InstagramKıbrısManşetSiyaset

Elcil: Kıbrıs Cumhuriyeti, Kürşat’ın tutuklanmasını fırsat olarak değerlendirdi






Arif Hasan Tahsin Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Şener Elcil, İtalya‘da tutuklanan Kıbrıslıtürk avukat Akan Kürşat‘ın durumuna ilişkin değerlendirmede bulundu, sorunun temeli konusunda 1974‘e ve İTEM Yasası‘na işaret etti

Elcil: Kıbrıs Cumhuriyeti, tutuklanmayı fırsat olarak değerlendirdi

Yazılı açıklama yapan Elcil, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, İtalya’da Kıbrıslıtürk bir avukatın, “Kıbrıslırumlara ait mülklerin satılmasına aracılık etmek” iddiasıyla tutuklanmasını, yıllardır hiçbir önlem almadığı, Kıbrıslırumlara ait taşınmazların yağmasını engelleme konusunda bir fırsat olarak değerlendirdiğini belirterek, şimdi ise Kıbrıslıtürk toplumunun bütününü hedef alan açıklama ve girişimleri yaptığını söyledi.

Elcil, “Diğer taraftan kuzeyde Kıbrıslı Rum mülklerini ‘ganimet’ görerek pazarlayan fırsatçı sermaye çevreleri ve düşmanlıktan beslenen sahte milliyetçiler de bunu iki toplum arasında düşmanlık yaratmak için bir fırsata çevirmeye çalışmaktadırlar. Yaratılan mülkiyet sorununun esas sorumlusu olan Türkiye yetkilileri ise sessizliklerini korumaktadırlar” dedi.

“Sorunun temeli; işgal, İTEM Yasası, ganimet ve hukuksuzluk”

Kıbrıs’taki mülkiyet sorununun temelinin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üç garantöründen biri olan Türkiye’nin 1974 yılında ‘fetih’ anlayışı ile adanın yüzde 37’sini işgal etmesi ve sürdürdüğü yerleşimci sömürgecilik politikalarının oluşturduğunu söyleyen Elcil, uluslararası hukukun dışında yaratılan ve Ankara tarafından yönetilen bu kukla rejimin iş birlikçilerinin de ‘İTEM Yasası’ adı altında yaptıkları düzenleme ile ganimet ve hukuksuzluğa kılıf uydurarak bütün bir toplumu suçlarına ortak ettiğini ve Kıbrıs sorununun çözümünün önünde ciddi bir engel yarattığını dile getirdi.

Elcil, “Türkiye ve Yunanistan arasında 1922 yılında yaşanan savaş ve ardından imzalanan Lozan Antlaşması ile yerinden edilen insanların mülkiyet hakları bile koruma altına alınmışken, yüz yıl sonra ganimet ve yağma düzenini savunan bir Türkiye Cumhuriyeti tüm bu uluslararası hukuksuzluğun sorumlusudur” ifadelerini kullandı.

“Yapılması gereken, yabancı askerlerin olmadığı birleşik Kıbrıs’ı yaratmaktır”

Elcil açıklamasına şöyle devam etti;

“Bu çerçeve mülkiyet ile ilgili kullanımdan kaynaklanan kayıplar dahil tüm zarar ziyan Türkiye Cumhuriyeti tarafından ödenmelidir.

Kıbrıs Cumhuriyeti sadece mülkiyet hakkı ile ilgili konuları Avrupa mahkemelerine taşımakla kalmamalı, 1949 Cenevre sözleşmelerine aykırı olarak adanın kuzeyine nüfus taşınarak, demografik yapının değiştirilmesi konusunu da Lahey Adalet Divanı ve Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna götürmelidir.

Mülkiyet konusunda yaşanan tüm olumsuzlukların kaynağı mülkiyet hakkının tanınmamasıdır. Bu olay Kıbrıs sorununa kalıcı bir antlaşma ile çözüm bulunmasının ne kadar acil ve önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Yapılması gereken adanın kuzeyindeki uluslararası hukuka aykırı işleri durdurmak için bir an önce görüşme masasına oturup Kıbrıslıların insan haklarına saygı gösterecek, yerinden edilen insanların yaralarını saracak, yabancı askerlerin olmadığı birleşik Kıbrıs’ı yaratmaktır”









Başa dön tuşu