Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy ve Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, Emeğin Gündemi programına katılarak gündemi değerlendi, özel sektör emekçilerinin sorunlarıyla ilgili söz yükseltmeye devam edeceklerini belirtti
Ersoy: Özel sektör emekçilerinin sorunları ile ilgili söz yükseltmeye devam edeceğiz
Genel Sekreter Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun parti programı çerçevesinde faaliyetlerini yürütmeye devam ettiğini, özellikle özel sektörde sendikasız işçi çalıştırılmasının yasaklanması kampanyasını gündemde tuttuklarını, özel sektördeki sorunlarla ilgili söz yükseltmeye, eylemler yapmaya devam ettiklerini anlattı.
İçinde bulunulan süreçte de örgüt içi faaliyetleri, kitle toplantıları ve eğitim çalışmalarını sürdürdüklerini anlatan Ersoy, eğitim, sağlık, ulaşım ve enerji alanlarında kamuculuğun önemini vurgulama mücadelesini de verdiklerini belirtti.
Bağımsızlık Yolu olarak örgüt içi eğitime çok önem verdiklerini dile getiren Ersoy, diğer siyasi partilerde ideolojik netlik olmadığı için örgüt içi eğitim çalışmasının yürütülmediğini söyledi. Bağımsızlık Yolu’nun kuruluşundan bugüne ideolojik çizgisinden ödün vermediğini belirten Ersoy, çizgiyi korumak ve üyelerle birlikte bu çizginin daha da netleştirilmesi adına örgüt içi eğitime ciddi anlamda önem verdiklerini kaydetti.
“Bağımsızlık Yolu için seçim de bildiri dağıtmak da büyük mücadelenin bir parçası”
Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun seçime yüklediği anlamla sokakta bildiri dağıtmak arasında fark olmadığını, her birinin büyük mücadelenin bir parçası olduğunu söyledi.
Bağımsızlık Yolu’nun seçimden seçime veya belirli dönemlerde tavır üreten bir parti olmadığına dikkat çeken Ersoy, her şeyi sandığa endeksleyen perspektiften bakmadıklarını ifade etti.
“Asgari ücret en düşük kamu maaşına eşitlenmeli, kamucu politikalar hayata geçmeli”
Ersoy, asgari ücret konusunda Bağımsızlık Yolu’nun önerisinin net olduğunu, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesini savunduklarını, bu konuyla ilgili yasa tasarısını da hazırladıklarını söyleyerek, Bağımsızlık Yolu’nun 2018 yılından beri bu konuda mücadele verdiğini hatırlattı.
Ersoy, bu önerinin tek başına yeterli olmadığını, halkın giderlerinin de kısılabilmesi için gerçek anlamda kamucu politikaların hayata geçmesi gerektiğini söyledi.
“Özel sektör emekçisinin emeği, kamu emekçisinden daha mı değersiz?”
Kamu emekçisiyle özel sektör emekçisinin aldığı asgari ücret arasındaki farka dikkat çeken Ersoy, “Özel sektördeki emekçinin emeği niye daha değersiz? Bu durumu değiştirmeyen gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin bunu açıklaması gerekie” dedi.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun garabet bir yapı olduğunu da belirten Ersoy, asgari ücretlinin temsil edilmediği komisyonun derhal lağvedilmesi gerektiğini açıkladı.
“Kamusal olanı itibarsızlaştırdılar”
Ersoy, kamuda örgütlü sendikaların geçtiğimiz günlerde Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (Kıb-tek) Yönetim Kurulu’na yönelik gerçekleştirdikleri eylemi de değerlendirdi.
Eylemin sıkıntılı olduğunu belirten Ersoy, eylemde herhangi bir talebin olmadığını, eylemi yapanların neden Kıb-tek’in özerkleşmesini savunmadıklarını merak ettiğini dile getirdi.
“Usulsüzlüğün, hırsızlığın yapıldığı yeri kurtarmak istiyorlarsa, buraya dair somut talepleri dile getirmeleri gerekmekteydi” diyen Ersoy, AKSA’ya dair de hiçbir şeyin söylenmediğini vurguladı. Eylemin neredeyse AKSA’nın propagandası haline dönüştüğünü, genel anlamda kamuculuğun altını oyacak bir faaliyet oluşturduğunu söyledi.
AKSA ile imzalanan ilk sözleşme ile 20 yıllık süreçte kamu eliyle üretilen elektriğin azaldığını, AKSA’nın ürettiği elektrik miktarının ise arttığını belirten Ersoy, bu anlaşmanın amacının elektrik kesintilerini ortadan kaldırmak olduğunu ancak elektriklerin yine de kesildiğini söyledi.
Özellikle AKSA ile sözleşmelerin yenileneceği dönemlerde planlı bir şekilde elektrik kesintilerinin arttığına dikkat çeken Ersoy, “Bu süreç zarfında kamusal olanı insanların kafasında itibarsızlaştırdılar” dedi.
Ersoy o dönemde, AKSA’ya hiçbir şey söylemeyip Kıb-tek’i yerin dibine sokan haberlerin yayınlandığını hatırlatarak, “Kıb-tek’e pek çok eleştiri getirilebilir, getirmeliyiz de. Ama amaç Kıb-tek’i yok etmek ve bütün elektik üretiminin AKSA’ya verilmesini istemek yanlıştır” ifadelerini kullandı.
“Kıb-tek’in üstüne üşüşmüş haramilerden kurtulması gerekiyor”
Kıb-Tek’in tamamen halkın olması için özerkleştirilmesi gerektiğini, kurumun kâr-zarar hesabı yapmadan insanlara hizmet etmesi gerektiğini anlatan Ersoy, Kıb-tek’in bugünkü tepesine üşüşmüş haramilerden kurtulması için özerkleşmeyi savunduklarını söyledi.
Ersoy, kurumun gerçek anlamda kamusal hizmet verebilmesinin tek yolunun bu olduğunu dile getirerek, AKSA’nın Kıb-tek’ten daha pahalıya elektrik ürettiğine de dikkat çekti, Kıb-tek santrallerinin bilerek bakımsız bırakıldığını da belirtti.
Özkızan: Kıbrıs’ın kuzeyinde siyaset seçime endeksli, Bağımsızlık Yolu’nda ise sürekli bir propaganda süreci yaşanıyor
Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, Bağımsızlık Yolu’nu diğer siyasi partilerde ayıran özelliklerini anlattı.
Özkızan, diğer siyasi partilerin kendi içlerinde aynı şeyi söylemediklerini, birbirlerini dahi dinlemediklerini savunarak, ortak bir program ve ideolojik bir hat bulamadıklarını beirtti, “Bir parti içinde bir taraf özelleştirilsin, diğer taraf hayır özelleştirilmesin diyorsa burada aslında iki partinin varlığından bahsedilebilir” dedi.
Özkızan, Bağımsızlık Yolu’nun seçim zamanlarında olduğu kadar hatta seçim zamanlarında olduğundan daha daha fazla olarak normal zamanlarda da duraksatmadan siyasal mücadelesini devam ettirdiğini ifade etti, Kıbrıs’ın kuzeyindeki siyasetin seçime endeksli olduğunu vurguladı. Özkızan, Bağımsızlık Yolu’nda ise sürekli bir propaganda sürecinin yaşandığını söyledi.
“Emekçilerin ve toplumsal muhalefetin güçlendiği oranda Kıbrıs sorununda söz sahibi olabiliriz”
Özkızan, Bağımsızlık Yolu’nun Kıbrıs sorunu odaklı siyasete eleştirel yaklaştığını, emek merkezli bir mücadelenin ortaya konulması gerektiğini çünkü emekçinin ve toplumsal muhalefetin güçlendiği oranda Kıbrıs sorununda söz sahibi olma şansının ortaya çıkabileceğini söyledi.
“Bunu söylerken Kıbrıs sorunu önemsizdir demiyoruz” diyen Özkızan, aksine soruna gerçek önemini atfedebilmek için önce güçlü bir toplumsal muhalefete ihtiyaç olduğunu vurgulamak istediklerini söyledi.
Kıb-tek’e sahip çıkmanın, var olan kuruma sahip çıkmaktan ziyade halkın enerji ihtiyacını karşılamak için Kıbrıslı Türkler tarafından yıllar önce oluşturulmuş bir kuruma sahip çıkmak olduğunu söyleyen Özkızan, yoksa amacın; Kıb-tek’in bugünkü haline sahip çıkmak demek olmadığını söyledi.
“‘Kaynak yok’ argümanının sonuna gelindiğini artık kabul edelim”
Devlet okullarının alt yapı yetersizliğine de değinen Özkızan, “kaynak yok” argümanının sonuna gelindiğinin artık kabul edilmesi gerektiğini belirtti.
Yeni İlahiyat koleji yapılmaya başlandığını hatırlatan Özkızan, şehrin köklü okullarının ise döküldüğünü vurguladı.
Sermayeye çeşitli teşviklerin, hibelerin ve muafiyetlerin verilmeye devam edildiğini ancak yetkililerin bir okulun tavanını onaracak kaynağın olmadığını devamlı dile getirdiklerini aktaran Özkızan, kaynak yoksa özel sektör patronlarından servet vergisi alma önerisinin gündeme alınması gerektiğini söyledi.
Halkın yıllardır ciddi bir bedel ödediğini söyleyen Özkızan, “Biraz da ultrazenginler bedel ödesin” ifadelerini kullandı.