EkonomiKıbrısManşet

Özkizan: Sermayeye yaslanarak bir ekonomik kalkınma mümkün değildir






Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Celal Özkızan, geçtiğimiz dört yıl içerisinde çeşitli hükümet deneyimleri yaşanan ülkemizde olağan dönemler dışında döviz krizi, pandemi ve Türkiye ile ilişkiler, cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Bağımsızlık Yolu’nun partileşmesini değerlendirdi.

Hükümetler hep ekonomik açmaza giriyorlar

Genel Sekreter Celal Özkızan, Memleket Gazetesi’nde Seval Avkan’ın sunduğu ve Statica Araştırma ve Danışmanlık Merkezi’nden Cemre Gürdal’ın da katıldığı “Memleket’te Seçime Doğru” programına konuk oldu.

Sol veya sağ görüşlü partilerin tek başına veya koalisyon ortakları ile kurdukları hükümetlerin kaynak olmadığı gerekçesiyle açmaza girdiklerini söyleyen Özkızan, Bağımsızlık Yolu’nun bu açmazlara yönelik çözümleri olduğunu belirtti. Özkızan, sadece emek siyaseti için değil ülkenin ekonomik anlamda kalkınması amacıyla Muhalefet Programı’nda sorunların ve çözümlerinin açıkça yer aldığını ifade etti.

Ülkemizdeki ana akım partilerin ekonomi konusunda gerçekçi olmadıklarını belirten Özkızan, partilerin yapısal sorunlarından dolayı ekonominin açmazlarına dair fikirleri yokmuş gibi davrandıklarını söyledi.

Özkızan, hükümet kuran partilerin çeşitli projelerinin hazır olduğunu fakat altyapı yetersizliği ve kaynak olmadığı gerekçesiyle gerçekleşmeyen icraatların arkasına saklandığını belirtti. Özkızan, bu partilerin tekrar hükümete gelirlerse yine kaynak olmadığını söyleyeceklerini vurguladı.

Özkızan, “İhracatı iki katına çıkaracağını söyleyen diğer parti ise stabil bir para birimine geçileceğini ve halkın alım gücünün artacağını söylüyor. Yeryüzünde gelişmekte olan ve ihracatını artırmak isteyen ülkelerin parasının değersiz olması gerekir. Güçlü para birimi ile ihracat yapabilmeniz için Almanya gibi olmanız gerekir. Hem iş gücünün pahalı olması, hem değerli bir para biriminin kullanılması, hem de ihracatı artırmanız ancak sanayi devrimi niteliğinde teknolojik bir sıçrama ile mümkün olur” diye konuştu.

Özkızan, hükümette oldukları dönemde çalışma yaşamı ile ilgili bir bakanlığı elinde tutan başka bir partinin ise, samimiyetle çalışma yaşamını düzenlemeye çalıştıklarını fakat her defasında duvara tosladıklarını söyledi.

Bu parti temsilcisinin sözlerinin hiçbir ağırlığının olmadığını ifade eden Özkızan, özel sektörde büyük sermayenin kurduğu dominasyonun aşılamayacağını deneyimleyerek öğrendiklerini belirtti. Özkızan, tekrar hükümete gelirlerse yine aynı düzenlemeleri yapacaklarını vaat eden partilerin, aynı duvara tosladıklarında nasıl çözüm üreteceklerini söylemediklerini ifade etti. Kişilerin niyetinden bağımsız yapısal sıkıntılar olduğunu söyleyen Özkızan, genel ekonomik kalkınma anlamında büyük açmazların olduğunu ve siyasi partilerin buna çözüm üretemediğini, kendi içinde çelişen politikalar savunduklarını vurguladı.

Hükümet aygıtının topluma nüfuz etme gücü sınırlıdır

Bağımsızlık Yolu’nun genel sosyo-ekonomik anlamda üç boyutta değerlendirme yaptığını belirten Özkızan, “En önemlisi hükümet aygıtının topluma nüfuz etme gücünün sınırlı olduğunu kabul etmek gerekir. Hükümet olmak demek iktidar olmak demek değildir ve bunu söylemenin ayıbı yoktur. Amerika’da bile hükümet aygıtının kısıtlılığından bahsedilebiliyorken bizdeki seçim döneminde iktidar olmaktan söz ediliyor. Tek başına hükümet olsanız bile bu ülkedeki çıkar gruplarıyla kavga etmek zorunda kalacaksınız. Kamusal eğitimi düzenlemeye başladığınızda karşınıza özel okul patronlarını bulacaksınız, kaynak bulduğunuzu varsayıp kamusal toplu taşımacılığa yönelik yatırım yapacaksanız karşınızda özel ulaşım şirketlerini, araç kiralayan firmaları, araba ithalatçılarını, akaryakıt şirketlerini ve kaderi buna bağlı çalışan insanları bulacaksınız. Bu ülkede yerli üretime destekte bulunduğunuzda ticaret sermayesinin büyük bir kısmını karşınızda bulacaksınız. Yani hükümet aygıtının bir mücadele aracı olarak kullanılması gerektiğinin anlaşılması gerekir” diye konuştu.

Sermayeye yaslanarak bir ekonomik kalkınma mümkün değildir

Ülkemizde emekten veya sermayeden yana bir tavır almadan ekonomi politikasının geliştirilmesinin mümkün olmadığını belirten Özkızan, sermaye birikiminin kurumsallaştığı ülkelerde daha sosyal demokrat politikaların izlenmesinin normal olduğunu söyledi. Kıbrıs’ın kuzeyinin politik ve ekonomik koşulları gereği sermaye birikim modelinin vur kaç şeklinde olduğunu ifade eden Özkızan, özellikle inşaat, turizm, yükseköğretim ve ticaret alanlarında sermayeye yaslanarak geniş bir ekonomik kalkınmanın mümkün olmayacağını söyledi.

Bağımsızlık Yolu’nun emek merkezli siyaset yaptığını belirten Özkızan, toplu taşıma, konut, yenilenebilir enerji, sağlık, eğitim, sanayi politikası, dış ticaret gibi alanlardaki önerilerinin ekonomik kalkınma anlamında bir rehber niteliğinde önem taşıdığını söyledi.

Somut öneriler yapmak gereklidir

Ülkenin kısıtlılıklarının farkında olarak somut öneriler sunulması gerektiğinin altını çizen Özkızan, istatistiklere göre son 16 yılda yapılan istihdamların sadece % 18’inin kamuya yapıldığını ve kamunun ülke ekonomisine hiçbir ağırlığının olmadığını belirtti. KIB-TEK dışında üretim yapan herhangi bir kamu kuruluşunun kalmadığını ifade eden Özkızan, bütün ekonomik sektörel faaliyetlerin özelin elinde olduğunu ve böyle bir ortamda geliştirilecek ekonomik politikaların sınırlı olduğu bilinciyle hareket edilmesi gerektiğini söyledi.

Teşkilatlanma, ideolojik netlik ve fikir birlikteliği önemlidir

Özkızan, özel sektör çalışanlarının haklarının konuşulmadığı düzenin Bağımsızlık Yolu ile değiştiğini ve diğer partilerin bazı söylemlerini kullanmaya başladığını belirtti.

Parti olarak teşkilatlanmanın önemine dikkat çeken Özkızan, Lefkoşa dışındaki şehir ve köylerde örgütlenmeye başladıklarını ve büyümenin artacağını düşündüğünü söyledi. Özkızan, ideolojik netliğin gücüne önem veren Bağımsızlık Yolu’nun eğitsel faaliyetlere ağırlık verdiğini ve örgüt okulu ile üyelerin parti politikaları konusunda bilgilendirildiğini, fikir birlikteliği sağlandığını belirtti.

Toplumun ilerleyen zamanlarda nasıl evrileceği konusunda siyasal kültür yaratmanın yanında örgütlülük ve birlikte hareket etme bilinci kazandırılmasının önemli olduğunu ifade eden, Özkızan “İnsanların sınıfsal kimlikleri temelinde kendilerini ifade edebilecekleri ve geri kalan bütün etnik, cinsel yönelim, kökenine, dünya görüşüne ilişkin bireysel kimliklerinin özelliklerinin birer zenginlik olarak algılanacağı siyasal kültür yaratmamız gerekir” dedi.

Özkızan, asgari ücret ve servet vergisi konularında Bağımsızlık Yolu’nun yürüttüğü politikaların içinde bulunduğumuz seçim döneminde diğer partiler tarafından kullanılmasını veya emek-sermaye söylemlerinin artması üzerine emek platformunun kurulmasını somut örnek olarak gösterdi.

Boykotçuların söylediklerine katıldığımız için seçime girdik

Boykotçuların rejim partilerine yönelik öfkesini anladığını belirten Özkızan, diğer siyasal anlayışlardan memnun olmayan Bağımsızlık Yolu’nun da tek vaadinin mücadele etmek olduğunu söyledi.  Yeni ve samimi kadrolarla seçime girildiğini hatırlatan Özkızan, sandığa gitmeyecek ve seçime girmeyen parti kitlelerinin Bağımsızlık Yolu’na oy vermesi halinde rejim partilerine karşı yine boykotçu olacaklarını ifade etti.

Bağımsızlık Yolu’nun rejim partileri ile koalisyona girmeyeceğini söyleyen Özkızan, hükümette olmanın ülkeyi yönetmek değil, halk için mücadele vermek demek olduğunu kabul etmeyen hiçbir parti ile koalisyonun mümkün olmayacağını belirtti.

Özkızan, barajı geçip mecliste mücadele etmenin önemli olduğunu fakat esas önemli olanın Bağımsızlık Yolu’nun yıllardır dile getirdiği emekten yana söylemlerinin diğer partiler tarafından gündeme alınmış olması olduğunu vurguladı.

Kamusal ve kaliteli sağlık ile eğitimin piyasanın elinde olmaması gerektiğinin altını çizen Özkızan, toplumda yaşanan öfkenin farkında olduklarını, her alanda mücadele etmek için seçimlerde ve sonrasında destek beklediklerini söyledi.









Başa dön tuşu