KıbrısManşet

Lübnan-Kıbrıs-Hatay-İbrahimov-Tpic-Kıbtek-Arıklı!

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’na (Kıb-tek) alınan kirli yakıt işinin boyutları skandal iddialarla büyüyor. Öyle ki hukuk dışı bu durum artık sadece kurumu değil, ülkenin can ve mal güvenliğini de riske ediyor

Ülke felaketin eşiğine sürükleniyor olabilir mi?

Özgür Gazete’nin kirli yakıt alımıyla ilgili edindiği bilgiler, Ekonomi ve Enerji Bakanı Erhan Arıklı’nın, Kıb-tek’e atadığı yönetim kurulu üyelerinin, kurum yetkilileri ve oturdukları yerden yapılan hukuksuzlukları sadece izlemekle yetinen hükümet ortakları UBP ve DP’nin, ülkeyi nasıl bir felaketin eşiğine sürüklendiğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Teknecik Elektrik Santrali’ne yarın gelecek olan yakıtın, Lübnan’ın Beyrut Limanı’nda yaşanan büyük patlamaya da sebep olduğu söylenen kimyasal atığın karıştırıldığı, Lübnan’ın kabul etmeyerek geri gönderdiği ve Hatay Dörtyol’da depolanan yakıt olduğu iddia edildi.

Beyrut’taki patlama

Konuyu daha iyi anlamak için sizi geçen seneye, Beyrut Limanı’ndaki büyük patlamaya götüreceğiz;

Hatırlanacağı üzere, Lübnan’ın Beyrut Limanı’nda Kıbrıs’tan bile hissedilen büyük bir patlama meydana gelmiş, 200’den fazla kişi hayatını kaybetmiş, 6 binden fazla kişi de yaralanmıştı. Patlamanın maddi boyutları ise milyon dolarlarla ölçülmüştü.

Patlamadan sonra başlatılan soruşturmada kilit isimler ise Lübnan Enerji Bakanlığı’nın elektrik santralleri için yakıt tedariki yapan ZR Energy ve onun yakıtı aldığı Kuveyt ve Cezayirli şirket Sonatrach olmuştu.

Sonatrach ve ZR Energy

Sonatrach şirketi fuel-oil satışının yanı sıra, birçok başka kimyasallar üretip satan uluslararası bir şirket.
İddialara göre şirket, ürettiği kimyasallardan çıkan atığı, Beyrut Limanı’ndaki depolara boşalttı ve patlamaya da bu atıklar sebep oldu.

Patlamaya sebep olan maddenin, 3 bin ton yüksek yoğunluklu amonyum nitrat olduğu söylenmişti.

Kimyasal atığın bir kısmını sattığı fuel-oilin içine karıştırıyor

Sonatrach’la ilgili bir diğer iddia ise elektrik santralleri için ülkelere sattığı yakıtla alakalı. İşte burada işler daha da karışık bir hal alıyor.

Lübnan’a elektrik santralleri için yakıt sağlayan ZR Energy adlı şirket fuel-oili Sonatrach’tan tedarik ediyor.
Yine iddialara göre, aynı zamanda kimyasal üretimi de yapan Sonatrach, bu üretimden çıkan kimyasal atığın bir kısmını da sattığı fuel-oilin içine karıştırıyor.

Kirlenen ve kalitesi düşen yakıtın aynı zamanda patlayıcılık özelliği artıyor ve çok tehlikeli bir sıvı haline geliyor.

Lübnan’daki santraller tamamen devre dışı kalmıştı

Lübnan’daki 1’i yeni 2 elektrik santralinin tüm jeneratörlerini bozan ve santrallerin tamamen devre dışı kalmasına sebep olan da işte bu kirli yakıt.

Ancak, Lübnan devlet laboratuvarlarında o zamana kadar yapılan hiçbir analizde, yakıtın kirli olduğunun ortaya çıkmamış olması, ülkedeki bir takım aktivist, gazeteci ve siyasinin ilgisini çekince, konu araştırılmaya başlanıyor ve basına yansıyor.

Bağımsız laboratuvarda yapılan analizlerde, yakıtın içinde kimyasal atık olduğu tespit ediliyor.

21 kişi tutuklandı

Bu gelişmelerin ardından geçtiğimiz sene Lübnan’da başlayan yolsuzluk davasında, Lübnan Enerji Bakanlığı yetkililerinin, ZR Energy’nin ve birçok siyasi ve idari üst yöneticinin de içinde bulunduğu toplam 21 kişiye, yolsuzluk yaptıkları ve kirli yakıtı bilerek aldıkları suçlamasıyla dava açılıyor ve tutuklanıyorlar.

Bu sırada yine aynı firma tarafından Lübnan’a getirilen 40 bin ton yakıtın analizleri de kötü çıkınca, Lübnan hükümeti yakıtı almıyor ve gemiyi geri gönderiyor.

İşte tam bu noktada, Kıbrıs’ın kuzeyini ilgilendiren durum baş gösteriyor.

Analizler ortada: Kimyasal atık var!

Lübnan’ın kabul etmediği kimyasal atıklı 40 bin ton kötü yakıt, 2020 yılının Temmuz ayında MT Sea Crown isimli gemiyle Hatay Dörtyol’daki depolara boşaltılıyor.

İşte o yakıtın analizleri;

ozgur_gazete_kibris_kib_tek_tpic_arikli_lubnan_beytur_dortyol_yakit

Şimdi sıkı durun!

Ekonomi ve Enerji Bakanı Erhan Arıklı’nın, sattığı yakıtın kirli ve kötü yakıt olduğu Yüksek İdare Mahkemesi tarafından da kanıtlanan TPIC’den yakıt almaya devam etmesindeki ısrarını anlamak için buraya çok dikkat etmek gerekiyor;

TPIC’e yakıt tedarik eden firmanın adı Polchem, sahibi ise Çeçen Azeri iş insanı Şahin İbrahimov.
Hatta İbrahimov geçtiğimiz haftalarda Kıbrıs’ın kuzeyine de geldi. Bir takım yetkililerle (İçinde Arıklı’nın da olduğu söyleniyor) içeriği bilinmeyen görüşmeler gerçekleştirip gitti.

Lübnan’ın kabul etmediği yakıt Hatay Dörtyol’da depolandı

İbrahimov, Suriye, İran ve Irak’tan, Hatay Reyhanlı’ya gelen ve kaynağı belli olmayan spot yakıtın, Reyhanlı’dan Kıbrıs’ın kuzeyi dâhil birçok ülkeye dağıtımını sağlayan kişi.

İddiaya göre, Lübnan’ın kabul etmeyip geri gönderdiği ve Hatay Dörtyol’daki depolara boşaltılan kimyasal atık karıştırılan yakıtı da TPIC’e veren kişi yine İbrahimov.

İddiaya göre, TPIC’ten doğrudan alınan ve yarın adaya gelerek Teknecik Elektrik Santrali depolarına boşaltılması beklenen yakıt da işte bu yakıt!

Kıb-tek’in teknik şartnamesindeki dikkat çeken değişiklik!

Bunlar olurken, ilginç bir gelişme daha yaşandı.

Kıb-tek’in akaryakıt ihalelerinin teknik şartnamesinde yer alan ve analiz sonuçlarında 0,10 çıkması gereken Potential Total Sediment (Yakıtın içindeki atık maddeyi gösteren değer) değerinin, geçtiğimiz haftalarda yapılan değişiklikle şartnameden çıkarıldı.

Ayrıca atık maddenin içindeki kimyasalı belirleyen Potential Total Sediment-Chemical Ageing değeri de şartnamedeki yapılması gereken analizler listesinde bulunmuyor.

Yani Kıb-tek’e gelecek olan yakıtın içindeki atık kimyasalların belirlenmemesi adına da Bakanlık ve kurum tarafından bir hazırlık yapıldığı görülüyor.

Soruyoruz;

Tüm bu bilgiler ışığında sorulacak sorular şunlardır;

1- Bizim bir haftalık araştırma sonucu ulaştığımız bu bilgi ve belgelere Kıb-tek yönetimi ulaşamıyor mu?

2- Eğer tüm bunlar biliniyorsa, Bakan Arıklı ve Kıb-tek yönetimi hem santrali hem bölgeyi hem de tüm adayı tehlikeye atan bu yakıtı almakta neden ısrar ediyor?

3- Beyrut Limanı’nda meydana gelen bir patlamanın bizde de yaşanmasının olasılığı göz önünde bulundurulmuyor mu?

4- Teknecik Elektrik Santrali’nin, tıpkı Lübnan’daki santraller gibi devre dışı kalma ihtimali nedir? Eğer bu gerçekleşirse ülke olarak ne yapabiliriz?

5- Tüm bu hukuksuzluklara sessiz kalan hükümet ortakları UBP ve DP’nin, yaşananlarda payı nedir?

6- Göz göre göre, tüm adayı tehlikeye atarak yapılan bu hukuksuz alımlara adı karışanlar yargı önünde hesap verecek mi?

Pınar Barut/Özel Haber











Başa dön tuşu