Bağımsızlık Yolu Dış İlişkiler Sekreteri Mustafa Keleşzade, “KKTC garabet ve hiçbir zaman tanıtılamayacak bir yapıdır, uluslararası alanda da Türkiye tarafından da tanınması mümkün değildir” diyerek, KKTC’yi tanıtacağı konusunda Ersin Tatar’ın da ciddi olmadığını, hamaset amaçlı bu sözleri sarf ettiğini anlattı
Keleşzade: Protokolle yapılmak istenen, kamuyu güçsüz hale getirmek, ifade özgürlüğünü kısıtlamak ve halkı dinsel gericiliğe sürüklemektir
Mayıs TV’de yayınlanan Mayıs Manşet programına katılarak Meltem Sakin’in sorularını yanıtlayan Keleşzade, protokolle ilgili soruya ilişkin, protokolü 3 farklı gruba ayırarak incelediklerini söyledi.
Bunlardan bir tanesinin demokrasimize yönelik müdahale içerisinde incelenebileceğini belirten Keleşzade, protokoldeki diğer maddelerle ilgili ses çıkarılmamasını sağlamak amacıyla ifade özgürlüğünün kısıtlanması, sendikaların siyaset yapmasının önüne geçilmesi gibi unsurların var olduğunu anlattı.
Keleşzade, “Protokolün diğer maddelerine de bakıldığında aslında yıllardır uygulanan neo-liberal ekonomi politikalarının Ankara’dan Kıbrıs’ın kuzeyine dayatılmaya devam ettiğini görüyoruz” açıklamasını yaptı.
Keleşzade, protokolle yapılmak istenenin, kamunun azalan bütçesini daha da azaltmak, sağlığa, eğitime ayrılan bütçelerden kısıtlamaya gitmek, Kıb-tek, Telekomünikasyon Dairesi ve Kooperatifler gibi varlıkları da satmak ve ortadan kaldırmak olduğunu anlattı.
“Tamamıyla piyasacı, halkın alım gücünü düşürecek, hizmeti daha pahalıya satın almasını sağlayacak, kendi özvarlıklarından olmasına sebep verecek ve dinsel gericiliğe sürükleyecek bir protokolle karşı karşıyayız” diyen Keleşzade, “Bu protokolü engelleyebilmek için yapmamız gereken doğru talepler etrafında birleşip gücümüzü sergilemektir” ifadelerini kullandı.
“Halk devlet eliyle en fakirleştirildiği dönemlerde, milliyetçilik nutukları atılır”
Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın halkın içerisinden yükselen muhalefete cevaben “şehitlerimizin kanına ihanet” açıklamasının hatırlatılması üzerine Keleşzade, “Bir halkı isyan noktasına getirecek politikalar uygulandığında beraberinde milliyetçiliği körükleyecek unsurlar da yaratılır” dedi.
“Bu açıklamalar aslında uygulamaya çalıştıkları yanlış politikaları gizleme çabasıdır” diyen Keleşzade, milliyetçiliğin, halkın devlet eliyle en fakirleştiği dönemde, iktidar tarafından piyasaya sürülen bir unsur olduğunu aktardı. Keleşzade, “Bu numaraların tutup tutmayacağı halkın vereceği örgütlü mücadeleye bağlıdır” dedi.
“Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan halkın sorunlarını analiz edip çözüm adımları atmazsak, Ankara’nın talepleriyle kalırız”
“Toplumsal muhalefetin geneline baktığımızda UBP ile CTP’nin atışmaları veya Tatar’ın söylemleri üzerinden bir gündem oluşturuyorlar” açıklamasını yapan Keleşzade, “Bu iktidarın sevdiği bir durumdur çünkü halkın gerçek sorunlarının konuşulmasının önüne geçiyor” dedi.
Keleşzade, “Bunu değiştiremezsek ortada tek bir proje olur o da Ankara’nın dayatacağı protokol. Bunun yerine Kıbrıs halkının sorunlarını analiz edip, çözümleri gündeme getirmeliyiz. Eğer bunu yapmazsak, Ankara’nın talepleriyle karşı karşıya kalırız. Biz Bağımsızlık Yolu olarak her dönem dile getirdiğimiz taleplerimizi bu dönemde de gündeme taşımaya çalışıyoruz.
“Halkın alım gücünün korunabilmesi için asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi, hayat pahalılığı ödeneğinin altı ayda bir yerine 2 aya indirilmesi, toplu taşımacılığın, kamusal eğitim ve sağlığın geliştirilmesi taleplerimizi bu dönemde de yükseltiyoruz” diye konuşan Keleşzade, “Ankara para vermezse ne olacak sorusuna karşılık ise bugüne kadar Ankara’nın da semirttiği ultra zenginlerin yıllardır kaçırdıkları vergilerin karşılığı olarak topluma borçlarını ödemeleri için servet vergisi alınmasını savunuyoruz” dedi.
Keleşzade, “Toplumsal muhalefet ancak somut taleplerle başarı elde edebilir ve bu protokolü yenebilir” dedi.
“Solda birliği zorlarsak daha fazla ayrılık, kavga ve hayal kırıklığı yaşanır”
Solda birlik meselesine de değinen Keleşzade, “Biz Bağımsızlık Yolu olarak sokakta birliğin önemlini her zaman vurguluyoruz ve farklı görüşleri olan yapıların da ortak somut talepler etrafında birleşerek bir mücadele vermesi gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Seçim platformu veya genel siyasal birliktelik meselelerinde ise benzer yapılıların ortak hareket etmesi gerektiğini de düşündüklerini açıklayan Keleşzade, “Biz Bağımsızlık Yolu olarak sınıf temelli siyaseti ön plana çıkarıyoruz, kurtuluşun burada olduğuna inanıyoruz, bizim gibi benzeri bir siyaset izleyenlerle ayrı hareket ediyorsak bizim de eleştirilmemiz gerekir, ancak şu anki yapıda böyle bir durum gözlemlemiyoruz” açıklamasında bulundu.
Keleşzade, bu koşullarda solda birliği zorlanması halinde daha fazla ayrılığın, daha fazla kavganın, bölünmenin ve hayal kırıklığının yaşanacağını belirtti.
“KKTC garabet bir yapıdır”
“KKTC garabet ve hiçbir zaman tanıtılamayacak bir yapıdır, uluslararası alanda da Türkiye tarafından da tanınması mümkün değildir” diyen Keleşzade, KKTC’yi tanıtacağı konusunda Tatar’ın da ciddi olmadığını, hamaset amaçlı bu sözleri sarf ettiğini anlattı.
Keleşzade,” Bağımsızlık Yolu olarak Kıbrıs’ta bizim istediğimiz federal biz çözümdür. Sınıf ve emek eksenli siyaset çizgisinde federal çözüme ulaşmaktır” dedi.
Bağımsızlık Yolu olarak Kıbrıslı Türk halkı tanımını kullandıklarını anlatan Keleşzade, ileride mücadeleyi genişleterek, “Kıbrıslı Elenlerle sorunları çözerek Kıbrıslılık hedefine ulaşılması bizim de arzumuzdur” açıklamasını yaptı.
“Vatandaşlık verilmesi siyasi çıkar mekanizması olarak kullanılıyor”
Keleşzade, “Vatandaşlık verilmesi hükümet ve iktidar odaklarının iki dudağı arasındadır, siyasi çıkar mekanizması olarak kullanılıyor” dedi.
“Bazı durumlarda askerin ve Elçiliğin onayı olmadan da vatandaş yapılamadığı biliniyor” diyen Keleşzade, istisnai vatandaşlığı ortadan kaldıracak şekilde çağdaş bir vatandaşlık yasasının elzem olduğunu ve işsizlik var olduğu sürece yeni çalışma izni verilmesinin yasaklanması, kimlikle girişlerin kaldırılması gerektiğini savunduklarını belirtti.
“Hükümet halkın çıkarını gözetmek yerine sermayeyi tercih ediyor”
“Yaşanan ekonomik sıkıntıdan dolayı, halkın ev alabilmesi neredeyse imkansız hale geldi” diyen Keleşzade, “Bu normalde emlak piyasasında fiyatların düşmesine neden olur ancak bizdeki hükümet burada oluşan krizi gördü ve bu krize yönelik halkın çıkarına bir çözüm üretmek yerine, inşaat sektörünün çıkarına bir çözüm geliştirdi” dedi.