KıbrısManşet

Özarın: Kadın hakları insan haklarıdır, kadın hakları toplumsal özgürlüktür






Sol Hareket Cinsiyet Eşitliği Atölyesi, “Desteklediği politikalar tam zıttını söylerken sadece reklam malzemesi olsun diye veya kendi işlerine geliyor diye sahte kadın hakları ve emek savunuculuğu yapan siyasi örgütlerin ve özel sektör kurumlarının bu tavrını reddediyoruz” açıklamasında bulundu

Özarın: Kadınların yanlarındayız

Sol Hareket Cinsiyet Eşitliği Atölyesi adına Beste Su Özarın‘ın yaptığı açıklamada, sömürüye dayalı yönetimlerin ve ekonomik düzenlerin her zaman cinsiyet ayrımı ve eşitsizliği derinleştirdikleri vurgulandı.

Açıklamanın tamamı şöyle: 

“Sömürüye dayalı yönetimler ve ekonomik düzenler her zaman cinsiyet ayrımı ve eşitsizliği derinleştirmişlerdir.

Her türlü baskı, şiddet ve sömürünin en ağırına maruz kalan kadınlar için şimdi birlik ve direniş zamanıdır!

Desteklediği politikalar tam zıttını söylerken sadece reklam malzemesi olsun diye veya kendi işlerine geliyor diye sahte kadın hakları ve emek savunuculuğu yapan siyasi örgütlerin ve özel sektör kurumlarının bu tavrını reddediyoruz. Eşit ekonomik ve sosyal hakları talep ettikleri yada savundukları için psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddet ile kalan kadınların her gün verdikleri bu mücadelede yanlarında olduğumuzun bir kez daha altını çizeriz.”

“Saygı algısı kadınlara karşı ortadan kaldırılmaktadır”

“Her toplumda da yaşandığı gibi toplumsal cinsiyet rolleri hepimize küçük yaşlarda ailelerimiz tarafından etiketlenirken, saygı algısı kadınlara karşı ortadan kaldırılmaktadır.

Okullardaki eğitim ise cinsiyet ayrımını destekleyen, çocukları kendi bedenlerine hapseden ve bağımlı bireyler yaratmayı hedefleyen bir farklılaştırma siyasetini kullanır hale gelmiştir.

Kadınlar, ekonomik bağımsızlıkları için çalıştığında bile kendi emeklerinin karşılıklarını ayni oranda ayni işte çalışan bir erkek kadar alamamaktadırlar. Eve ekmek getiren erkektir algısı gibi kadınlara karşı uygulanan bu baskı ideali ise ne yenidir ne de azalmaktadır. “Kıbrıs’ta şiddet yok. Olsa bile ‘öteki’ gruplardandır, olsa bile okumamıştır” diyerek bu doğru sanılan yanlış düşüncelerle daha kaç kadının yaşadığı herhangi bir şiddet olayının bildirmemesine yol açmaya devam edebiliriz ki?”

“Kısıtlama kararları karşısında ev içi şiddet vakaları dramatik şekilde arttı”

“Video oyunlarında kadınlara karşı hitap algısının ve kadınların nasıl yansıtıldığından tutun da siyasilerin kadınlara karşı kullandığı lügata kadar, gazeteci kadınların cinsiyete dayalı yaşadığı zorbalığın ve şiddetin doğal bir şeymiş gibi lanse edilmesi ve hatta toplumda dahi kadınların sorunlarının hor görülemesinin sadece bazı örnekleridir.

Sars-Cov-2 salgını karşısında alınan kısıtlama kararları karşısında ev içi şiddet vakalarının dramatik şekilde artması, bizlere ekonomik ve sosyal sömürünün toplumumuza ne kadar işlenmiş olduğunu anlatır niteliktedir.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından yayınlanan rapora göre salgın süreci kadınların sağlık sorunlarının tedavisinde aksamalara yol açmakla kalmayıp kadınlara, çocuklara ve LGBTQ+ bireylerine yönelik mevcut şiddet ve ayrımcılığı, sömürüyü güçlendirmiştir. İhtiyaç duyulmasına rağmen toplumsal baskı nedeniyle cinsel sağlık ve doğum hizmetlerinden faydalanamama oranı pandemi döneminde %20.6 oranına çıkmıştır.”

“Önemli bir örnektir”

“Devletin ekonomik ve sosyal güvence yaratma oranı ile destek verebilme kapasitesi zaten ortadadır. Her bir sağlık çalışanın ön saflarda canla başla bu virüse karşı savaşı sürüyorken ve hayatlarını kaybetmiş insanların oranı her an artarken bu virüse karşı bir aşının bulunmasında rolü büyük olan Dr. Özlem Türeci’nin medya ve toplum tarafından varlığınının görülmemesi de hem sağlık hem de toplumsal alanlarda kadınların yaşadığı ayrımcılıkları gözler önüne sermesi bakımından önemli bir örnektir.”

“Kadınların sesli ve sessiz direnişi her daim yaşatılarak devam edecektir”

“Bağımsız her kadın dirençlidir, birlikte ise yıkılamaz!

Kadınların hem sosyal hem de ekonomik başkaldırısının, mücadele ve dayanışmanın günü olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, sars-cov-2 salgını kısıtlamaları nedeniyle istenilen şekilde kutlanamayacak olsa da kadınların sesli ve sessiz direnişi her daim yaşatılarak devam edecektir. Toplum içerisinde cinsiyetçi düşüncelerin yandaş medya sahipleri tarafından altının çizilip, din adı altında önümüze atılan yanlış bilgilerin normalleştirilmesi sadece nedenlerden bazılarıdır. Kadın hakları insan haklarıdır, kadın hakları toplumsal özgürlüktür.

Sol Hareket Cinsiyet Eşitliği Komitesi olarak, kadınların ve ilerideki nesillerin bağımsızlığı adına İstanbul Sözleşmesi’ni Kıbrıs’ın kuzeyinde de hayata geçirecek olan Ev İçi Şiddet Yasası’nın bir an önce yasalaşmasını,

bütçe kapsamına Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin eklenmesini,

doğum kontrolü ve kürtaj haklarının düzenlenerek kadın haklarının arttırılmasını,

kadın dayanışma merkezleri ve kamusal çocuk bakım merkezleri açılmasını,

kuralsız, güvencesiz, sendikasız çalışmanın yasaklanmasını,

sendikalaşmanın zorunlu hale getirilmesini,

kadının ev içi emeği görmezden gelinmemesi,

ev emekçisi kadınların sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımlarının yapılmasını,

kadın ticareti ve seks köleliğinin engellenmesi,

gece kulüplerinin derhal kapatılması,

çalışan erkek bireylerin de doğum izni almasını,

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın iş yerinlerinde cinsiyet eşitsizliğini ve kayıtsız çalışanları denetlemesinin gerekliliğini buradan haykırarak tüm ilgili kişi, kurum ve kuruluşları alışıla gelmiş eşitsizliği düzeltmeye davet ederiz.”

 









Başa dön tuşu