Yeşil Barış Hareketi (YBH), “02 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü” nedeniyle yayımladığı mesajında, insanların sulak alanlardan sağladığı sayısız faydaya rağmen, bu alanların her geçen gün insanların yaptıkları yanlışlardan dolayı zarar gördüğüne vurgu yaptı
YBH: Sulak alanlar, insan hayatının refahının merkezinde yer alıyor
Yazılı açıklama yapan YBH, biyolojik çeşitliliği ve varlığımızı koruyabilmek için sulak alanlara saldırıları durdurmalıyız” dedi.
Sulak alanların yeryüzündeki tatlı suyun birçoğunu bünyelerinde tuttuğunu ve insanlığa sunduğunu belirten YBH, sulak alanların tropik ormanlarla birlikte en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemler olduğunu ve insan hayatının refahının merkezinde yer aldığını belirtti.
YBH açıklamasında, “İnsanların sulak alanlardan sağladığı sayısız faydaya rağmen, bu alanlar her geçen gün insanların yaptıkları yanlışlardan dolayı zarar görmektedir. Sulak alanlar, atık drenajı, çöp ve dolgu yanı sıra, sulak alan kaybının başlıca nedeni olan sürdürülemez tarım uygulamaları nedeniyle yok edilmektedir” ifadelerine yer verdi.
“Bu yıkımı durdurmamız gerekiyor”
Açıklama şöyle devam etti;
“Şehirler büyüdükçe ve arazi talebi arttıkça, sulak alanlara saldırı eğilimi artıyor ve bunlar ormanlardan üç kat daha hızlı yok oluyor. Su ve toprak kaynaklarının çeşitli maksatlara yönelik kullanımlarında teknoloji, ekonomi ve çevre konularında bir dengenin kurulması gerekmektedir.
Bu nedenle devam eden yıkımı durdurmamız ve bu hayati ekosistemleri korumaya ve onarmaya yönelik eylemleri ivedilikle planlamamız ve teşvik etmemiz gerekiyor.
Dünyamız şu anda bir seri gezegensel krizler içerisinde bulunmaktadır; iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı,
susuzluk, gıda yetersizliği ve kirlilik. 1997 Yılından bu yana her yıl 2 Şubat tarihinde ” sulak alanların önemi,
korunması ve akılcı kullanımı konularında kamuoyu bilincini geliştirmek maksadıyla Dünya Sulak Alanlar
Günü” adı ile çeşitli etkinlikler yapılmaktadır.
“Sulak alanlar bütün canlılar için yaşam kaynağıdır”
Ramsar Sözleşmesi‘ne üye 171 ülkede her yıl sulak alanların bir işlevinin tema olarak kullanıldığı etkinlikler için 2024 yılının teması “Sulak Alanlar ve İnsan Refahı” olarak belirlenmiştir.
Aşırı insan faaliyetleri nedeni ile bozulan ve kirlenen sulak alanlar, doğal süreçler içerisinde yeryüzündeki tatlı suyun birçoğunu bünyelerinde tutmakta ve bizlere sunmaktadır. Ayrıca içerisinde bulunan canlı türleri ile suyu filtre ederek bizlere temiz su sağlamaktadır. Bulundukları ortamda bir sünger gibi suyu emerek toplama özellikleri, yeraltı suyunu beslemeleri ve yüzey akışa geçen suyun hızını azaltma özellikleri ile taşkınları ciddi ölçüde azaltırlar.
Yine baraj ve gölet gibi suni sulak alanlar da afet risklerinin azaltılmasının yanı sıra özellikle kış aylarında olmak üzere su kuşları için önemli bir beslenme, konaklama ve üreme alanı olarak hizmet vermektedirler. Sulak alanlar hem kuşlar, hem de karada yaşayan bütün canlılar için yaşam kaynağıdır.
Tropik ormanlarla birlikte en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemlerdir. Bu nedenle su, sulak alanlar ve hayat birbirinden ayrılamaz.
Sulak alanlar ve insanlar hayatla iç içedir. Sulak alanlar refahımızın merkezinde yer alır. İster temiz su sağlanması, ister besin kaynağı olarak kullanılması, ister bizi aşırı hava olaylarından koruması olsun, sağlıklı sulak alanlar refahımızla eşdeğerdir.
“Önce korumalıyız”
Ülkemiz ve Dünyamız tekdir, onu yok etmeyelim!… Bugün yapabileceklerimiz vardır… Yarın çevreyi kurtarmak için çok geç olacaktır!…
Dünya Sulak Alanlar Günü her yıl 2 Şubat’ta anılıyor. Anma, farkındalığı artırıyor ve insanların sulak alanların
kritik önemine dair anlayışını artırıyor.
Dünyanın her köşesinde insanlar yüzyıllardır sulak alanlara bağımlı olmuş, besinlerini, ilhamlarını ve dayanıklılıklarını bu önemli ortamlardan elde etmişlerdir.
İnsanların sulak alanlardan sağladığı sayısız faydaya rağmen sulak alanlar her geçen gün insanların yaptıkları yanlışlardan dolayı zarar görmektedir.
ulak alanlar, atık drenajı, çöp ve dolgu yanı sıra, sulak alan kaybının başlıca nedeni olan sürdürülemez tarım uygulamaları nedeniyle yok edilmektedir.
“Ormanlardan üç kat daha hızlı yok oluyor”
Pek çok sulak alan, özellikle şehirlere yakın olanlar da insan faaliyetleri nedeniyle kirlendi ve son zamanlarda plastik kirliliği nedeniyle daha da bozuldu; bu da iklim değişikliği, doğa kaybı, susuzluk ve sonuçta insan sağlığını etkileyen kirlilikten oluşan gezegen krizlerini daha da kötüleştiriyor.
İnsan yerleşimindeki mevcut eğilimler, büyüyen şehirlerin içindeki ve yakınındaki sulak alanların korunması ve akılcı kullanımı açısından da büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
Şehirler büyüdükçe ve arazi talebi arttıkça, sulak alanlara saldırı eğilimi artıyor ve bunlar ormanlardan üç kat daha hızlı yok oluyor. Bu nedenle devam eden yıkımı durdurmamız ve bu hayati ekosistemleri korumaya ve onarmaya yönelik eylemleri ivedilikle planlamamız ve teşvik etmemiz gerekiyor.
Sulak Alanlar Sözleşmesi Sekreterliği sizi 2 Şubat 2024 Dünya Sulak Alanlar Günü kutlamalarına davet ediyor. Günün teması “Sulak Alanlar ve İnsan Refahı”dır. 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmaya yalnızca altı yıl kala, acilen harekete geçilmesi gerekiyor.
2024 Dünya Sulak Alanlar Günü vesilesi ile bireyler de dâhil olmak üzere karar verici herkesi ivedilikle üç
şekilde harekete geçmeye davet ediyoruz:
-Sulak alanları kirletmeyi derhal durdurmalı, atık alanlarını belirlerken yer seçimlerini bu bilinçle yapmalı,
-Sulak alanların korunması ve sürdürülebilir şekilde yönetilmesine yönelik küresel kuralları uygulamalı,
-Sulak alan restorasyon çalışmalarına ivedilikle yerel olarak da başlamalıyız.
Günümüzde tabiî kaynakların sürdürülebilir gelişmesi, bu kaynaklara yönelik ihtiyaçların belirlenmesi ve plânlanması, rasyonel su kullanımı, gözlem, etkin kullanma ve koruma için gerekli şartların sağlanarak bütünleşmiş bir yaklaşımla geliştirilmesi ve yönetilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu yaklaşım doğrultusunda su ve toprak kaynaklarının çeşitli maksatlara yönelik kullanımlarında teknoloji, ekonomi ve çevre konularında bir dengenin kurulması gerekmektedir.
Sulak alanları kirletmeyi ve tahrip etmeyi durdurmalı, bugüne kadar yarattığımız tahribatları düzeltmek için kollarımızı sıvamalıyız”