“2019-2021: Avrupa Parlamentosu’nda (AP) AKEL-Sol-Yeni Güçler’in faaliyetleri” konulu basın toplantısında AP Milletvekili Niyazi Kızılyürek tarafından yapılan konuşma;
Kızılyürek: AP seçimleri bize toplumlar arasında ayrımcılığı aşma ve siyasi bir sürece birlikte katılma fırsatını vermektedir
“Sevgili dostlar,
Öncelikle 2019 Avrupa Parlamentosu seçimlerinin tarihi önemini vurgulamak istiyorum. AKEL’in aldığı çok önemli bir kararla, bu seçimlerde Kıbrıslı Türk güçleri işbirliği içerisinde birlikte hareket etmeye çağırdı.
Ben Avrupa Parlamentosu seçimlerinde böyle bir işbirliğini her zaman destekliyordum. Hatta 1 Eylül 2003 tarihinde yani 19 yıl önce Filelefteros gazetesine verdiğim bir röportajda işbirliği çağrısı yapmıştım: “Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler hiçbir zaman birlikte seçimlere katılmadılar.
Gerek bağımsızlıktan sonra gerekse daha öncesinde, İngiliz hakimiyeti döneminde memleketin siyasal yaşamı cemaat temelindeydi. Şu anda Avrupa Parlamentosu seçimleri bize toplumlar arasında ayrımcılığı aşma ve siyasi bir sürece birlikte katılma fırsatını vermektedir. Bence böyle bir hareketin önemi çok büyük olacak.
“Şovenizm kısır döngüsünden çıkaracak önemli bir gelişme”
Bu düşünceyle AKEL’in çağrısına olumlu yanıt verdim ve Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk siyasal güçlerin -özellikle çözüm yanlısı güçlerin- gelecekte de bu tür işbirliklerine devam etmeleri gerektiğine inanıyorum. Etnik temel ötesinde siyasi-ideolojik işbirliklerinin oluşturulması milliyetçiliğe verilecek en güzel cevaptır ve ülkeyi milliyetçilik ve şovenizm kısır döngüsünden çıkaracak önemli bir gelişmedir.
Birlikte hareket etmemiz yönündeki karar sadece binlerce yurttaşın oylarıyla onurlandırılmakla kalmadı aynı zamanda dikenli tellerin her iki tarafındaki milliyetçilerin sert tepkiler göstermesine de yol açtı.
“İşbirliğimiz, altı ay bile sürmeden dağılacağını iddia eden tüm içten pazarlıklıları yalanladı”
Bazılarının iddialarının tam tersine, AKEL ve Avrupa Parlamentosu üyesi Yorgos ile her gün mükemmel bir işbirliği içerisinde çalışmaktayız. Aynı zamanda, diğer Kıbrıslı Avrupa Parlamentosu milletvekilleriyle de birlikte, örneğin Maraş konusu gibi Kıbrıs’ı ilgilendiren önemli meselelerde ortak faaliyetler de geliştirdik.
Vurgulamam gerekir ki, Avrupa Parlamentosu Avrupa vatandaşları tarafından doğrudan seçilen tek AB kurumudur. Herhangi bir yanılgı içerisinde değiliz ve Parlamento’nun rolünün sınırlı olduğunun tamamen bilincindeyiz.
Bununla birlikte, bu iki buçuk yıl içerisinde AKEL ve Sol Grup ile birlikte, siyasi önceliklerimizin merkezine ayrıcalıksızların çıkarlarını koymaya çalıştık. Örneğin pandemiyle yaşanan sağlık krizine ve yol açtığı sosyal etkilere karşı mücadelede öncü olduk.
Avrupa Kurtarma Fonu’nun (Recovery fon) oluşturulması aracılığıyla üye devletlerin elle tutulur bir şekilde desteklenmesine katkıda bulunduk. İnsan haklarını, göçmen ve mülteci haklarını gündemimizin en üst sıralarına koyuyoruz.
Avrupa Parlamentosu
Eğitim ve Kültür Komitesi’nde Sol Grup koordinatörü olarak şahsen ben, özellikle pandemi döneminde sanatçıların desteklenmesi başta olmak üzere, AB’de Eğitim ve Kültür ile ilgili meselelerle yoğun bir şekilde uğraştım. Hem Kıbrıs’taki hem de üye devletlerdeki eğitimle ilgilendim. Nitekim Kıbrıs okullarında tarih öğretimi üzerine bir araştırma ile her iki toplumda da hâkim olan etnosentrizmi vurguladık.
Bölgesel Kalkınma Komitesi üyesi olarak, başka bir araştırma çerçevesinde özellikle Kıbrıs’ı ilgilendiren bir konu olan AB adalarında yenilenebilir kaynaklar üzerinde çalıştım.
İnsan hakları benim için parlamenter çalışmalarımın daha başından itibaren odak noktası olmuştur. Birçok kez sözü alarak ve müdahalelerimle, özellikle Kavala ve Demirtaş’ın durumlarına özel atıfta bulunarak, Türkiye’de insan hakları üzerindeki baskılara dikkat çektim.
Kıbrıslı Türkler
Görev süremin ilk yarısında, Kıbrıslı Türk toplumunu ilgilendiren konulara yönelik olarak çok yoğun bir şekilde çalıştım. Türkçe’nin öne çıkarılması ve AB’nin çalışma dillerinden biri olması konusundan başlayıp, Hellim’in tescillenmesi ve pandemi sırasında toplumun desteklenmesi konularıyla devam edip, Kıbrıs Türk toplumunun çıkarlarına büyük önem verdim. Kıbrıs Türk toplumunun iç işlerine müdahaleleri ve demografik yapısının değiştirilmesi hakkında Türkiye’yi kınamaktan çekinmedim. Aynı zamanda Yeşil Hat Tüzüğü’nün en iyi şekilde uygulanmasını talep ettim.
Bitirirken size söylemek istediğim tek şey önümüzdeki 2 buçuk yılda da yoğun bir tempoyla çalışacağımdır”