InstagramKıbrısManşet

Bağımsızlık Yolu: Kadın olmak güç ve biz çok güçlüyüz!




Bağımsızlık Yolu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, Baraka Kültür Merkezi ve Kadın Eğitimi Kolektifi ortaklığında saat Girne Kaymakamlığı önünde basın açıklaması yaptı

Bağımsızlık Yolu: Kadın olmak güç ve biz çok güçlüyüz!

Kadın sığınma evi talebinin yükseltildiği ve Bağımsızlık Yolu Girne Bölge Örgütü, Baraka Kültür Merkezi ile Kadın Eğitimi Kolektifi’nin imzasıyla hazırlanan basın açıklamasını Baraka Kültür Merkezi Aktivisti Pınar Piro okudu.

Ortak bildiride, her gün, her türlü sömürüye maruz kalan, görünmez olan, düşük görülen, şiddet gören, öldürülen, emeğiyle var olabilmek için fazladan emek harcayan kadınların mücadele gününün önemine dikkat çekildi.

Kadınların toplum içinde yaşadığı sorunlara yer verilen bildirinin tam metni şöyle:

Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü. Her gün her türlü sömürüye maruz kalan, görünmez olan, düşük görülen, şiddet gören, öldürülen, emeğiyle var olabilmek için fazladan emek harcayan kadınların mücadele günü.

Evet sömürülüyoruz. Evde ailemiz tarafından sömürülüyoruz, görünmez emeğimizle. İşte patronlarımız tarafından sömürülüyoruz, ucuz iş gücü gözüyle. Hükümetler derseniz, kimisi yıpranma payımızı alıyor elimizden; kimisi zaten sermayedar, biz gözlerinde emekçi değil köleyiz. Gelmiş geçmiş hiçbir hükümet çalışanların haklarını koruyacak yegane sigortayı, yani sendikalaşma zorunluluğunu yasallaştıramadı. Kadınlar olarak bu toplumda var olabilmemizin önünde birçok engel var ve biz onları aşacağız. Ne kadar sorun koyulsa da önümüze, tek tek hepsinin çözülmesini sağlayacağız.

Peki nedir biz kadınların sorunları:

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği bir türlü bırakmıyor yakamızı. Ataerkinin üzerimize yapıştırdığı rollerden kurtulamıyoruz. Ev dışı mesaimiz olsa da olmasa da, mutfaktaki mesai bitmiyor, o bitse çamaşır başlıyor. O bitse eş ve çocuk bakımı başlıyor, yaşlı bakımı da ekleniyor bazen. Biz istesek de rollerimiz engelliyor özgürleşmemizi. Örümcek ağı kaplanmış akılların ağızlarından dökülen yobaz düşünce ve o düşüncelerin işbirlikçileri, evlere kapatmaya çalışıyor bizi.

Öyle bir cüret ki, kaç çocuk doğuracağımızdan, kocamızın emrine amade olmamız gerektiğini emredecek kadar sınırları aşan. İstiyorlar ki toplumdan yabancılaşalım, siyasetten uzaklaşalım, kültürel yaşamdan kopalım, biz hep ikincil olalım. Ama güç bizde. Mücadele edeceğiz, kamusal aşevi ve çamaşırhaneler için. Ücretsiz kreş ve çocuk merkezlerinin yanısıra, kaliteli yaşlı bakım evleri için her türlü baskıyı yapmaya devam edeceğiz. Sosyal hayatta yer alabilecek kadar zaman bırakan mesai saatleri isteyeceğiz. Kocalarımızın kölesi değil, hayatın içinde güçlü bir özne olduğumuzu öğreteceğiz, her bir kendini bilmeze.

Türlü türlü yeteneklerimiz, sonsuz emeğimizle, çağdaşlaşan dünyada kendi maddi gelirimizi de elde edip ekonomik bağımsızlığımızı kazanırken, patronların sömürüsü çekiyor paçamızdan, adımlarımız daralıyor. Kadınız diye ucuz iş gücü sayılıyoruz. Birileri mevki atlayacaksa sıra bir türlü bize gelmiyor. Evlendiğimiz zaman hamile kalırsak diye, daha önceden bir bahane ile işten durduruluyoruz.

Ama olur da bunlara ses çıkartacak olursak da, işte o zaman işten çıkarılacaklar listesinde ilk sıralarda yer alıyoruz. Güvencesiz çalışma koşulları, esnek çalışma saatlerine uymak için zorlama, ek mesailerin ödenmemesi, üstüne üstlük bir de işyeri mobingi. Ama bir daha söyleyelim, güç bizde. Özel sektöre sendikayı zorunlu hale getirene kadar hükümet koltuklarına yapışmış herkesin yakasına yapışacağız, görevini yerine getirmeyen her bir sorumluyu da o koltuklardan kazıyacağız.

Bizim sorunumuz sadece emeğimizin görünmemesi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Sırf kadın olduğumuz için, bizi güçsüz görüyor, bedenlerimize de sahip olduğunuzu sanıyorsunuz. Biz kadınlar, her gün her saniye, her yerde, şiddete-tacize-tecavüze maruz kalıyoruz. Bunlar da yetmiyor size, canımızdan oluyoruz. Bazılarımız için sokak güvensizken, bazılarımız en güvenli dediğimiz evlerimizde boyun eğiyoruz şiddete.

Çünkü şiddet önleme merkezi yok, adalet ise çok geç geliyor. Çünkü her şeyi arkamızda bırakıp da gidebileceğimiz sığınma evleri yok. Arkamızı dönüp de çıkamıyoruz şiddet döngüsünden, çünkü çocuklarımızı güvenle teslime edebileceğimiz çocuk izlem merkezleri yok. Boyun eğiyoruz bedenimizden para kazanılmasına, çünkü seks köleliğine dur diyebilen bir hükümet hiç yok. Ama ne demiştik, güç bizde. Susmayacağız, susturulanın da sesi olacağız. Erkek adalet değil, gerçek adalet için sürdüreceğiz mücadelemizi.

Kirli elleri ile emeğimize ve bedenimize yapışan her kimse, yakasına yapışacağız biz de. Korkup kaçmak yok, yürüyeceğiz üzerine üzerine. Ta ki her birimiz özgür olana dek.

Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
Yaşasın Kadın Dayanışması.









Başa dön tuşu