KıbrısManşet

Boyra: Akacan ve Falyalı olayları, Kutlu Adalı’dan sonraki en önemli 2 olaydır

Avukat Boysan Boyra, Halil Falyalı suikasti ile ilgili soruşturmada, kumandanın başkasındayken bizim güvenlik birimlerimize verilen bilginin doğru olup olmadığından nasıl emin olunamayacağını, bunu en iyi kendi istihbaratımızın yapabileceğini söyledi

Boyra: Akacan ve Falyalı olayları, Kutlu Adalı’dan sonraki en önemli 2 olaydır

Özgür Web TV’de yayınlanan Özgür Gündem programında Pınar Barut‘un sorularını yanıtlayan Boyra, politikacıların dikkat etmesi gereken en önemli noktanın ‘halkın algısı’ olduğunu söyleyerek, politikacıların kendi içlerinde toplantılar yapıp, kararlar alarak uyguladığını ama eğer halkın algılamasına dikkat etmezlerse, o küçük odanda hangi kararlar alınırsa alınsın, bir şekilde halkın gittiği istikametten ters bir tarafa düşmüş olacağını vurguladı.

Boyra, “Yani halkın nasıl algıladığını daima önemsemeli ve buna dikkat etmeliler. Bu son yaşanan 2 olay (Akacan’a silahlı saldırı ve Falyalı suikasti), Kutlu Adalı’dan sonra en önemli 2 olaydır. Halkta inanılmaz bir güvensizlik, bir şok hissi yaratmıştır. Yani aslında hiç kimse Falyalı’nın ne iş yaptığını veya sebeplerini falan düşünmüyor. Birileri bazı motorlara binip, ülkenin güvenli zannettiğimiz sınırlarından kaçak bir şekilde içeriye girebiliyor, bir şeyler organize ediyor, tasarlıyor, gerçekleştiriyor ve gidiyor. Bu açıdan halkın nabzını tuttuğunuz zaman göreceksiniz ki bu ciddi bir sıkıntı yaratıyor” dedi.

“Devletin bu konuyu çözmek isteyip, istemediğini göreceğiz”

Bunu çözebilmenin çok önemli olduğunu söyleyen Boyra, “Ya çözersiniz ve halka güven duygusunu aşılarsınız, iade edersiniz ya da çözmezsiniz ve bu çözmediğiniz şey halkta belli bir algı yaratır ve günün birinde bir politikacı olarak sizi bir şekilde rahatsız eder” ifadelerini kullandı.

Boyra, “Bu nedenle, çözülmesi elzem olan olaylardan bir tanesi olarak görüyorum Falyalı olayını hatta Bulut Akacan olayını da. Titizlikle bunu çözmelidir devlet. Neden böyle söylüyorum? Çünkü şunu biliyorum ki, devlet isterse çözer, istemezse çözmez. Peki devlet çözmeyebilir mi? Cevap evet, çözmeyebilir. Hangi sebeple? Birçok sebep vardır. Onları tartışmama gerek yok. O konulara girmeyeceğim. Biri para mı aldı? Kim para aldı? Finanse mi edildiler? Endişeleri, korkuları mı var? Bir yerlerde bazı videolar mı var? Açık saçık sekimler mi var? Hiç girmiyorum bile bu konulara. Devletin bu konuyu çözmek isteyip, istemediğini göreceğiz. Soruşturma şu ana kadar fena ilerlemiyor” şeklinde konuştu.

“Küçük bir ülke olmamız sebebiyle kolay bir şekilde örtülemiyor”

Kıbrıs’ın durumunun çok ilginç olduğunu, on milyonlarca insanın yaşadığı İstanbul’da suç işlemenin başka bir şey, Türkiye’de suç işlemek başka bir şey, bizim ülkemizde suç işlemenin ise başka bir şey olduğunu belirten Boyra, inanılmaz bir şekilde burada suçların çok kolay bir şekilde örtülemediğini kaydetti.

Boyra, “Küçük bir ülke olmamız sebebiyle kolay bir şekilde örtülemiyor. Yeter ki, çözmek isteyin mutlaka çözersiniz. Bu çerçeveden baktığımda ve son gelişmeleri ele aldığımda, polisin ve devletin bunu çözme arzusu olduğunu görebiliyorum. Oldukça iyi şeyler yapıyorlar. Takip ettiğim kadarıyla, tutuklananlar, sorgulamalar, takip iyi gidiyor. Şimdilik ne polisten ne de devlet kurumlarından bir şikâyetim yok. Olsaydı kesinlikle söylerdim” dedi

“1980’li yıllarda Adem Kanerler’in dükkânının içinde yaşanan olay çözülmedi”

Devletin bu olayları çözüp çözemeyeceği konusunda emin olmadığını çünkü geçmişte çözülmeyen şeyler de olduğunu hatırlatan Boyra, çok basit olayların dahi çözülemediğine şahitlik ettiğini kaydetti.

Boyra, “Bana göre çözülebilirdi. Mesela Kutlu Adalı meselesi bunlardan bir tanesidir. Mesela Lefkoşa Polis Merkezi’nin tam karşısındaki bir iş yerinde bombalar patlıyor, kurşunlar patlıyor, birileri ölüyor, 3-4 kişinin cesedi çıkıyor ve ses yok. Bu olay 1980’li yıllarda Adem Kanerler’in dükkânının içinde oldu. En az 3 veya 4 kişi öldü. Cesetler çıktı. Olay kapandı. Açıklanmadı da” dedi.

“Neredeyse Falyalı’nın yanına kimin gidip başına kurşun sıktığını da biliyorlar”

Boyra şöyle devam etti;

“Devlet isterse bunu çözebilir. Şu ana kadar da fena değil gibi görünüyor. Çünkü öyle enteresan ayrıntılar çıktı ki suikastla ilgili, neredeyse Falyalı’nın yanına kimin gidip başına kurşun sıktığını da biliyorlar. Çok önemli gelişmeler bunlar.

Tabi burada hem Türkiye Cumhuriyeti hem de bizim ülkemizdeki devletin çözme arzusu olması lazım. Bu çok milat gibi bir suikast aslında. Mesela bizim ülkemizde her köşeye konulmuş kameralar yatak odalarını bile görüyor ve birçok müvekkilim bundan davacı olmak istiyor.

“Bu Mobeseler meğer Türkiye’den izleniyormuş”

Bu Mobeseler meğer Türkiye’den izleniyormuş. Yani biz şu anda başka bir ülkeden izleniyoruz. Ve yayımlanan resimlere bakıldığında arabanın içerisinde kaç kişisiniz, ruj mu sürüyorsunuz, telefonda mı konuşuyorsunuz, başka bir şey mi yapıyorsunuz görüyorlar. Bunlarla birlikte bir başka ülke bizim her hareketimizi izliyor. Kendinizi bu konuda güvende hissediyor musunuz? Ben hissetmiyorum.

Beni bu kameralar rahatsız ediyor. Özel hayatıma müdahale olarak kabul ediyorum bunu. Bizim ülkemizin bütün siyasileri izlendiğimizi biliyor. Sağlık Bakanlığı’nın arkasına bir merkez yapıyorlar, daha sonra bizimkiler de bizi izleyecek. Bu kameraları suçu önlemek veya buna karşı bir tedbir olarak görmüyorum. Suç işlendikten sonra suçluyu yakalamak için işe yarıyor daha fazla.

“Polisimiz soru soruyor Türkiye’ye, Türkiye de bize bir şeyler gönderiyor. Acaba her şeyimi gönderiyor, istediğini mi gönderiyor?”

Ben kesinlikle bu konunun özel hayatın gizliliği ilkesine aykırı olduğunu düşünüyorum. Bana göre bunlar kanunsuz olarak sayılabilirve hukuki yollara başvurulabilir. Şu anda kameralar bir başkasının elinde, bizim polisimiz soru soruyor Türkiye’ye, Türkiye de bize bir şeyler gönderiyor.

Biz her hangi bir TC vatandaşını isteme hakkımız yok. Onların da bizden istemeye hakkımız yok.

Acaba her şeyimi gönderiyor, istediğini mi gönderiyor, yanlış bir şey mi gönderiyor, kimdir kameranın başında olan? Kumanda başkasındayken size verilen bilginin doğru olup olmadığından nasıl emin olabilirsiniz? Bunu en iyi kendi istihbaratınız, kendi ülkeniz, kendi insanınız yapabilir.

“Neredeyse bütün sokaklarda her türlü hareketin izlendiği bir”

Çünkü yanlış yaparsa eğer yasalar önünde suçlu olur, kusurlu olur ve ondan hesap sorulur. Ama şimdi Türkiye’den adını bilmediğimiz bir operatör ya da sorumlu kişilerin yaptığı bir hareket var. Yani yanlış bir şey yaptıkları takdirde hiçbir zaman yargı huzuruna çıkmayacak olan ve dolayısıyla sorumluluklarında olmayan kişiler bize bir eyler gönderiyorlar.

Tabi kameralar bizim güvenliğimiz mi bana göre bunlar bizim güvenliğimizin tam merkezindedir. Neredeyse bütün sokaklarda her türlü hareketin izlendiği bir pozisyondayız.

“Silahlar adaya nasıl geldi?”

Söylüyorlar zaten, eğer gidip Alsancak’ta bir evde normal yasal sınır kapılarından, limanlardan değil de kaçak yollardan girmiş 2 kişi bulabiliyorsanız, e izin verin onlarda beraberinde silahları da getirsinler.

Kişileri sorgulamıyorsak, nasıl geldiklerini, yani bu ülkenin sınırları bu kadar mı güvensiz? Hani sahil korumamız var falan, ne oluyor? Her isteyen motora atlayıp bu ülkeye gelebiliyor mu?

“Gkk’ye hesap soramazsınız”

Gkk’ye hesap soramazsınız. Böyle bir hakkınız da yok. Hakkınız olabilmesi için, bu otoritenin sivile bağlanması gerekir. Oraya bağlı olduğu için polisin başarısızlığı GKK’nın başarısızlığıdır.

Bir başka ülkenin otoritesizliğinin başarısızlığıdır. Polisin sivile bağlanması gerçeğiyle karşı karşıya geliyoruz yine.

Suikastin ardından bütün dengeler değişecek. Dengeler değişsin diye yapılmış bir suikasttır. En mantıklısı budur. Büyük paralarla ilgilidir”











Başa dön tuşu