Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD) üyesi gazetecilerin sorularını yanıtladı
Tatar: Orada bir geri adım söz konusu değildir
Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde düzenlenecek Kıbrıs konulu gayri resmi 5+1 toplantılarına kendi düşüncelerini ifade etmek için katılacaklarını belirten Tatar, “Orada bir geri adım söz konusu değildir. Buraya her gelene bunu söylüyoruz.” ifadesini kullandı.
Tatar, “Yıllar sonra belki de ilk kez Kıbrıs Türk tarafıyla, Türkiye tarafı yüzde yüz uyum içerisinde fikir birliğiyle görüşmelere hazırlanmaktadır. Bu da bize bir rahatlık veriyor. Bu rahatlığın da pozisyonumuzu güçlendirmesi fevkalade önemlidir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Kıbrıs Türkü’nün menfaatine bir tempo yakaladık”
Maraş‘ta temizleme, asfaltlama ve altyapı faaliyetlerinin sürdüğüne değinen Tatar, bu konuda yıllar sonra Kıbrıs Türkü’nün menfaatine bir tempo yakaladıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıslı Türklerin dünya çapında girişimci ve başarılı olduğunun da altını çizdi.
Kıbrıs’ın gerçeklerine bakıldığında artık yeni bir durum ve anlayışın söz konusu olduğuna işaret eden Tatar, “Türkiye Cumhuriyeti, benim ana vatanımdır, her zaman yanımda olmuştur. Türkiye, buranın garantör ülkesidir. Türkiye, bu bölgenin en büyük, en güçlü ve lider ülkesidir. Kıbrıs Türk tarafı, Türkiye Cumhuriyeti ile hareket ettiğinde bu coğrafyada terazi lehimize hareket etmektedir.” diye konuştu.
“Kıbrıs, eski Kıbrıs değildir”
Tatar, Kıbrıs’ta ve bölgede şartların değiştiğine dikkati çekerek, “Kıbrıs, eski Kıbrıs değildir; Doğu Akdeniz, eski Doğu Akdeniz değildir, şartlar değişiyor.” dedi.
Egemen eşitliğe dayalı yan yana yaşayan iki devletin iş birliği yapabileceğini vurgulayan Tatar, “Enerji kaynaklarının paylaşımında iş birliği yapılabilir. Başka meselelerde iş birlikleri yapılabilir ama yan yana yaşamak bu işin esasıdır.” ifadesini kullandı.
Tatar, bunların başarılı olabilmesi için “gönül rızası”nın gerekliliğinin altını çizerek, bir ihtiyaç vesilesiyle federasyonların yapılabileceğini fakat kendilerinin böyle bir ihtiyacının olmadığını kaydetti.
“KKTC’yi ihya edeceğiz”
İki devletli çözüme ilişkin KKTC’de yapılacak çalışmalarla ilgili soruya Tatar, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ihya edeceğiz.” yanıtını verdi.
Tatar, altyapı dönüşümlerini tamamlayıp üstyapıyı daha üretken bir hale getireceklerini, böylece KKTC’ye daha fazla turist ve öğrenci çekebileceklerini aktardı.
KKTC’de yapılan altyapı projelerinin ekonomiyi güçlendireceğini söyleyen Tatar, şöyle devam etti:
“Bütün bunların yapılıyor olması bizlere umut veriyor. İnsanlarımızın derdi, siyasi tanınmadan ziyade buranın refahının artırılması, ekonomisinin güçlendirilmesi, istihdam, güzel ekonomik işlerin başarıyla yürütülmesi ve buranın daha güzel bir kaliteli yaşama sahip olmasıdır.”
Tatar, KKTC’nin Azerbaycan ve Pakistan gibi Türkiye’nin etkili olduğu ülkelerle temaslarını zaman içinde artırarak daha fazla tanınacağını da dile getirdi.
En büyük sorunlardan birinin KKTC’ye direkt uçuşun bulunmaması olduğunu ve bu konuda çeşitli temaslar yaptıklarını anlatan Tatar, “Bu sorunu çözdüğümüz takdirde bu gerçekten turizm ülkesi olan Kıbrıs’ımıza çok daha fazla turist getirebilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Tatar, enerji şirketleriyle masaya oturmanın mümkün olup olmayacağıyla ilgili soruya, bunun ancak Türkiye üzerinden mümkün olacağı cevabını verdi.
“Türkiye’nin ekonomik olarak güçlenmesi en büyük temennimizdir”
Kıbrıs Adası’nın yıllardır Yunan Adası’na dönüştürülmeye çalışıldığını ifade eden Tatar, “Hep haksızlıklarla karşı karşıya kaldık ama burada bir bakıma ayakta durmayı ve varlığımızı sürdürmeyi başarabildik. Zamanında atalarımız burada büyük bir direniş sergiledi, bir destan yazdı. Şu anda bu destanı taçlandırmak için bu çalışmalar içerisindeyiz.” diye konuştu.
Tatar, Türkiye’nin her zaman KKTC’nin yanında olduğunu vurgulayarak, “Türkiye her zaman ana vatanımız olmuştur. Türkiye’nin ekonomik olarak güçlenmesi ve bölgede daha da söz sahibi olması en büyük temennimiz ve dileğimizdir. Bu yönde Türkiye’nin güçlü olduğunu görüyorum.” ifadesini kullandı.
Tatar, Yukarı Karabağ’da “haksızlığı durdurma noktasındaki” etkinliği ve “Doğu Akdeniz’de hakimiyet kurması” gibi Türkiye’nin söz sahibi olma konusundaki başarılarının önemine de dikkati çekti.
ABD Başkanı Joe Biden‘ın geçmişte KKTC’ye geldiğini hatırlatan Tatar, Biden’ın kendisini Rum ve Yunan tarafına daha yakın gördüğünü çünkü Kıbrıs’ın gerçeklerini “tam olarak anlayamadığını” belirtti.
“Asla ve kata egemenliğimizden taviz vermeyiz”
BM Genel Konseyi’nin kararına ve iki devletli çözüm için müzakerelerin somut olarak nasıl gerçekleşeceğine ilişkin soru üzerine Tatar, BMGK kararının 50 yıl önce alındığına dikkati çekti. Bu zaman zarfında Kıbrıslı Türklerin büyük haksızlığa uğradığını vurgulayan Tatar, “Dik duruşumuzun arkasında yaşadıklarımız ve halkımızdan aldığımız yetki var.” dedi.
Tatar, müzakerelerin ne yönde ilerleyeceğinin görüşmelerden sonra şekilleneceğine işaret ederek, “Biz asla ve kata kendi egemenliğimizden taviz vermeyiz. KKTC, bir anlaşma durumunda mutlaka egemenliğini koruyacaktır. Ayrı bir halk olmanın tüm özellikleri bizde var.” ifadesini kullandı.
Tüm dünyanın kendisini “Kıbrıs Türk halkının seçilmiş lideri” olarak kabul ettiğini kaydeden Tatar, görüşmeler gerçekleştirdiğini ve bunun gelinen aşamada bir kazanım olduğunu söyledi.
Tatar, anlaşma sağlanması için iki tarafın da “esnemesi” gerektiğinin gündeme geldiğini, bunun sadece müzakere masasında olacağını ancak egemenlik konusunda taviz verilmesinin söz konusu olmadığını yineledi.
“Alt yönetimi asla kabul etmiyoruz”
Anlaşma olması halinde Ada’nın etrafındaki doğal zenginliklerin paylaşımına ilişkin bir soruya Tatar, Kıbrıs Türklerinin en az yüzde 30’luk bir ortaklığı olduğunu kaydetti.
Tatar, bu zenginliklerde Kıbrıslı Türklerin de hakları olduğunu Rum tarafının da kabul ettiğini ancak “egemen benim” tutumuyla yaklaştığını, Kıbrıslı Türklere alt yönetim muamelesi yapmaya çalıştığını belirterek, “Alt yönetimi asla kabul etmiyoruz. Birlikte şirket kurarak, beraber yürütme teklifinde bulunduk ama kabul etmediler.” dedi.
“İlhak gündeme gelmez”
Tatar, anlaşma olmaması halinde Adanın bölünmüş olarak kalacağına işaret ederek, “Buradaki yapı, Türkiye’yle daha da entegre olacaktır. Şimdiye kadar da hep öyle oldu.” ifadesini kullandı. Bunun Türkiye’yle bütünleşme gibi bir seçeneğe yol açıp açılmayacağının sorulması üzerine Tatar, “O ilhak olur, görüşmelerde hiç gündeme gelmez. Kıbrıslı Türkler kendi kendini yönetmeye alışmış, Türkiye’ye çok bağlılardır.” yanıtını verdi.
Tatar, Türk yetkililerin her zaman “Türkiye’de ne varsa Kıbrıs’ta da olacak” dediklerini anımsatarak, Türkiye’yle daha entegre olunmasının da çok doğal olduğunu söyledi.
“Maraş zaman içinde KKTC’nin her bölgesi gibi olacak”
Maraş’ın askeri bölgeden sivil bölgeye dönüştürülüp dönüştürülmeyeceğinin sorulması üzerine Tatar, “Maraş, zaman içinde KKTC‘nin her bölgesi gibi bir bölge olacak. Sivil bölgeye dönüştürülmesi için yasal bir engel yok. Erken adım atılmasının doğru olmadığını düşünüyoruz.” diye konuştu.
Tatar, Maraş’ta birçok altyapı çalışmasının yürütüldüğü ve çok zaman geçmeden çalışmaların ikinci bölümüne geçileceği bilgisini paylaştı.
“Biz gidip Rum’a yama olmayız”
Tatar, KKTC’nin Türkiye’den yıllık ne kadar bütçe katkısı aldığı sorusu üzerine, şunları söyledi:
“Türkiye’den 200 milyon dolar bir katkı oluyor. Dün de yapılan bir açıklama var. Böyle bir rakamdan bahsediyoruz. Savunma, kamu maliyesi ve projeler gibi birçok farklı boyutu var ama aşağı yukarı yılda 200 milyon dolar gibi bir rakam verebilirim.”
KKTC’nin ambargo nedeniyle ürünlerini özellikle Avrupa ülkelerine ihraç ederken daha fazla gümrük vergisine tabi tutulması şeklinde bir sıkıntının bulunduğuna işaret eden Tatar, “Fakat bizim esas hedefimiz turizm, yüksek öğretim ve inşaat sektörü.” dedi.
Tatar, Kıbrıs meselesinin çözümüne ilişkin “Her zaman ümit taşıyabilirim yeter ki, karşı taraf da bize gerekli saygıyı göstersin. Biz gidip Rum’a yama olmayız. Yama olmamak için de her türlü cesareti göstereceğiz. Biz hakkımızı arıyoruz. Bu hak da egemenliğimizin tanınmasıdır. Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve bölge vardır.” değerlendirmesinde bulundu.
Eğer bir anlaşma olacaksa, KKTC’nin lehine olacağının ve kırmızı çizgilerinden de vazgeçilmesinin mümkün olmadığının altını çizen Tatar, “Bunun başında bizim egemenliğimiz ve Türkiye’nin buradaki garantörlüğünün devam etmesi gelmektedir.” dedi.