LBT (Lefkoşa Belediye Tiyatrosu), Antilogos Tiyatrosu ve Dayanışma Evi, ara bölgede özel ve anlamlı bir organizasyona imza attı
“Godot’u Beklerken” ara bölgede sahnelendi
AntiLogos Tiyatrosu, Lefkoşa Belediye Tiyatrosu ve Dayanışma Evi organizasyonu ile Kostas Silvestros‘un yönettiği Samuel Becket‘in “Godot’u Beklerken” adlı tiyatro oyunu ara bölgedeki Dayanışma Evi- Home of Cooperation‘da sahnelendi.
Görev süresi dolan ancak yeni özel temsilci atanamadığından dolayı görev süresi 2 ay daha uzatılan BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Kıbrıs Misyon Şefi Elizabeth Spehar, LTB Başkanı Mehmet Harmancı, bazı büyükelçiler ve elçiliklerin üst düzey temsilcileri, davete olumlu cevap veren bazı siyasi partilerinin başkanları, her iki tiyatronun temsilcileri ve Dayanışma Evi yöneticileri katıldı.
Oyuncuların her biri kendi dillerinde konuştular
Ara bölgedeki yola kurulan tiyatro sahnesinde sahnelenen iki dilli oyunda oyuncular İzel Seylani ve Yorgos Kiriaku performansları ile izleyicilerin beğenisini kazanırken sanatçılar ayakta alkışlandı. Sahnedeki oyuncuların her birinin kendi dillerinde konuştukları oyun aynı zamanda Yunanca, Türkçe ve İngilizce üstyazılı olarak sunuldu.
Yönetmen Kostas Silvestros, oyuncular Seylani ve Kiriaku ve oyunda çalışan Antilogos Tiyatrosu yaratıcı ekibi hep birlikte misafirleri selamladı.
Lefkoşa Belediye Tiyatrosu Sanat Yönetmeni Cem Aykut ile Antilogos Sanat Yönetmeni Christana Christofia ve Neoklis Neokleous da oyunda arkadaşlarını yalnız bırakmadılar.
Christofia: Bu oyun Kıbrıs sorununda yaşanan durağanlığı ve daha ziyade umut arayış gereksinimini vurguluyor
Sanat Yönetmeni Christana Christofia oyun sonrasında yaptığı konuşmada organizasyona katkı koyan ve katılan herkese teşekkür etti.
Christofia “Sahnelemek üzere bu eseri seçmemiz bir tesadüf değildir. Bu eser, Kıbrıs sorununda yaşanan
durağanlığı ve daha ziyade umut arayış gereksinimini vurgulayan çağdaş ve güncel bir eserdir. Estragon ve Vladimir’in birbirleriyle konuşmalarını, adamızın iki toplumunun otuzlu yaşlardaki iki genci aktarmaktadır. Onlar bekleyiş içerisinde doğup büyüyen bir neslin temsilcileri. “Vaktinden önce yaşlanan” veya “yaşlanmış doğan” bir
nesil. Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin birlikte yaşayabileceğine ve barış güçlerine güveniyoruz. Kıbrıslılara ve yolumuzun ortak olduğuna inanıyoruz. Karşılaşabileceğimiz tüm sorunlara rağmen, Kıbrıs’ı bir bütün olarak görüyoruz ve tiyatro aracılığıyla üzerimize düşen sorumluluğu da üstleniyoruz. Sinerji ve birlikte üretmek daimî talebimiz ve arzumuzdur. Kıbrıslılar olarak, dilin önümüzde bir engel olmasına izin vermeden sahnede işbirliği yapıyor olmamızı bu yönde atılmış çok önemli bir adım olarak görüyoruz. Bizim için her zaman hedef, umudu ve gerçeği arayıştır.” dedi.