EkonomiKıbrısManşet

Akansoy: UBP tek başına iktidar olamaz, birinci parti olması bile tartışmalı






Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili ve Milletvekili adayı Asım Akansoy, ülkede ekonomik anlamda bir sefalet varken, yeni Cumhurbaşkanlığı ve Meclis binası yapılmak istenmesinin ahlaki bir çöküş ve gösteriş budalalığı olduğunu kaydetti

 Akansoy: Seçimlere insanların ilgisi düşük. Önümüzdeki hafta heyecanın artacağını düşünüyorum

Mayıs TV’de yayınlanan Mayıs Manşet programında Meltem Sakin’in sorularını yanıtlayan Akansoy, pandemi koşullarının oldukça ağır olduğunu ve insanlarda ciddi bir tedirginlik yarattığını belirtti.

“Bizler de saygı duyarak çok fazla zorlayıcı bir duruma girmek istemiyoruz” diyen Akansoy, sahadaki seçim çalışmalarını da bu hassasiyetle sürdürdüklerini kaydetti.

Akansoy, “Seçimlere insanların ilgisi düşük. Önümüzdeki hafta heyecanın artacağını düşünüyorum. Bu sürecin sonunda Kıbrıs Türk halkı kararını verecek. Geziyoruz, kırsal kesimlere de gidiyoruz” dedi.

“UBP tek başına iktidar olamaz, birinci parti olması bile tartışmalı”

Halkın özgür iradesi ile Ulusal Birlik Partisi’nin tek başın iktidar olamayacağını, hatta birinci parti olmasının bile tartışmalı olduğunu kaydeden Akansoy, UBP içinde büyük kavgaların olduğunu herkesin söylediğini belirtti.

Akansoy, “Sağ seçmende karma oya yönelme söz konusu. Ancak son 10 gün kala müdahaleler başlarsa durum değişir. Biz bunu medya ile birlikte izleyip gerekli tavrı sergileyeceğiz. Sahadan asla kopmayacağız. Başbakan Faiz Sucuoğlu dün Fuat Oktay ile görüştü. Düşünün ki 23 Ocak’ta seçim var. Seçimden yaklaşık 10 gün önce ülkenin Başbakanı Ankara’ya ziyarete gidiyor. Bu bile aslında kabul edilmez bir görüntüdür” dedi.

“Benim için parlamento, solun, federalistlerin mücadele alanlarından bir tanesidir”

Cumhurbaşkanlığı seçimindeki ağır müdahalenin toplum üzerindeki etkisinin de ağır olduğunu anlatan Akansoy, seçmenin sandıktan uzaklaşmasının sebeplerinden birinin de bu olduğunu ifade etti.

Biz müdahale gördüğümüz yerde mutlaka bunu kamuoyu ile paylaşır, gerekli tepkiyi sergileriz” diyen Akansoy, seçmenin de sandığa tepkisinin giderek çözüldüğü yönünde izlenimi olduğunu, ilk başta ‘sandığa gitmem, oy vermem’ diyenlerin, şimdi ‘gidip oy vermek lazım’ dediğini aktardı.

Akansoy, “Boykot diyenlerin görüşüne saygı duyuyorum. Siyasi duruşu olan bu kişilerin ötekileştirilmesini doğru bulmam. Ben sandığa gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu bir mücadeledir. Benim için parlamento, solun, federalistlerin mücadele alanlarından bir tanesidir. Diğeri sokaktır, bir diğeri de uluslararası temaslardır. Hiçbir şey yapmamak, sadece parlamentoya sıkışıp kalmak ve dünyayı orada değiştireceğimizi zannetmek büyük bir yanılgıdır. Solun yeni dönemdeki ana ekseni yurtsever ve demokratik bir cephe açabilmek olmalıdır. Bunları ileriki günlerde hep birlikte tartışacağız” dedi.

“Bakanlık sağlık çalışanlarının sorunlarına gözlerini kapattı”

Sağlık yönetimi konusunda da görüşlerini paylaşan Akansoy, sağlık yönetiminin sadece hastane içine kapanarak hastaları iyileştirmek olmadığını, Bakanlığın en büyük görevinin kamuoyunu bilimsel çerçevede bilgilendirmek ve o pencereden aydınlatmak olduğunu vurguladı.

Bu konuda UBP’nin ilk günden beri sınıfta kaldığını, hekim sendikası Tıp-İş’in de geçtiğimiz günlerde ortaya bir grev ortaya koyduğunu hatırlatan Akansoy, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının çok ağır olduğunu belirtti.

Akansoy, “Bu insanlara bizim gözümüz gibi bakmamız, değer vermemiz gerekiyor. Bakanlık sağlık çalışanlarının sorunlarına gözlerini kapatmış durumdadır. Külliye yapmayı kendilerine büyük bir hedef gören Sucuoğlu ve Tatar, sağlık çalışanlarının ek ödeneklerini karşılama konusunda uzun süredir sessiz kaldı, kalıyor. Maliye’de büyük sorunlar var deniliyor diğer yandan da bu yeni Cumhurbaşkanlığı binası konusuyla karşımıza çıkıyorlar” dedi.

“Amcaoğlu görmezleri duymazları oynuyor”

Eğitim konusunda da konuşan Akansoy, okullardaki altyapı koşullarının tatmin edici olmadığını, bu şartların iyileştirilmesi ve çocukların içinde bulunduğu durumun daha da iyi noktaya taşınması gerektiğinin altını çizdi.

Eğitim Bakanı Olgun Amcaoğlu’nun da görmezleri duymazları oynadığını belirten Akansoy, “Biz tam gün eğitime geçilmesi konusunda hükümete geldiğimizin ertesi günü bunu yapacağımızı söylemedik. Bizim tam gün eğitim ve tam eğitim konusunda hedefimiz vardır. İşin sadece yöntemsel boyutunda takılıp kalmamak lazım. Tam gün eğitimden, eğitim kalitesi ve verimliliğe odaklı tam eğitimi düşünmemiz lazım. Amcaoğlu’nun ileri bir adım atamayacağını  biliyoruz. O var olan durumu idare edecektir” ifadelerini kullandı.

“Ekonomi acil eylem planı oluşturduk”

Ülkenin baş gündem maddesi olan ekonomiyle ilgili görüşlerini de açıklayan Akansoy, Türk Lirası kullanımından kaynaklanan ciddi bir enflasyon vergisi ödediğimizi, bunu aşmak adına da CTP’nin Euro temelli istikrarlı muhasebe birimini toplumun önüne koyduğunu kaydetti.

“Biz göreve gelir gelmez bunun önünü açmak konusunda çalışacağız, gerekeni yapacağız” diyen Akansoy, elbette Avrupa Birliği ve Türkiye ile de görüşeceklerini, burada önemli olanın Kıbrıs Türkünün iradesi olduğunu anlattı.

Akansoy, “Ekonomik olarak kısa vadede de bazı adımlar atmak gerekir. Bu nedenle ekonomi acil eylem planı oluşturduk. Halkın alım gücünü artırabilmek adına vergi reformu, asgari ücretten vergi alınmaması notalarında ciddi öneriler vardır” dedi.

“Cumhurbaşkanlığı makamının ‘Euro’ya geçmeyeceğiz’ diye bir karar üretecek yetkisi yoktur”

Kendilerinin siyasetteki temel hedeflerinin federal Kıbrıs’a ulaşmak olduğunu vurgulayan Akansoy, bu süre zarfında Euro bazlı bir muhasebe biriminin kullanılmasının da geçiş sürecini rahatlatacağının altını çizdi.

Cumhurbaşkanlığı makamının icra makamı olmadığını, Anayasa’da yetkilerinin belirlendiğini kaydeden Akansoy, “Bu yetkiler içerisinde ‘Euro’ya geçmeyeceğiz’ diye bir karar üretecek irade beyanı olamaz. Bu nedenle Sayın Tatar yetkilerinin dışına çıkmıştır” dedi.

“Buradaki insanların kendi kararlarıyla hareket etme derdi vardır”

Türkiye’deki ekonomik gelişmelerin Kıbrıs’ın kuzeyini olumsuz etkilediğini hatırlatan Akansoy, burada ayrı bir siyasi yapı olduğu iddia ediliyorsa, kendi gerçeklerimiz üzerine saptanmış doğruları hedefleme ve hayata geçirme zorunluluğumuz olduğunu belirtti.

Akansoy, “Buradaki insanların kendi kararlarıyla hareket etme derdi vardır bu da toplumsal varlık bakımından önemli bir derttir” ifadelerini kullandı.

7 bin TL brüt ücretin saptanmasının önemli ancak yeterli değil

Ülke gündemini bir süredir meşgul eden asgari ücret konusunda son belirlenen 7 bin TL brüt ücretin saptanmasının önemli ancak yeterli olmadığını söyleyen Akansoy, esnafın çalışanını ödeme konusunda sıkıntıları olacağını ve bu noktada da devletin prim desteğini artırması ve sürdürmesi gerektiğini vurguladı.

Akansoy, “Belli oranda işçi çalıştıran işletmelere aynı oranda prim desteğinin verilmesi gerekiyor. Bu nedenle Başbakanın inisiyatif alması gerekir diyeceğim ama bugüne kadar pek bir şey görmedik. Özel sektör çalışanları şu anda sektörün denetlenmemesi nedeniyle mağdur durumdadır” dedi.

“Özel sektörde saatler uzun, maaşlar düşük, çalışanlar mağdur”

Özel sektörde çalışma saatlerinin çok uzun olduğunu, ücretler konusunda da farklı sorunlar bulunduğunu kaydeden Akansoy, devletin bordrolara düşük ücret gösteriminden tutun da denetim konusuna kadar her alanda etkisiz kaldığını belirtti.

Akansoy, “İnsanlarını korunması lazımdır. Örgütlenme sağlanmazsa sendikal bir alan açılmazsa özellikle UBP iktidarları döneminde herhangi bir sonuç alabilmek mümkün olmayacak. Özelde sendikalaşma konusunun seçimden hemen sonra masaya yatırılıp nasıl bir model ile sendikalaşmayı sağlayacağımızı gündeme alacağız.

“Bu ahlaki bir sorundur aslında. Bu gösteriş budalalığıdır”

Akansoy son olarak şunları kaydetti;

“Düşünün bir evde, çocuk yatak odası akıtırken, mutfak akıtırken oturma odasına lüks oturma grubu almak kabul edilir değildir. Bu ahlaki bir sorundur aslında. Bu gösteriş budalalığıdır.

Eve gelenler seni iyi görse ne yazar. Biz yeni Cumhurbaşkanlığı ve Meclis binasını kabul etmiyoruz. Ülkede sefalet varken, alım gücü bu kadar düşmüşken, marketlere uğranamazken biz bunu kabul edemeyiz, reddediyoruz.  Bu bina Kıbrıs Türk halkına ciddi bir hakaret olur.

“Bu adanın yeniden birleştirilmesine el birliğiyle imza koyacağız”

Kıbrıslı Türkler varoluş mücadelelerinde tarihsel bir süreçten geçmektedir. Bizim bu gerçeği ters yüz etmemiz lazım. Kıbrıslı Türklerin adadaki varlığını kökleştirmek için dayanışma içinde olmamız gerekir.

Yüksek bir dayanışma içinde olmazsak geçmişe takılıp kalırsak beklentileri karşılayacak bir sonuç alamayacağız. Boykota saygı duymakla birlikte önemli olan sol, demokrat ve yurtsever güçlerin Meclis’te çoğunluğu ele geçirmesidir.

Ben 23 Ocak’tan sonra yeni bir aşamanın olacağını düşünüyorum. CTP hükümeti yönetme iddiasındadır. Federasyon tezini uluslararası alanda dile getireceğiz. Bu adanın yeniden birleştirilmesine el birliğiyle imza koyacağız”









Başa dön tuşu