Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkârlar Odası (KTEZO) Başkanlar Kurulu Başkanı Mahmut Kanber, işletmelerin nüfus ve coğrafyaya göre sayısal anlamda belirlenmesi gerektiğini, bu yapılmadığı için de işletmelerin çok hızlı battığını çünkü dayanıksız ve borçlu olduklarını kaydetti
Kanber: On yıllardır sürdürdüğümüz mücadelenin pandemiden dolayı bu kadar geri gitmesine kadercilik gözü ile bakmayacağız
Özgür Web TV‘de Damla Dabis‘in sorularını yanıtlayan Kanber, yıllardır tamamıyla insan kaynağı ve üretime dayalı politikaları savunan ve bununla ilgili de projeler üreten, pazarlayan ve satan bir vizyona sahip olarak hareket ettiklerini belirtti.
Kanber, “Dolayısıyla 10 yıllardır sürdürdüğümüz bu mücadelenin bir pandemi meselesinden dolayı bu kadar geri gitmesine kadercilik gözü ile bakmayacağız. Dünyada pandemi sürecini iyi yöneten bir sürü ülke var. Hemen komşumu Türkiye veya güneyde çalışmalar yaptılar ve bir zaman dilimi tanımladılar. Esnaflarının iş yerlerini kapatmaması için daha fazla borçlanmaması için bazı politikalar geliştirdiler. Biz ise bu konuda kendi başımıza kaldık ve politikasızlıkla işletmelerimizin daha çok zarar görmesine sebep olduk” dedi.
“İstatistiklerle konuşmamıza rağmen asla kimse istatistiğe kulak asmadı”
Ortada bir gerçekçi bir politika olmadığını, “Bu süreçten nasıl çıkacağız?” sorusunun cevapsız kaldığını vurgulayan Kanber, hükümetin tek çözümünün esnafa borç vermek ve kredi sağlamak olduğunu, her geçen gün aslında daha da batağa gitmenin ve işletmeleri kurtulamayacakları bir yola sürüklenmenin yolunun açıldığını belirtti.
“Üretmek zorundayız. Bu durumdan çıkmanın yolu budur” diyen Kanber, işletmelerin nüfus ve coğrafyaya göre sayısal anlamda belirlenmesi gerektiğini, bu yapılmadığı için de işletmelerin çok hızlı battığını çünkü dayanıksız ve borçlu olduklarını kaydetti.
Kanber, “Bu işletmelerin ayakta kalabilmesi için bir planlama yapılması gerekir. On yıllardır biz bunu konuşuyoruz ve istatistiklerle konuşmamıza rağmen asla kimse istatistiğe kulak asmadı. Nasıl üretildiği ile ilgili değil, son halindeki resmi ile ilgilendi. Ancak biz kalan işletmelerin borçlanmadan ayakta kalıp 2020 öncesi durumuna gelebilmesi için çalışmalarımızı sürdürmek zorundayız” dedi.
“TL’nin durumu bu sorunun çok büyük sebeplerinden biridir”
TL kullanımından dolayı güneyde kullanılan euro arasında 20 kat fark var olduğunu, bunun da 20 kat fazla alım gücü anlamına geldiğini kaydeden Kanber, “Ne markete gidebiliyoruz ne de cebimizdeki para biriminin bir yeterliliği var. Bu ne maaş artışıyla düzenlenebilir ne de paranın arttırılmasıyla. TL’nin durumu bu sorunun çok büyük sebeplerinden biridir” dedi.
Kanber şöyle devam etti;
“Sektör temsilcilerinin hükümetle ilişkilerinin zümresel çıkarlar üzerinden devam ettiğini ve sonuç olarak bizim sorunların ötelendiğini görüyoruz. Sadece esnaf çıkarları üzerinden bir politika gütmediklerini her zaman hükümete söylemişizdir”
“Her şeyi başka bir yerden ithal ederek kopyalamanın sonuçlarını yaşıyoruz”
5 bin işletme pandemide bulut oldu. 9 bindi 5 bin oldu ve bunlar geri gelemedi. Buna bağlı olarak sigorta kayıtlarından da düştü ve bunlar da geri gelemedi, son 1 yıl içerisinde de bine yakın işletme kapatıldı.
Bugün bir bakanımız Türkiye’de mesleki eğitimi konuşuyor. Onu burada yapacaksınız. Bu ülkede her yıl 2 bin kişilik eğitim verebilecek durumumuz var, özel kurumlarımız var. Siz niye bunu orada konuşuyorsunuz?
Her şeyi başka bir yerden ithal ederek kopyalamanın sonuçlarını yaşıyoruz burada. Bu devam ettikçe de bunları yaşamaya devam edeceğiz.
Bu konunun kabul edilmemesine rağmen kanıtsandığı bir gerçek. Aşırı göç ile demografik yapının değiştiğini söyleyebilirim. Bu durumun sonuçlarından bir tanesi de bu yaşananlara bir tanrısal durum ya da kadermiş gibi ve bir gün geçecekmiş gibi bakılması oldu. Sokağa çıkmayı tercih etmeyen insanlar çoğaldı.
“Yeşil hat üzerinden ürünlerimiz AB’ye ulaşabiliyor”
Demokrasinin araçlarını kullanmak gibi bir tepkileri yok. Demokratik haklarımızı projelerle ortaya koymamıza rağmen çok değerlendirilmediğini gördük. Çiftçilerin ise araçlarını oraya yığdığında zümresel kazançlarını aldığını gördük. Ama biz anlatmayla üretmeyle devam edeceğiz, gelişmeyle, standartlara uyarak, çağdaş ülkelerdeki normlara uygun mücadelemize devam edeceğiz.
Yeşil hat üzerinden ürünlerimiz AB’ye ulaşabiliyor. Kapasitemiz yettiği kadar ulaşıyoruz ve çalışmalarımız devam ediyor.
Bu ürünler arasında zeytinyağı daha etkin ama diğerleri de geçiyor. Tabi yeşil hat tüzüğünün bu güzel şeyler dışında da servisler yaptığını bilmemiz lazım. Kuzeyin AB standartlarına ve normlarına uyuşmayla ilgili şeyleri de gerektirdiğini ve Esnaf Odası’nın bunu 10 yıllardır devam ettirdiğini ve 10 yıl içerisinde buraya geldiğimizi anlamamız gerekmektedir.
Biz bir şirket değiliz. Esas ismimiz Esnaf Zanaatkârlar Üretim ve Kalkınma Kooperatifi’dir. Üreticiler bir araya gelerek, ürünlerinin topraktan tüketicisine ulaşması için çalışıyor”