İskele Kaymakamı Ertuğrul Toroslu, Mersinlik yangını sırasında tüm yetkilerini Afet Acil Durum Koordinasyon Merkezi Başkanı Hüseyin Cahitoğlu‘nun verdiği izinle kullandığını, “tanker ve vatandaşlara izin verilmiyor” eleştirilerinin de buradan çıkan kararlar doğrultusunda yapılan uygulamalarla alakalı olduğunu kaydetti
Toroslu: Yangın boyunca yaptığım tüm açıklamaların da o an için geçerli olduğunu belirtmiştim
Özgür Web Tv’de Damla Dabis‘in sorularını yanıtlayan Toroslu, tüm ülkeye geçmiş olsun dileklerini iletti ve yangının çıktığı ilk günden başlayarak sahada yaşananları anlattı.
Yangın bölgesine tankerleri sokmadığı ve yardıma gelenlere sert davrandığı iddialarına cevap veren Toroslu, “İlk gün akşamı, İtfaiye Bölge Sorumlusu ile ve Kantara Bölge Şefi ile yaptığım görüşmede kısmen kontrol altına alındığı bilgisini almıştım. Ama inanılmaz bir rüzgar vardı. Yangın boyunca yaptığım tüm açıklamaların da o an için geçerli olduğunu belirtmiştim. Çünkü 10 dakikada bir rüzgar şiddetlenip yön değiştiriyordu. İlk gün sabah 04.00 gibi rüzgar başladı ve yangın doğu istikametine yani Mersinlik’e ama aynı anda batı istikametine yani Tatlısu’ya ilerlemeye başladı. O anda kriz merkezi kuruldu, ben de kullandığım yetkileri Afet Acil Durum Koordinasyon Merkezi Başkanı Hüseyin Cahitoğlu‘nun verdiği izinle kullandım” dedi.
“Afet Acil Koordinasyon Kurulu kararı gereği yol trafiğe kapatılmıştı”
Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’nın, Tarım Bakanı’nın, Sivil Savunma Başkanı’nın Polis Genel Müdürü’nün ve sonrasında da Barış Kuvvetleri Komutanı’nın kriz merkezine geldiğini kaydeden Toroslu, yangınla ilgili çerçeve çizildiğini ve o an sivil trafiğinin arttığının gözlemlendiğini, yangın da artınca da insanların can güvenliğini sağlamak amacıyla Ardahan-Mersinlik yolunun trafik akışına kapatıldığını anlattı.
Toroslu, “Ben yangın uzmanı değilim, benim görevim; özellikle İskele Belediye Başkanı Hasan Sadıkoğlu ile beraber, buradaki insanların gıda ve su gibi ihtiyaçlarını karşılamaktı. Bugün itibariyle de göndermeye devam ediyoruz. Afet Acil Koordinasyon Kurulu kararı gereği yol trafiğe kapatılmıştı” dedi.
“Vadinin ortasında devasa alevler vardı, bu yüzden yardıma gelenlere izin vermedim”
Toroslu şöyle devam etti;
“Yangının ikinci gününde ‘Kaymakam sivillerin geçmesine izin vermedi’ denildi ancak alınan karar oydu ve doğru karardı. Gece saat 02.00’da Ardahan’ı tahliye kararı alınmış, rüzgarın da etkisiyle yangın güneye doğru yani Ağıllar, Altınova, Topçuköy ve Ardahan’a doğruilerlemekteydi. Ardahan önemliydi çünkü hemen sonrasında da Kantara ve oradan Büyükkonuk’a kadar gitme ihtimali var.
Ardahan ve Mersinlik orman içinde köyler, biz Ardahan köyünü tahliye ederken, 5-10 vatandaşımız yangına müdahale etmek istedi ancak biz dedik ki; bu mümkün değil, yukarıda ararözler var, sivil savunma araçları ve dozerler var ve insan gücüyle müdahale edilecek bir yangın değil.
Oldukça sarp ve kayalık, insan ulaşımının mümkün olmadığı bir yerden bahsediyoruz. Vadinin ortasında devasa alevler var ve ancak uçaklarla müdahale edilebilir.
“İki tanker sahibinin ‘ben gideceğim ve müdahale edeceğim’ demesine izin vermek mümkün olabilir mi?”
Üçüncü gece ise yangının en kritik olduğu andı çünkü yangın hem doğuya hem batıya hem güneye yönelmişti. Gece saat 03.00 civarıydı, yine birileri ‘tankerlere izin verilmedi’ dedi.
Ersin Tatar ve Ünal Üstel de oradaydı. Su tankerleri için çağrı yapıldı ancak sivil vatandaşlar yardıma gelsin denilmedi. Tankerleri de Topçuköy’de en son evin olduğu yerde konuşlandırdık ve talimat bekleyin dedik. Yani bir iki tanker sahibinin ‘ben gideceğim ve müdahale edeceğim’ demesine izin vermek mümkün olabilir mi? Fevri davranışlara bizim müsaade etmemiz mümkün olabilir mi?
” ‘Derhal yol üstündeki sivil araçları çekiniz arkadan dozer tanker geliyor’ dedim”
Tüm tankerleri güneyde Ardahan yolu üzerine, kuzeyde ise Mersinlik yolu üzerine dizdik ve ihtiyaç oldukça yukarıya tanker gönderdik. Hareket tarzımız tankerlerin dolu olarak dizilmesiydi ve su pompalayanlar ve itfaiyeye su verebilecekler olarak ayırdık. Neye ihtiyaç varsa o şekilde sırayla yukarıya gönderdik.
Ağıllar bölgesinde de dördüncü gün köyde kalan insanlarımızı ve gelen vatandaşları orada küçük küçük yangınlarda nöbet tutsunlar diye yönlendirdik. Kaymakam geldi kızdı deniyor. Biz tanker ve dozer çağırdık ama köylerimize dar yollardan çıkılıyor ve ‘derhal yol üstündeki sivil araçları çekiniz arkadan dozer tanker geliyor’ dedim.
Koordinasyonda eksiklik vardı eleştirileri ayrı bir konu ancak her gelen tanker ya da vatandaşa izin vermemiz mümkün değildi”