Bağımsızlık Yolu Girne Milletvekili adayı Yusuf Özgü Sertel, Kamu okullarına yatırım yapılmasının ve bütçe ayrılmasının elzem olduğunu, bunun kaynağının ise finansal bir sektör haline gelen özel sermayeli okullara verilen teşvikler kesilerek ve özel okul sahibi ultra zenginlere servet vergisi getirilerek sağlanabileceğini açıkladı
Sertel: Tam gün eğitime geçilmesi için mücadele edeceğiz
Özgür Gazete’de Seçim Özel programına katılarak Melek Arabacıoğlu’nun sorularını yanıtladı ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Herhangi bir alanda uzman olmanın siyasette öncelenecek bir nokta olmadığını ifade eden Sertel, sahip olunan donanım ve bilginin neyin ve kimin hizmetine sunulduğunun bir anlam ifade ettiğini belirtti. Sınıf mücadelesi devam ederken donanımınızı emekçi, esnaf ve KOBİ’lerin hizmetine mi yoksa, ultra zenginlerin hizmetine mi sunduğunuz önemlidir dedi.
“Sendikasız çalıştırılmanın yasaklanması ile emek hareketi güçlenebilecek”
Tek başına hükümet olunsa da, içinde bulunduğumuz rejimde iktidar olunamayacağını, iktidarın çeşitli alanlarda çeşitli güç odaklarının elinde olduğunu ve çalışma yaşamında da iktidar odağının ultra zenginler olduğunu belirten Bağımsızlık Yolu Milletvekili adayı Sertel, bu iktidar odağına karşı, 10 kişi ve üzeri çalışanı olan iş yerlerinde sendikasız çalıştırılmanın yasaklanması ile emek hareketinin güçlenebileceğini söyledi.
Düzen partilerinin bu noktada bugüne kadar hiçbir adım atmamasının, emekten yana politik hat çizen bir partinin eksikliğini ortaya çıkardığını anlatan Sertel, Bağımsızlık Yolu’nun bu tespit üzerinden parlamenter mücadeleye katılma kararı aldığını ifade etti.
“Bağımsızlık Yolu’nun sadece seçimlere katılması bile ülke siyasetinin sola doğru çekilmesine etki etti”
Bağımsızlık Yolu’nun 2015 yılında ülke gündemine soktuğu 10 kişi ve üzeri çalışanı olan iş yerlerinde sendikasız çalıştırılmanın yasaklanması konusunun rejim partileri tarafından seçim vaadi olarak manifestolarına eklendiğini söyleyen Sertel, samimi bulmuyor ve yapabileceklerini düşünmüyoruz şeklinde konuştu. Sertel, bu noktadaki sevindirici kısmın, Bağımsızlık Yolu’nun sadece seçimlere katılarak bile ülke siyasetini sola doğru çekilmesine etki edebilmesinin olduğunu vurguladı.
Ayrıca düzen partilerinin yerine getiremeyecekleri, emekçilerin çıkarına olan vaatleri manifestolarına almalarının bu talepleri halk nezdinde meşrulaştırdığını da ekledi.
“Servet vergisiyle halkın giderlerini kısmaya yarayacak yatırımlar yapılabilir”
Servet vergisi konusunu değerlendiren Sertel, alım gücünü yükseltmek için gelirleri artırırken giderleri de kısmak gerektiğini, servet vergisinden elde edilecek olan fonların sağlık, eğitim, ulaşım ve barınma gibi temel ihtiyaçlara yapılan harcamaları azaltacak yatırımlarda kullanılacağını ifade etti.
“Servet vergisi, ultra zenginlerden alınmalı”
Servet vergisinin, yıllardır ülkedeki insan gücü ile finans kaynaklarını, doğal kaynakları tepe tepe kullanarak servetlerine servet katan, toplumun yaklaşık yüzde 2-3’ünü oluşturan ultra zenginlerden alınacağını söyleyen Sertel, bu uygulamanın bir kereye mahsus olarak bahsi geçen ultra zenginlerin ekonomiye katmadıkları birikimleri üzerinden yapılacağını belirtti.
Asgari ücret ’in en düşük kamu maaşına endekslensin, iki ayda bir uygulanacak Eşel-Mobil sistemi kapsamına alınsın
“Asgari Ücret’in en düşük kamu maaşına endekslenmesi talebini 2018 krizi döneminde Lefkoşa’da düzenlediğimiz ‘Yoksulluk Kader Olamaz’ eylemiyle dile getirmeye başlamıştık. Asgari ücretle çalışan kesimden bu konuda çok olumlu tepkiler almıştık, hala alıyoruz.” diyen Sertel, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun işlevsel olmadığını; komisyonda patron, devlet ve işçi tarafı olmasına rağmen, işçi tarafını temsil eden sendikanın özel sektörde, yani Asgari Ücret ödenen kesimlerde örgütlü olmadığını vurguladı.
Sertel, bu nedenle Komisyonun feshedilip, Asgari Ücret’in en düşük kamu maaşına endekslenmesini ve şu anda 6 ayda bir uygulanan eşel mobil sisteminin 2 ayda bir uygulanacak şekle dönüştürülmesi gerektiğini söyledi.
Asgari Ücret’in en düşük kamu maaşına endekslenmesi ile ilgili yasa önerilerini 4’lü hükümet döneminin Çalışma Bakanına sunduklarını hatırlatan Sertel, hükümetin bu öneriyi elinin tersiyle ittiğini ifade etti.
Siyasi partilere olan güven kaybına ilişkin açıklamasında Sertel, ‘Gelen parti gideni aratıyor” algısının doğru olmadığını; iktidara sahip çeşitli güç odaklarıyla ilişki kurmaktan kaçınarak emekçi ve esnafın çıkarları için mücadele edilebileceğini söyledi.
Yatırımsız bırakılan devlet okullarında kısıtlı olanaklarla, öğretmenler özverisiyle öğretim verilmeye çalışılıyor ifadelerini kullanan Sertel, eğitim kamusal bir haktır dedi. Bağımsızlık Yolu, tamamen ücretsiz şekilde eğitim hizmetinin alınmasını savunur İfadelerini kullanan Sertel, eğitime bütçe ayrılmamasından dolayı okul idarelerinin kayıt, üniforma, kırtasiye, temizlik malzemesi parası istemek durumunda bırakıldığının altını çizdi.
“Tam gün eğitime geçilmesi için mücadele edeceğiz”
Kamu okullarına yatırım yapılmasının ve bütçe ayrılmasının elzem olduğunu söyleyen Sertel, “Bunun kaynağı ise finansal bir sektör haline gelen özel sermayeli okullara verilen teşvikler kesilerek ve özel okul sahibi ultra zenginlere servet vergisi getirilerek sağlanabilir” dedi.
Tam gün eğitime geçilmesinin gerekli olduğunu; bunun karşısında ise özel okul sermayesinin olduğunu belirten Sertel, özel sektör çalışanlarının çocuklarını kendileri işteyken yalnız bırakmamak adına ya okuldan sonra etüd merkezlerine, dershanelere yollamak ya da doğrudan özel okullarda okutmak zorunda kaldıklarını, bunun da alım gücünü düşürdüğünü ifade etti.
“Emekçilerin alım gücünü korumak, dinsel gericilikten sakınabilmek ve çocukların sanatsal, kültürel, bilimsel anlamda gelişebilmesi için tam gün eğitim verilebilecek şekilde yatırımların yapılabilmesi amacıyla eğitime ayrılan bütçenin artırılması gerekir” diyen Sertel düzen partilerinin özel okul sermayesini karşılarına almamak için bunu vaat etmelerine rağmen yapamayacaklarını da vurguladı.
“Külliye için ayrılan kaynak Türkiye’deki emekçilerin boğazından çalınan ekmektir”
Yapılması planlanan Külliye konusuna da değinen Sertel, “Meselenin iki boyutu var. İlki müdahale ile ilgilidir. Yabancı bir devletin Başkanı geliyor ve Meclis’te bir Külliye yapılacağı müjdesini veriyor. Bu iradeye müdahaledir. Şu anda kullanılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı Kıbrıslı Türk halkının varlık mücadelesinde bir semboldür. Ve şu anda Kıbrıslı Türk halkının Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı yenileme gibi bir ihtiyacı yoktur. Eğer bir gün olursa; toplumun tüm kesimleri oturur tartışır bu kararı alır.” dedi.
Müdahaleyi kesinlikle kabul etmediklerini ifade eden Sertel, Külliye yapımının; Türkiye’deki bir diktatörün, buradaki işbirlikçilerinin çanak tutmasıyla, şatafatlı binalar üzerinden itibar devşirmeye çalışması olduğunu vurguladı.
Külliye meselesinin bir diğer boyutunun ise TL muazzam bir değer kaybetmişken, ayrılan 548 milyon kaynağın Türkiye’deki emekçi halkların boğazından kesilmiş olmasıdır şeklinde konuştu.
Boykot yapacağını beyan eden kişilere de seslenen Sertel, “Rejim partileri sizi küstürmüş olabilir ancak gelin bu rejimin karşısında olan, rejime muhalefet edecek olan Bağımsızlık Yolu’na oy verin” dedi.