Gürkut’tan, aşı karşıtlarının İDDİALARI ve GERÇEKLER!
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) Başkanı Dr. Özlem Gürkut, aşı karşıtlığını kişisel bir tercih olmaktan çıkarıp, toplumsal bir kampanyaya dönüştürmeye çalışanların temelsiz iddialarını bilimsel olarak bir bir çürüttü
Dr. Gürkut, Prof. Azap’ın yanıtlarını paylaştı
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Dr. Gürkut, aşı karşıtlarının iddialarına cevap veren Klimik Derneği Başkanı ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı üyesi Prof. Dr. Alpay Azap‘ın cevaplarını paylaştı.
Dr. Gürkut’un açıklamasının tamamı şöyle;
“COVID-19 aşıları ile ilgili aşı karşıtlarının yaymaya çalıştığı iddialara KLİMİK DERNEĞİ BAŞKANI ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı üyesi PROF. DR. ALPAY AZAP tarafından verilen yanıtların bazılarını paylaşmak istiyorum.
İDDİA: Aşıların içinde koruyucu olarak civa gibi tehlikeli elementler, alüminyum gibi zararlı maddeler bulunur.
GERÇEK: Aşılarda bakteriyel kontaminasyonu engellemek için kullanılan timerosal diye bilinen madde organik bir civa bileşiğidir. Doğada toprakta, havada ve sularda bulunan civanın iki formu vardır: Metil-civa ve etil-civa. Metil-civa vücutta birikerek yüksek dozlarda insanlarda zehir etkisi gösterir.
Etil-civa ise metil-civa’ya göre çok hızlı vücuttan atıldığı için toksik dozlara ulaşmaz. İnsana zarar vermez. Timerosal etil-civadır ve sadece çoklu doz içeren flakon şeklindeki aşılarda bulunur.
Tek kişiye yapılmak için hazırlanmış enjektörde bulunan aşılarda zaten timerosal (etil-civa) yoktur. Timerosalin otizm yaptığı iddiası da ortaya atılmıştır. Ancak yapılan bilimsel çalışmalar timerosal ile otizm arasında hiçbir ilişki olmadığını göstermiştir.
Alüminyum ve skualen gibi maddeler aşıların etkisini artırıcı (adjuan) olarak 1930’lardan beri kullanılmaktadır. Bu maddeler de tıpkı civa bileşikleri gibi doğada çok yaygın olarak bulunurlar ve insanlar aşılarda karşılaştıkları adjuanlardan çok daha fazlası ile günlük hayat içerisinde karşılaşırlar.
Üstelik her aşının içinde adjuan yoktur. Bugüne kadar yapılan bilimsel araştırmalar aşıların içindeki adjuanların insana zarar vermediğini göstermiştir.
İDDİA: Aşılar güvenli değildir; pek çok aşının çok tehlikeli yan etkileri vardır.
GERÇEK: Aşılar çok güvenlidirler. Lisanslı bir aşı, kullanım için onay almadan önce çok sayıda deneme aşaması boyunca titizlikle test edilir ve piyasaya çıktıktan sonra düzenli olarak yeniden değerlendirilir.
Bilim adamları ayrıca, bir aşının olumsuz bir etkiye neden olabileceğine dair olası bir durum için çeşitli kaynaklardan gelen bilgileri sürekli olarak takip ederler. Çoğu aşı reaksiyonları, genellikle lokal ağrı veya hafif ateş gibi geçici reaksiyonlardır.
Nadiren ciddi bir yan etki bildirilmesi durumunda bilimsel kurullar tarafından hemen ciddiyetle araştırılmaktadır. Ancak şu da bilinmelidir ki tıpta bir yöntemin güvenli olup olmadığına karar verirken o yöntem uygulanmadığında neler olacağına da bakılır.
Elbette aşılanma çok nadir (kabaca yüz binde bir ile milyonda bir arasında bir olasılıkla) ciddi yan etkiye neden olabilir. Ancak aşılanmamak çok daha tehlikeli ve zararlıdır.
Aşılar her açıdan güvenlidirler.
Hatta duş almaktan, yemek yemekten veya dışarda dolaşmaktan daha güvenlidirler. Çünkü sadece ABD’de her yıl 350 kişi duş veya banyo kazası nedeniyle, 200 kişi yemek yerken nefes borusuna yiyecek kaçırarak, 40 kişi yıldırım çarpması ile hayatını kaybetmektedir.
İDDİA: Aşı yaptırıp yaptırmamak kişisel bir karardır. Benim çocuğuma aşı yaptırmamam kimseyi ilgilendirmez.
GERÇEK: Aşılanma sadece aşılanan kişiyi değil tüm toplumu koruyan bir yöntemdir.
Çünkü toplumdaki aşılı kişi sayısı çok yüksek olursa hastalık salgın yapamaz; aşılanmayan kişiler, aşılanan kişiler sayesinde hastalıktan korunmuş olur (toplum bağışıklığı).
Ancak aşılanmayan kişi sayısı artarsa, toplum bağışıklığı etkisi azalır ve salgınlar görülür. Bu nedenle aşı olma kararı salgın yapabilen infeksiyonlar söz konusu olduğunda bireysel bir karar değil, toplum sağlığı için bir gerekliliktir”