haklarının; özel şirketler daha fazla para kazansın, kâr etsin diye peşkeş çekidiğini belirten Rahavncıoğlu, ilaç ithalatının da kamunun elinde olması gerektiğinin altını çizdi.

Rahvancıoğlu, “Tüp ithalatı yapan şirketlerin çıkarı gerektirdiği zaman tüp yok, benzin ithalatı yapan şirketlerin çıkarı gerektirdiği zaman benzin yok, elektrikte AKSA’nın çıkarı öyle gerektirdiği için zaman zaman elektrik yok, ilaç ithalatı yapan şirketlerin çıkarı öyle gerektirdiği için ilaç yok” dedi.

Var olan yapıda iktidarın bu şirketler olduğunu, hükümette hangi parti olursa olsun onların iktidar değil, bu şirketlerin çanta taşıyıcıları olduğunu belirten Rahvancıoğlu, “Bir şirketin devletten daha zengin olması kabul edilemez, hiçbir şirket devletten daha zengin olamaz. Kamu her zaman en büyük olması gerekir, aksi taktirde zarar görür” dedi.

“Asgari ücret en düşük kamu maaşına eşitlensin”

“Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nu feshetsinler” diyen Rahvancıoğlu, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi, kamudaki en düşük maaş arttıkça asgari ücretin de artması gerektiğini kaydetti.

Bu komisyonda, işçiyi temsil eden kimsenin olmadığını, kamu işçilerini temsil eden sendikanın, devletin ve işveren tarafının olduğunu fakat özel sektörde çalışan işçilerin temsil edilmediğini, böyle bir masada özel sektör  işçilerinin maaşına karar verildiğini anlatan Rahvancıoğlu, “O masada özel sektörde üyesi olan bir sendika oturmalı, bunu sağlamanın yolu da sendikasız işçi çalıştırılmasının yasaklanmasıdır” dedi.

Rahvancıoğlu, eğer sendikasız çalıştırılma yasaklanmaz, özel sektör emekçisi sendikalaşmazsa o masanın temsil kabiliyeti olmadığını ve özel sektör çalışanlarının haklarının gasp edildiğini söyledi.

” ‘Özelleştirelim de kurtulalım’ diyenlerin gelir seviyesine bakın”

Rahvancıoğlu, artan döviz kurlarına rağmen güneyde bazı ürünlerin hala kuzeyden daha ucuza alınabilmesine dikkat çekerek, bunun da yitirilen bir kamusal değer olduğunu hatırlattı.

“Peyak ve VipKoop gibi kuruluşları buharlaştırdığınız zaman, süpermarketler fiyatların üstüne koyar da koyar” diyen Rahvancıoğlu, iş yerindeki denetimin sendika aracılığıyla, piyasadaki denetimin de kamusal yatırımlar aracılığıyla olduğunu söyledi.

“Kooperatif gibi kamusal marketler olmazsa, havayolu şirketi olmazsa, elektrik özelleştirilirse fiyatlar uçar” diyen Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu olarak emeği ile geçinen insanları kucaklamaya çalıştıklarını belirtti.

Rahvancıoğlu, “Ey emekçi insanlar, özelleştirelim de kurtulalım sözünü söyleyenlerin hangi sınıftan olduğuna bakın. O, o ürün daha pahalı olduğunda alabilir, sen alabilir misin?” diye sordu.

“Halktan daha büyük bir güç yok”

Rahvancıoğlu, halkın iradesinin hayat bulmasının yolunun, bu işlerden zarar gören emekçi insanların kendi hayatlarına sahip çıkmasından geçtiğini belirterek, “Herkes için siyaset yapıyorum” diyenlerin yalan söylediğini, hep zenginlerin çıkarları için siyaset yapıldığını ve durumun bu hale gelmesinin nedenin de bu olduğunu vurguladı.

“Sorunlarımızı çözmek için, bunu kim yapacak, nasıl yapacak, kiminle yapacak sorularını sormamız lazım” diyen Rahvancıoğlu, “Emekten yana bir siyaset yapılabilir, emekçilerle yapılabilir ve zenginlerin canını biraz acıtarak yapılabilir, bunu anladığımız zaman ancak gerçek çözüme ulaşabiliriz aksi taktide başkalarının kavgalarında dövüşmeye devam edeceğiz” dedi.

Bağımsızlık Yolu’nun ne zaman, nerede, hangi konuyla ilgili seçim yapılırsa yapılsın o seçime gireceğini söyleyen Rahvancıoğlu, “Halka biz bu seçimi kazandığımız zaman sihirli değnekle hepinizi krallar, kraliçeler haline getireceğiz diye bir vaat vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Rahvancıoğlu, “Halk yoksa hiçbir parti bir şey yapamaz diyerek halktan daha büyük bir güç yok. Mevcut durumu değiştirmenin yolu; halkın sokakta, sandıkta, Meclis’te, iş yerinde hayatına sahip çıkmasından ve örgütlenmekten geçtiyor” dedi.









Başa dön tuşu