Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş, saldırganlık veya öfke, dürtüsel eğilimler, olumsuz düşünceler, sinirlilik, uygunsuz davranışlar, dikkatsizlik, anti sosyal vb. davranışların okullarda görülme sıklığının arttığını, 20 dakikalık teneffüste okul alanlarının gürültüden geçilmeyen yerlere dönüştüğünü söyleyerek, “Öğlen aralarının güvenli olacağını kim iddia edebilir?” diye sordu
Maviş: Bir gün değil 1 saat bile durumu anlamanız için yeterlidir
9 Eylül İlkokulu‘nda basın açıklaması gerçekleştiren KTÖS adına açıklama yapan Maviş, Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun sorumluluktan kaçtığını söyleyerek, “Bizleri anlayabilmeniz için yerinde bunu görmeniz gerekmektedir” dedi.
Öğretmenlerle ilgili bir düşünceyi ifade ederken önce onların durumunu anlamasının gerektiğini belirten Maviş, “Sizi sorumlu olmaya davet ediyoruz. Okullarımıza davet ediyoruz. Bir gün değil 1 saat bile durumu anlamanız için yeterlidir” dedi.
“Yasalarda yazmayan birçok görevi, çocukların geleceği için ödev ve sorumluluk olarak kabul ettik”
Maviş, öğretmenler olarak her zaman olduğu gibi büyük fedakarlıklar ile görevlerinin başında olduklarını ve olmaya da devam edeceklerini söyleyerek, “Öğretmenin görevi, eğitim ve öğretim etkinliklerini yürütmek olduğunu ifade ederek, öğretmen yalnız çocuğa akademik bilgi veren kişi değil, öğrencisinin sosyalleşmesi, duygusal gelişimi, beslenmesi, sağlığı ve güvenliği için de sorumluluk alan kişidir” dedi.
Maviş, ailelerin emanet ettiği evlatlarının, onların da evlatları olduğunu belirterek, yasalarda yazmayan birçok görevi, çocukların geleceği için ödev ve sorumluluk olarak kabul ettiklerini söyledi.
“Okul yöneticisi okulda, öğretmen sınıfta yalnız bırakıldı”
Maviş, ancak Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenleri eğitim ve öğretim etkinlikleri dışında ‘okuldan’ da sorumlu tutmaya çalıştığını, kendi aldığı kararların sorumluluğunu öğretmenlere ve ailelere yükleyip, aldığı kararın görev ve yükümlülüklerinden kaçmakta olduğunu belirtti.
Maviş, okul yöneticisinin okulda, öğretmen sınıfta yalnız bırakıldığını söyleyerek, Eğitim Bakanlığı’nın okullara bütçe/malzeme desteği olmadığı gibi öğretmenlere yabancı öğrenciler, özel gereksinimli bireyler, psikolojik destek isteyen öğrenciler, duyuşsal ve sosyal beklenti içinde olanlar, sosyal hizmet desteği ihtiyacı olan çocuklar için de destek vermediğini söyledi.
Maviş, “Tüm bunlara çözüm üreterek süper kahraman olmak istemiyoruz” diyerek, öğretmenin stres altında olduğunu belirtti, öğretmenin Bakanın davranışlarından mutsuz olduğunu dile getirdi.
“Öğlen aralarının güvenli olacağını kim iddia edebilir?”
Maviş, Eğitim Bakanlığı’nın okul ve bina güvenliği noktasında sorumluluktan kaçmaya çalışması nedeni ile çocukların sağlığı ve güvenliği için endişeli olduklarını söyledi.
Maviş, saldırganlık veya öfke, dürtüsel eğilimler, olumsuz düşünceler, sinirlilik, uygunsuz davranışlar, dikkatsizlik, anti sosyal vb. davranışların okullarda görülme sıklığının arttığını, 20 dakikalık teneffüste okul alanlarının gürültüden geçilmeyen yerlere dönüştüğünü söyleyerek, “Öğlen aralarının güvenli olacağını kim iddia edebilir?” diye sordu.
Maviş, Mağusa’da bir okulda arkadaşı tarafından salıncaktan itilen çocuğun beyin kanaması geçirdiğini, başka bir okulda öğlen aralarında okulda kalan çocukların dama çıkan toplarını almak için depolara tırmandığını, bir başka okulda ise 5. sınıf öğrencisinin okul çıkışı 1. sınıf öğrencisini alıkoyup bir marketin tuvaletine kilitlediğini söyleyerek, tüm bu okullarda okulda hademe, yönetici ve öğretmen de bulunduğunu, geniş alanları bu kadar uzun süre güvenli tutmanın mümkün olmayacağını belirtti.
“Okullarda bir tam gün geçirmeye davet ederiz”
Maviş, “Neden endişeli olduğumuzu anlamanız ve güvenlik zafiyetlerini yerinde görmeniz için tüm basın emekçilerini ve aileleri okullarımızı ziyaret etmeye ve ‘okullarda 1 tam gün geçirmeye davet ederiz” dedi.
Maviş, Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluktan kaçtığı unsurları ve okullarda yaşanan tehlikeleri daha iyi anlayabilmek için tüm aileleri süreçte daha fazla sorumluluk almaya çağırdı.
Maviş, Bakan Çavuşoğlu’na çağrıda bulunarak, TAK ajansına verdiği mülakatta iş birliğinden bahsettiğini ama “lafla peynir ekmek gemisinin yürümeyeceğini” bilmesi gerektiğini belirtti.