Dakika dakika Kişmir Davası’nın ikinci duruşması ve satır satır konuşulanlar
Gazeteci Ali Kişmir‘in, yazdığı bir yazıdan dolayı Savcılık aracılığıyla Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK) mensubu bir subayı adına 10 yıl hapislik öngören bir yasa maddesi tahtında açılan davasının ikinci duruşmasında, Savcılığın ikinci tanığı olan ve “35 yıllık Türk Dili ve Edebiyatı Profesörüyüm” diyen Oğuz Karakartal dinlendi, Karakartal yazıda adı dahi geçmeyen GKK’nın manevi şahsının “tahkir ve tezyif” edildiğini iddia etti
Özgür Gazete davayı anbean takip etti
Davanın ikinci duruşması dün Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde, Yargıç Zehra Yalkut Bilgeç huzurunda görüldü. Bu duruşmayı da izlemek için çok sayıda siyasetçi, sivil toplum örgütü temsilcisi, gazeteci ve yurttaş Mahkeme bahçesini ve duruşma salonunu bir kez daha doldurdu.
Savcılık adına davayı yürüten Savcı Hasan Boşnak, ikinci tanığı olarak Prof. Dr. Oğuz Karakartal’ı dinletti.
İstanbul Marmara Üniversitesi Fen&Edebiyat Fakültesi mezunu olduğunu söyleyen Karakartal, Marmara Üniversitesi’nde 8 yıl görev yaptığını, ardından aldığı teklifle Yakın Doğu Üniversitesi’nde çalışmaya başladığını belirtti, şu an Lefke Avrupa Üniversitesi’nde çalıştığını, uzmanlık alanının da Türk Dili ve Edebiyatı, Türkçe ve Diksiyon olduğunu aktardı.
Karakartal Savcının, “Talep üzerine bilir kişi raporu hazırlayıp görüş verir misiniz?” sorusuna, “Polis çeşitli yazıları resmi yolla üniversitenin rektörlüğüne gönderir ve uzman tarafından incelenmesini ister. Rektörlük de bu yazılarda herhangi bir hakaret, küçük görme, şahsiyeti rencide eden bir husus var mıdır yok mudur’ sorusunun cevaplanması için üniversitede, o alandaki hocaya bu görevi verir” cevabını verdi.
Unvanının “Prof.” olduğunu, gelen bu talep yazılarının bilirkişi raporlarının birçoğunu kendisinin yazdığını, dil açısından sıkıntı olmadığına dair görüş verdiklerinin de olduğunu söyleyen Karakartal, bazılarında ise objektif biçimde uzmanı olduğunu söylediği Türkçe alanından hareketle, dil üslup açısından olumsuz bir şey görmüşse yazdığını anlattı. Karakartal bunları üniversitenin resmi görevlendirmesi üzerine yaptığını da bir kez daha tekrarladı.
Savcı, Kişmir’in “GKK’nın manevi şahsını ‘tahkir ve tezyif’ etmekle suçlandığını hatırlatarak KArakartal’a, “Tahkir tezyif ne demektir?” diye sordu.
Karakartal bu kelimelerin yüzyıllar önce Arapça’dan Türkçeye geçtiğini, “Tahkir”in hakaret ve hor görme, “Tezyif”in ise zayıflatma ve küçük gösterme anlamına geldiğini söyledi.
Savcı Karakartaléın “Objektif olarak rapor hazırlarım” sözünden hareketle “Objektif” derken ne demek istediğini biraz daha açmasını istedi.
Karakartal, “İnsanların siyasi görüşleri olabilir, hepimizin var. Ancak bizler akademisyeniz, bilim insanıyız. Entelektüel ve aydın olmak; siyasi fikrin üzerine çıkabilmektir. Adamızda değişik görüş veya siyasi meyilden pek çok dostum, sevenim olmuştur. İsim de verebilirim. O partiden bu partiden şahsıma saygı gösteren, değer veren insanlar vardır. Bilemiyorum Mahkemenizi ilgilendirir mi ama İsmail Bozkurt ile birlikte 5 bin sayfalık Kıbrıs Türk Edebiyat Tarihi’ni yazdım ve bu çalışma ödül de aldı” dedi.
Savcı “10 Eylül 2020” tarihli Karakartal imzalı “Değerlendirme raporunu” ve “25 Ağustos 2020” tarihli resmi talep yazısıyla birlikte Mahkemeye emare olarak sundu, belgeler “Emare 2” olarak kaydedildi.
Bu sırada Kişmir’in davaya konu yazısı olan “emare 1” de tanığa verildi ve Savcı bu yazıyla ilgili şu soruları yöneltti;
Savcı: Raporda neler yazdığınızı okur musunuz?
Karakartal raporda yazdıklarını okudu: Rapora konu olan yazı, içerik bakımından incelenmiştir. Bu yazı kesinlikle hakaret içermektedir, yazıda benzetme yoluna gidilerek çağrışım yoluyla Girne Beyaz Ev, Türkçe’de olumsuz anlam ve içerik ifade eden Genel Ev mekanıyla özdeşleştirilmiştir. Türkçe’de ve Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde Genel Ev, kadınların (afedersiniz) erkek kabul ettikleri, erkeklerin vesikalı olan kadınlarla cinsi münasebette bulundukları kerhane anlamına gelmektedir. Söz konusu metinde GKK’ya bağlı Beyaz Ev ‘siyasetin fahişeliğini üstlenmiştir’ gibi benzer ifadelerle Genel Ev’e benzetilerek ve ayrıca ‘TC Ankara da Genel Ev patronu’ denilerek tahkir, aşağılama ve hakaret dil bakımından işlenmiştir.
Savcı: Rapordaki içeriği biraz açar mısınız? 3 hususa vurgu yaptınız, yazı üzerinden açar mısınız?
Karakartal: Bu yazıda tedai yani çağrışım yoluyla Beyaz Ev olarak kast edilen, GKK’nın Girne’deki yeridir dil ve üslup açısından çıkardığım. Yani Kıbrıs’ta ‘Con’ dediğimiz zaman nasıl kahve anlaşılıyorsa, ‘Beyaz Saray’ dediğimizde nasıl ABD’deki anlaşılıyorsa, burada da Beyaz Ev dendiği zaman bu anlaşılır. Benim dil ve üslup açısından anladığıma göre bu Genel Ev olarak kast edilen 3-4 cümle aşağıda, ‘Ankara’nın işlettiği Genel Ev’de siyasetin fahişeliğini üstlenmişlerdir’ şeklinde geçiyor. Yani buraya davet edilen kişiler ve davet edilen kurum, yüklem ve özne orası oluyor.
Savcı: Kurum dediğiniz hangi kurum?
Karakartal: ‘Siyasetin fahişeliğini üstlenmişlerdir’, ‘üstlenmişlerdir’ yüklem oluyor, ‘kim üstlendi’, Ankara’nın işlettiği o Genel Ev’e çağırılanlar yani özne, ‘Siyasetin fahişeliği’ ise nesne… Burada aşağıya doğru devam eden kısımda bana göre fikir özgürlüğü bağlamındaki eleştirel cümlelerdir. Bana göre suç teşkil eden bir şey yok.
Savcı: Peki bu cümleler GKK’nın manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif eden cümleler midir?
Karakartal: Ben tabi burada bana resmi yazıyla sorulan şey bu olduğu için aşağıda devam eden ve bu konunun dışında gibi gördüğüm mesela; “Ankara’nın Kıbrıslıtürklerin iradesi üzerindeki etkisi son bulacaktır ve artık Genel Ev’e çevirdiği adanın kuzeyinde…” diye devam eden bir cümle var. Ben yazmadım raporuma çünkü “Beyaz Ev’e hakaret içeriyor mu?” diye sorulmuştu. Ama bana göre adanın artık Genel Ev’e çevrildiği ifadesi de hakarete gider. Yani adanın kuzeyi tamamı o çirkin kelimeymiş gibi; kurumundan bireyine kadar… Ama bana sorulmadığı için ben yazmadım.
Savcı: “Üstlenmişlerdir” kısmı dahil olmak üzere onun üzerindeki kısım GKK’nın manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif eder mahiyette midir?
Karakartal: Evet.
Savcı: Bir şey eklemek istersiniz sanırım dün yaşanan bir olayla ilgili
Karakartal: Ben kendimi sosyal demokrat olarak tanımlıyorum. Bilirkişi olarak ismim geçtiği andan itibaren -belgeleri mevcuttur- şahsımı küçük düşürücü bir iki yazıya denk geldim. Gerekirse sunabilirim ama sunmayacağım, olgun davranacağım. Bunun dışında bir de telefon aldım -gerekirse isim verebilirim- rica ile bu davaya yarın katılmamam istendi. Ben nazikhane burada da anlattım. Bu görevi benim talep etmediğim, devletin yani polisin ve rektörlüğün bunu benden istediğini açıklamaya çalıştım. Bu bağlamda bana bir mesaj da geldi. Bir e-posta geldi davaya katılmamam için. Karşımdaki kişilere konuşma boyunca saygılı davrandım. Benim nazik izahlarıma karşı git gide tehditkâr cümlelerle bir şeyler söylendi. En sonunda da “Siz devletin yalakasısınız” denilerek telefon yüzüme kapatıldı. Gerekirse ismi veririm ama kimseden şikayetçi değilim, bilinmesi için söyledim. Ben 30 yıldır burada Kıbrıs Türk kültürü için 30 yıldır yurt içi ve yurt dışında çalışıyorum. 3 kuşak İstanbullu olmama rağmen manevi yeğenimin arzusuyla annemi dahi bu toprağa gömdüm. Kindar biri değilim ancak bu tür şeylerin devam etmesi durumunda hukuki yola başvuracağım.
İstintak
Savcının sorularından sonra istintaka geçildi ve savunma avukatı Hasan Esendağlı Karakartal’a şu soruları yöneltti;
Esendağlı: Son söylediğinizden başlayalım, isim vermek istemediğiniz için buna saygı duyuyorum ama Mahkemenin sizi aramayan olarak bilmesi gereken 2 kişi vardı. Sizi arayan Ali Kişmir miydi?
Karakartal: Hayır ama arayan Kişmir’in ricası olduğunu söyledi.
Esendağlı: Sizi arayan ben miydim?
Karakartal: Hayır. Bana önce bir mesaj geldi. Benden önce Kıbrıslı bir dostum aranmış benim mahkemeye katılmamam için. O mesajı bana atmış ben fark etmedim. İçeriği de budur yani katılmamam hususunda. Ben mesajı görmeden telefon geldi zaten.
Esendağlı: Ali Kişmir sizin bu Mahkemeye çıkmamanızla ilgili bir ricada bulunmadı ve sizin burada olmanızdan da rahatsız değildir.
Karakartal: Onu bilemem.
Esendağlı: Objektifliğinizi vurgularken “Herkesin siyasi görüşü olabilir, hepimizin olduğu gibi” dediniz. Kendi siyasi görüşünüzü Mahkemeye ifade eder misiniz?
Karakartal: Ben Atatürk milliyetçisiyim ama aydın kimliğim bunun her zaman üzerindedir.
Esendağlı: Güvenlik Kuvvetlere, Silahlı Kuvvetlere ya da daha genel tabiriyle askeriyeye yani Türk ordusuna olan yaklaşımınız nasıldır?
Karakartal: Ben çocukluğumdan beri devlet kurumlarına karşı saygılı olmamız gerektiği terbiyesiyle büyüdüm gerek askeriye gerek diğer kurumlar. Ancak ben bunu kült haline getirip tapınmam yani Atatürk’ün de eleştirilecek şeylerini eleştiririm.
Esendağlı: Facebook hesabınızdaki profil ve kapak fotoğrafınızı hatırlar mısınız?
Karakartal: Evet benim profilimdeki o fotoğrafları manevi yeğenim koydu. TC-KKTC bayrağı ve bir asker var.
Esendağlı: Kapak fotoğrafınızda muhtemelen St. Hilarion’daki TC-KKTc bayrağı ve elinde silah olan bir asker var. Profil fotoğrafınızda da kucağınızda asker üniforması giyen bir küçük çocuk var.
Karakartal: 20 Temmuz kutlamalarına katılmak istedi, amca beni götürür müsün dedi, kıyafeti ben alamdım, çocuğu kırmamak adına törene götürdüm.
Esendağlı: Askere karşı saygılı olunması gerektiğine dair bir terbiyede büyüdünüz ama bundan bir adım töreye geçiyoruz. Hepimizin kendimizi kamuya gösteren çıkış noktası olan sosyal medya hesabınızda doğrudan askeri imgeler kullanıyorsunuz.
Savcı: Bu soru nereye bağlanacak? Fotoğraf üzerinden hangi duruşmada bu sorular sorulur, istintak sınırsız değildir?
Esendağlı: Nereye bağlayacağım belli değil mi? Buradaki görüntülerden sizin askeri kurumlara karşı özel bir bağlılığınız olduğu sonucunu çıkarıyorum.
Karakartal: Sadece askeriye değil tüm devlet kurumlarına karşı.
Esendağlı: Ben size iddia ederim ki sizin Mahkemeye emare olarak sunduğunuz bu rapor, bu hassasiyetleriniz nedeniyle objektif bir rapor değil.
Karakartal: Ben Türkçe profesörü olarak objektif yazdım, kabul etmiyorum.
Esendağlı: Biraz önce Genel Ev ifadesini kullanmadan önce “affedersiniz” dediniz. Neden?
Karakartal: Burada hâkime hanım varken ne diyecektim ki? Affedersiniz kelimesinde bir sıkıntı görmüyorum ben.
Esendağlı: aldığınız terbiye Genel Ev ifadesini kullanmadan önce “affedersiniz” ifadesini koymanız gereken bir terbiye midir? Bu ifadeyi kullandığınız için af mı diliyorsunuz?
Karakartal: Terbiyeyi aşan bir ifade olduğu için affedesiniz diyorum. Kasıtlı bir şey yok. Bir af dileme anlamındadır bir de sonraki kelimeyi olumsuz gördüğünüzü ifade eder.
Esendağlı: Şahadetinizde; “Yazının sonunda adanın kuzeyine de ve içindeki tüm kurumlarına karşı da algılanabilecek bir hakaret içermesine rağmen, bana sorulmadığı için ben bunu raporlamadım” dediniz. Size gelen yazıyı okur musunuz?
Karakartal bu yazıyı okudu ancak “Sadece Beyaz Ev ile sınırlı bir inceleme yapılmasını talep edilmesinin talep edilmediği” görüldü.
Karakartal: O yazıyı polisten sorabilirsiniz. Ben yazıyı işim bitince rektörlüğe teslim ederim.
Esendağlı: Yazının bütününü okuduğunuz, ana fikri neyle ilgilidir?
Karakartal: Siyaset ve Ankara’nın politikası. Ankara derken TC’nin başkentini kast ediyor. “Ankara’nın müdahalesi” dediğinde de TC hükümetini kast ediyor.
Esendağlı: Peki bu yazının en sonundaki sizin okuduğunuz ve yine hakaret olarak gördüğünüz cümle, “Ankara’nın Kıbrıslıtürklerin iradesi üzerindeki etkisi son bulacaktır ve de artık Genel Ev’e çevirdiği adanın kuzeyinde kendine hizmet edecek siyasi fahişe bulamayacaktır. Çünkü toplum açıkça siyasi fahişelerini de istemiyoruz diyecektir” yazıyor. Genel Ev tahkir ve tezyif içeren bir kelime midir?
Karakartal: Kullanıldığı anlama göre değişir.
Esendağlı: 2011 baskısı Türkçe Sözlüğü güvenilir bir kaynak mıdır?
Karakartal: Tabi ki.
Esendağlı: Genel kadınların erkek kabul ettikleri yer, aşağı mahalle, kırmızı fener, kerhana ve umumhane olarak tanımlanıyor. Türkçemiz Genel Ev’le ilgili ne diyor?
Karakartal: Kadın ve erkeğin ilişkiye girdiği ve benzer şeylerin olduğu…
Esendağlı: Kadınların para karşılığı erkeklerle ilişkiye girdiği yer, Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde de bu kadınlara “genel kadın” deniliyor. Bunun eş anlamlısı da “fahişe” ya da “or*spu”dur. Doğru mu?
Karakartal: Evet.
Esendağlı: Bu yazıda Beyaz Ev’de kadınların para karşılığı erkeklerle ilişkiye girdiği mi yazıyor?
Karakartal: Böyle bir anlam çıkıyor direkt kullandığı terimlerle o iş orada yapılıyor gibi demese de…
Esendağlı: Sorum çok açık, mecazı falan bir kenara bırakalım. Bu yazıda, “Beyaz Ev’de para karşılığı fuhuş yaptırılır, kadınlar erkeklerle ilişkiye girer” iddiası var mı?
Karakartal: Bir şeyi kast ettiğiniz de illa orada şu yapılıyor demeyiz. Bahsettiğiniz şeyin yapıldığına dair bir şey yok ama kast edilen o işin yapıldığı yer anlamına gelir. Buna da tedai yani çağrışım denir.
Esendağlı: Bu yazıda, yazar Beyaz Ev’de fuhuş yaptırıldığı, kelime anlamıyla bir iddiası var mı?
Karakartal: Bir iddia yok ama gönderme yoluyla ona benzetiliyor.
Esendağlı: Mecaz nedir?
Karakartal: Kendi anlamı dışında bir anlama daha gelmesi demek. Çağrışım. Mecaz benzetmeli gönderme, tedai ise çağrışım yapmadır. Ben şimdi burada alanımda mı sorgulanıyorum?
Esendağlı: Tanık diyor ki; direkt buradaki anlamıyla kullanılmadı, çağrışım yoluyla yapıldı. Suç unsurlarını inceleyecek Mahkememiz. Çağrışım yoluyla bu olabilir mi diye. Aslında esas iddiam; Bu yazıda bir çağrışım yoktur.
Karakartal: Tedai vardır.
Esendağlı: Ben iddia ederim ki; çağrışım yoluyla hakaret yapılamaz.
Karakartal: Bilemiyorum hukuken suç mudur değil midir ama ben 35 yılımı verdiğim Türkçe ile anladığımızı yazdım.
Esendağlı: TDP’ya göre; Bir benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamında kullanılan söz. Bir kelimeyi veya kavramı kabul edilenin dışında başka anlamlara gelecek şekilde kullanma. Metafor.
Karakartal: Beyaz Ev mesela.
Esendağlı: Yok öyle değil hocam. Bir kere bu yazıda Genel Ev ifadesi kullanılıyor ama Genel Ev’deki… Önce mekândan bağımsız olarak sorguluyorum sizi. Genel Ev’de iş yapan kişi olarak kendi vücudunu para karşılığı kullandıran kadınlar değil basiretsiz siyasiler özne olarak kullanılıyor. Hemfikir miyiz?
Karakartal: Kadın erkek ilişki yapılan yer şeklinde bir cümle geçmiyor ama Beyaz Ev göndermesi o anlama geliyor.
Esendağlı: Soru şu; “Ankara’nın işlettiği Genel Ev’de siyasetin fahişeliğini üstlenmişlerdir” cümlesindeki kişiler kim?
Karakartal: Siyasiler. Ama fahişelik eyleminin yapıldığı yer, ev sahipliği yapan yer Beyaz Ev’dir şeklinde anlam çıkıyor. Yoksa siyasiler kast edilmiyor demiyorum zaten.
Esendağlı: Bir eylemin yapıldığı yer özne midir?
Karakartal: Mekandır, özne siyasiler.
Esendağlı: Yani fahişeliği yapan siyasilerdir.
Karakartal: Evet.
Esendağlı: Peki neden siyasilere fahişe deniyor bu yazıda?
Karakartal: O bana göre politik bir cevaba girer. Ben yazımda politik bir şey yazmadım, hakaret içeren kelimeleri yazdım. Bu tartışmaya girmek istemiyorum.
Esendağlı: Burada siyasilere para karşılığı vücutlarını erkelere sattıkları için mi fahişe deniliyor?
Karakartal: Hayır ama o anlam çıkıyor gönderme ile. Eylemin yapıldığı yer anlamı çıkıyor.
Esendağlı: Yazı elinizde, objektif olduğunuzu söylüyorsunuz, benim sorum çok açık. Bu yazar, siyasilerimize kelimenin düz anlamıyla or*spu mu diyor?
Karakartal: Oraya gönderme…
Esendağlı: Burada siyasilere koyulan iddia Genel Ev’de, sizin iddianızla da Beyaz Ev’de, kelimenin düz anlamıyla fahişelik yaptıkları değil, siyasi irademizi pazarlık masasına yatırdıkları ve Ankara’nın çıkarına peşkeş çekip meze ettikleri için kullanılan bir ifadedir.
Karakartal: Burada GKK’yı tahkir eden bir şey var. Beşinci kez söylüyorum.
Esendağlı: Ama benim soruma cevap vermiyorsunuz. Benim sorum şu; Bu yazar ikinci cümlede siyasileri irademizi pazarlık masasına yatırdıkları ve Ankara’nın çıkarına peşkeş çekip meze edip peşkeş çekmekle itham ediyor ve devam eden üçüncü cümlede de bu siyasileri bu eylemlerinden dolayı Ankara’nın işlettiği Genel Ev’de siyasetin fahişeliğini üstlenmekle suçluyor. Benim sorum bu.
Karakartal: Tamam siyasilere söylüyor.
Esendağlı: Tanık cevap verene kadar soracağım, kaçmayacak sorudan. Bakın; “Objektifim” dediniz. “Devlet bana Beyaz Ev’i sordu ben ona cevap verdim” dediniz. Ben de görüşünüzü soruyorum. Siyasetçilerin fahişeye benzetildiği konusunda hemfikiriz değil mi?
Karakartal: Evet.
Esendağlı: Siyasilere fahişe denirken iddia para karşılığı seks yaptıkları değildir değil mi?
Savcı: Bu sorular sürekli aynı sorular. Yorum katılarak istenilen cevap alınmaya çalışılıyor. İstenilen cevap alınmazsa bunu 5-6 kez tekrarlanması uygun değildir.
Esendağlı: Gerçek anlamda para karşılığı erkeklerle seks yapıldığı iddiası yoktur bu yazıda diyorum.
Karakartal: Orada gönderme siyasi, siyasilerin fahişe olduğu ama benim raporumla bağlantısını anlamadım. O söylediğiniz anlamda açık bir cümleyle yazılmadı. Ama fahişe o işi yapan kişi. Ama siyasiler yapıyor diye yazmıyor ama öyle nitelendiriyor.
Esendağlı: Sizce bu yazıda siyasilere fahişe denmesinin sebebi nedir?
Karakartal: Türkiye yönetiminin söylediklerini, direktiflerini yapmaları. Ankara’nın siyasete ayar verdiği cümleleriyle başlayan, buradan ötürü siyasileri çağırdı yer ve bunun da siyasete Genel Ev getirdiği… Burada Türkiye’ye yönelik eleştiri söz konusu.
Esendağlı: Kendilerine telkin edilmesini ve onun kendilerine seçimlere yönelik telkinlerde bulunmasına izin verdikleri için böyle diyor değil mi?
Karakartal: Evet.
Esendağlı: Bu yazıda GKK kelimesi kaç kez geçer?
Karakartal: Zannedersem hiç geçmiyor.
Esendağlı: Bu yazıda GKK’nın herhangi bir mensubu, GKK Komutanı’ndan er rütbesine veya sivil personele kadar, adı geçiyor mu?
Karakartal: Geçmiyor ancak siyasilerin toplandığı yer olan Beyaz Ev’e Genel Ev benzetmesi yapılıyor. GKK’nın adının geçmemesi bunun olmadığı anlama gelmiyor. Beyaz Ev deyince GKK’ya bağlı yer anlaşılır.
Esendağlı: Siz böyle anladınız, herkesin böyle anlayacağına yönelik iddianız var mı?
Karakartal: Hayır. Ama 100 kişiye sorsanız 80’i aynı şeyi anlar.
Esendağlı: Burada mecaz yoluyla olsa da siyasilere bu yönde bir iddia koyulmuş olsa da Beyaz Ev’e enel Ev dendiği için, bu oradaki insanları da Genel Ev’de bulunan insanlar konumuna sokar mı diyorsunuz?
Karakartal: Kıbrıs’ın kuzeyini Genel Ev’e benzetiyor.
Esendağlı: Yazının 15. paragrafında ve 1. paragrafında yazar ayrı ayrı hem Kıbrıs’ın kuzeyini hem de Beyaz Ev’i mi Genel Ev’e benzetiyor?
Karakartal: 15. cümlede Genel Ev’le kast edilen Kıbrıs’ın kuzeyi. Yukarıda ise GKK’nın Beyaz Ev’i kast ediliyor.
Esendağlı: Yani yazar ilk cümlede Beyaz Ev’e Genel Ev dedi, sonraki cümlelerde de Kıbrıs’ın kuzeyine Genel Ev dedi iddiasında mısınız?
Karakartal: Bize GKK’nın manevi şahsiyetine tahkir olup olmadığı soruldu. Bana göre var. Ankara’nın işlettiği Genel Ev diyor. Burada Beyaz Ev kast ediliyor. Ben tekrar ediyorum, ben yazının aşağıdaki kısmı kale almadım, şahsi düşüncemi söyledim. Ben öyle algılıyorum.
Esendağlı: Beyaz Ev’e Genel Ev denilen cümle hangisidir?
Karakartal: Ben tedai yoluyla yapıldı diyorum siz cümle soruyorsunuz.
Esendağlı: Yazıyı ezbere okuyama çalışırken, “Siyasetimize getirdiği pozisyon açıkça Genel Ev” yazıyor dediniz. Birkaç sorum kaldı. Burada sanık bir yazardır ve Genel Ev ile fahişelik kelimelerini mecaz olarak kullanmıştır, hemfikir misiniz?
Karakartal: Evet. Ama gönderme var.
Esendağlı: Peki siyasilere kelimenin bildiğimiz anlamında fahişe dendiyse GKK’nin manevi kişiliği neden tahkir oluyor bundan?
Karakartal: Çünkü bunun yapıldığı yer Beyaz Ev’dir anlamı çıkıyor.
Esendağlı: Beyaz Ev bina. Binaların kişiliği olmaz. GKK’nın bu yazıdan Beyaz Ev’e Genel dendiğini ve GKK’nın manevi kişiliğinin tahkir edildiğini iddia ediyorsunuz ve siyasilere de bildiğimiz anlamıyla fahişe diyor diyorsunuz. O zaman ben de diyorum ki; GKK’nin manevi kişiliği neden tahkir oluyor bundan?
Karakartal: Yani eylemin yapıldığı yer Beyaz Ev anlamı çıkıyor.
Esendağlı: Yani GKK’ya Genel Ev İşletmecisi mi deniyor?
Karakartal: Evet.
Esendağlı: Ben iddia ederim ki; söylediklerinizin hiçbiri çıkmıyor bu yazıdan.
Karakartal: Kendi mesleğim ne ise neyi biliyorsam onu söylüyorum. Ben marangoz değilim. Beyaz Ev’in sahibi olan GKK’ya hakaretamiz bir gönderme olduğunu söylüyorum. Benim söyleyeceğim her şeyin özeti bu. Dil ve üslup ile insanlara hissettirdiği anlam açısından. “Ankara’nın UBP’li vekilleri çağırdığı yerin adı Beyaz Ev olabilir ama…” diyor.
Esendağlı: Yazmadığı şeyi mi kast ediyorsunuz.
Karakartal: Ben Beyaz Ev’in GKK’ya ait bir bina olduğu için o anlamı çıkardım.
Esendağlı: Beyaz Ev yerine benim evimi koymuş olsaydı, bana mıhakret etmiş olacaktı?
Karakartal: Tabi ki. Sizin mekanınızı tahkir edecekti.
Esendağlı: Binayı mı tahlir edecekti?
Karakartal: Sizin evinizi ya da x bir yeri falan filan…
Esendağlı: Çağıran Ankara, gidenler basiretsiz siyasiler, fahişe denilen siyasiler doğru mu?
Karakartal: Evet.
Esendağlı: Ve diyorsunuz ki; Bu cümlelerden, bu yazıda yazmayan Beyaz Ev’in sahibi olan GKK’nın tahkir edildiğini söylüyorsunuz yazı açıkça yazmayan ama sizin çıkardığınız anlamdır.
Karakartal: Herkes aynı anlamı çıkarır.
Esendağlı: Siz herkes adına konuşabilir misiniz? Siz bu yazıda açıkça yazmayan bir noktadan çıkardınız GKK’nın tahkir edildiğini?
Karakartal: Beyaz Ev GKK’ya ait olduğu için ve bu siyasi fahişelik orada yapıldığı için o mekan tahkir edilmiştir diyorum.
Esendağlı: Yani mekanı tahkir vardır diyorsunuz ve yazıda hiçbir yer almayan mekan sahibinin de tahkir edildiğini söylüyorsunuz.
Karakartal: Adı yok ama Beyaz Ev oraya bağlı.
Esendağlı: Benim son iddiam; bu yazıda özellikle birinci cümlesinde hiçbir şekilde Beyaz Ev’in Genel Ev olduğu ya da benzetildiği bir içerik yoktur.
Karakartal: Bu sizin iddianızdır.
Esendağlı: Genel Ev olarak benzetilen yer Beyaz Ev değil siyasetin getirildiği konuma Genel Ev deniliyor.
Karakartal: Ama planlandığı yer Beyaz Ev’dir anlamı çıkıyor.
Esendağlı: Genel Ev’in siyasetin getirildiği konum olduğu iddiasında hemfikiriz ama planın Beyaz Ev’de yapılan toplantı olduğunu söylüyorsunuz öyle mi?
Karakartal: Evet.
İkinci duruşma da burada sona erdi ve dava görüşülmek üzere 11 Aralık 2024’e ertelendi.
Özgür Haber Merkezi /Pınar Barut
(Haberin tüm hakları saklıdır, izinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz)
İlk duruşma haberi
Dakika dakika Kişmir Davası duruşması | GKK değil Binbaşı şikayetçi olmuş!