KıbrısManşet

Çevre Mühendisleri Odası: Taş ocağı için çevre tahribatı yapılıyor




Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Büyükkonuk-Kilitkaya Taş Ocağı’nın, karayolu yapımında ihtiyaç duyulan agrega malzemesi için genişletilmek istendiğini belirterek, bu yüzden ağaçların kesildiğini ve çevre tahribatına başlandığını belirtti

ÇMO: Ülkede çevre felaketlerine her gün yenileri ekleniyor

Oda Başkanı ve Yönetim Kurulu yaptığı yazılı açıklamada, ülkede kısıtlı olan doğal kaynakların plansızca ve sonu yokmuşçasına tüketildiği, gelecek nesiller düşünülmeden tahrip edildiği ve ülkede çevre felaketlerine her gün yenilerinin eklendiğini kaydetti.

Taş ocaklarının; birçok yönden çevreye olumsuz etki yaratabilme potansiyeli yüksek işletmeler olduğunu kaydeden Çevre Mühendisleri Odası, bu nedenle olumsuz çevresel etkilerin önceden öngörüldüğü ve bunlar için önlemlerin yeterli düzeyde alındığı çağdaş standartlara uygun ve sürdürülebilir şekilde faaliyetlerin yürütülmesi, gerek toplum sağlığı gerekse doğal kaynakların korunması adına büyük önem taşıdığını vurguladı.

Farklı malzeme kullanımının ve yeşil binaların teşvik edilmesiyle taş ocaklarına ihtiyacın azaltılması gerektiğini vurgulayan oda, şunları kaydetti:

“Ülkemizde, imar planlarının oluşturulması veya hayata geçirilmesi konularında yaşanan sancılı süreçler, maalesef taş ocaklarının doğamıza verdiği zararların önüne geçilmesi veya yarattıkları çevre kirliliğine çözüm bulunması süreçlerine de yıllardır olumsuz etki yaratmaktadır. İşletme sırasında oluşan tozla birlikte hava kirliliği meydana gelmesi, gürültü ve sarsıntı ile birlikte bölgedeki tüm canlı yaşamının, bölgedeki toprağın ve hatta yeraltı ve yüzeysel su kaynaklarının zarar görmesi gibi önemli çevresel tahribatlar bunların başında gelmektedir.
Halihazırda karayolu yapımında ihtiyaç duyulan agrega malzemenin temin edildiği Büyükkonuk-Kilitkaya Taş Ocağı ile ilgili gelen son haberler ise bu gerçekleri bir kez daha gündeme taşımıştır. Mevcut taş ocağı sınırları, tepedeki bölgelere doğru genişletilmek istenmekte ve söz konusu alanın bir bölümünde ağaçlar kesilerek bu çalışmaya ve dolayısıyla çevre tahribatına başlandığı görülmektedir.

Mevcut taş ocağı alanının genişletilmesi; bir önceki alanda faaliyetin başlatılması öncesinde yapıldığı gibi, 18/2012 sayılı Çevre Yasası kapsamındaki Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) Tüzüğü esas alınarak yeni bir ÇED Raporu hazırlanmasını ve hazırlanacak bu raporla ilgili halkın görüşlerinin alınacağı bir toplantının düzenlenmesini gerektirmektedir. Ancak bu gereklilik yerine getirilmemiştir. Kaldı ki, mevcut alanla ilgili hazırlanmış olan ÇED raporunda verilen taahhütlere bağlı kalındığı bile şüphelidir. Taş ocağı faaliyetlerine başlamadan önce ve başladıktan 3 ay sonra, akredite bir laboratuvarda yapılacak analizler sonucunda bölgedeki hava kirliliğine etken parametrelere ait miktarların tespit edilmesi ve emisyonların azaltılmasına yönelik tüm tedbirlerin alınması verilen taahhütlerin başında gelmesine rağmen; bölge halkının yapmış olduğu eylemde ocağın işletilmesi esnasında başta toz olmak üzere gürültü ve titreşimden fazlaca etkilendikleri ifade edilmiştir.”









Başa dön tuşu