Basın tarihi: Cinayet ve 301
Hayat değişir, iktidar değişir ama baskı bu topraklarda hiç bitmez. Çocukların eline silah verip cinayet işlemeye yollayanlar da hiç yakalanmaz…
Hrant Dink cinayetinin tetikçisi aniden tahliye oldu. Dört ay önce tahliye edilmeyen katilin 4 ay sonra nasıl tahliye edildiğine dair hukuki sorular da yanıtlanmadı.
***
Hrant Dink’i öldüren adamın salıverilmesi vicdanları sızlatarak gündem olunca birkaç hafta önceki “Hep aynı hikâye” başlıklı yazıma geri döndüm:
“12 Eylül Anayasası’nın değiştirilmesi yönünde 2006 yılında da hiçbir çaba gösterilmedi.
AKP hükümeti AB’ye uyum sürecinde ifade özgürlüğü konusunda attığı bazı olumlu adımları, TCY ve TMY’de yaptığı değişikliklerle geri aldı.
2006’da 82 yazar, yayıncı ve gazeteci adliyeye ‘düştü.’
‘Türklüğe hakaret” olarak özetlenebilecek meşhur 301. Madde, Orhan Pamuk, Hrant Dink, Elif Şafak, Rahmi Yıldırım, Eren Keskin’in de aralarında bulunduğu 69 isme dava açılmasına neden oldu.
Avrupa Birliği, Türk Ceza Yasası’ndaki bu maddenin değiştirilmesini istiyor”
***
2006 yılında 301’den açılan her davanın basın tarihinde ayrı hikayesi var… Tabii en korkuncu Hrant’ın aramızdan göz göre göre çekilip alınması.
Bu anonslu cinayetin başlangıcı, Dink’in Agos Gazetesi’ndeki 13 Şubat 2004 tarihli yazısına dayanıyor.
Hürriyet Gazetesi’nin bu yazıyı manşet yapması…
Genelkurmay’ın zehir zemberek açıklaması.
***
Ve hakkında dava açılması için yapılan başvuru…
Başvuruyu yapan Kemal Kerinçsiz için Vikipedia şöyle yazıyor:
“301. Maddede yer alan ‘Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama ile yargılananlar cezalandırılır’ maddesinden açtığı davalarla tanınır.
Bir grup avukat ile kurduğu Büyük Hukukçular Birliğinin başkanlığını yapan Kerinçsiz; Hrant Dink, Orhan Pamuk, Elif Şafak gibi yazarlar hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi’nden açtığı davalarla gündeme geldi.
Açtığı bu davaların duruşmalarında, adliye önünde tanınan bazı yazarları protesto etti.
Bu eylemlere Ümraniye’deki eve bombaları getirdiği öne sürülen Oktay Yıldırım, Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Mehmet Zekeriya Öztürk gibi isimler de katıldı. Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılması planlanan Ermeni Konferansı’nı iptal ettirdi.”
***
Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in Hrant hakkında dava açılmasına izin vermesi…
Bilirkişinin “Bu metinde Türklüğe hakaret (TCK 301) yoktur” saptamasına rağmen Hrant’a verilen 6 ay cezanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından kesinleştirilmesi…
AİHM’in Yargıtay’ın bu kararını Avrupa İnsan Hakları sözleşmesine aykırı bulması…
19 0cak 2007 gününe buralardan geçilerek gidildi.
***
301. maddenin yarattığı çalkantı hiç bitmedi.
Cinayetin ertesinde, 25 Ocak 2007 tarihinde “301 Cemil Tahtaya” başlığını atan Alev Er’in Star Gazetesi Genel Yayın müdürlüğünden alınması unutulmayacak bir skandal oldu.
Basın Tarihi içinde daha sonra göreceğiz…
Ancak…
Dink’i uğurlayan yüzbinlerin ‘Katil 301’ diye haykırdığını da anımsatalım.
***
301. Madde zulmünü bugün de icra ediyor.
“TCK’de, ‘devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçları’ tanımlayan ancak AKP’li yıllarda, ‘Muhalefeti cezalandırma aracı’ haline dönüştürüldüğü belirtilen 299 ve 301’inci maddelerin kapsamında ceza mahkemelerinde yalnızca 2022 yılında 7 bin 600 dosya açıldı.”
***
2006 yılındaki basın ve ifade özgürlüklerini anımsatırken atlanmaması gereken bir olay da her dönem sanık haline getirilen Eren Keskin’e 301. Maddeden açılan davanın hikayesidir.
“2002 yılında Almanya’nın Köln şehrinde devlet kaynaklı cinsel işkenceden söz ettiği konuşması nedeniyle açılan davada Keskin hakkında, ‘Türk Silahlı Kuvvetlerinin manevi şahsiyetine hakaret ettiği’ gerekçesiyle 2006 yılında Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinin 2. fıkrası gereğince 10 ay hapis cezası verildi, bu karar daha sonra 6 bin YTL para cezasına çevrildi.
Kararda, Keskin’in sözleriyle TSK’ya duyulan saygıyı azaltmak istediği öne sürülerek, özetle şöyle denildi: “Kurumlara yapılan aşağılama, saldırılar sonucu Avrupa’da dağıtılan ödüllere aday olmayı hedefleyenlerin, eleştiri sınırlarını aştıklarını kendileri de bilmek zorunda olup, bu açıdan eylemin neticesi olarak da cezaya katlanmaları gerekir.
İHD Başkanı olan sanığın insan hakları ihlallerini dile getirirken bu konuda barış ortamını bozmak ve orduya saygıyı azaltmak, yıpratmak amacıyla terör örgütlerinin yaydıkları gerçek dışı karalamaya yönelik haberleri hiçbir dayanağı bulunmadığı halde kadın panelinde dile getirmek, eleştiri olarak kabul edilemez.
Huzur ve barış ortamının teminatı olan TSK’ya inanç ve saygıyı azaltacak bu konuşmaları özellikle kamu kurumlarında önemli yer işgal eden sivil toplum örgütlerinin dile getirmeleri, ülkede barışı bozmak ve kavga çıkartmak isteyenlerin amaçlarına bilerek veya bilmeyerek yarar sağlamaya yöneliktir.”
***
Eren Keskin, “Bu oyunda yer almayacağım, bu para cezasını ödeyerek özgürlüğümü satın almayacağım.” diyerek cezasını para olarak ödemeyeceğini ve 10 ay hapis yatacağını açıkladı.
Bunun üzerine İnsan Hakları Derneği tarafından “Eren Keskin’le Dayanışma Ağı” adı altında düzenlenen kampanyaya 8 bin 876 kişi imza attı ve 6 bin TL bağış toplandı.”
***
Hrant Dink’i kim öldürdü?
Hrant’ı salıverilen tetikçi öldürdü.
Ama bu cinayetin birçok katili var… Biri de asla gerçek bir özgürlüğe geçit vermeyen, basın ve ifade hakkını yok sayan baskıcı siyasal uygulamadır.
Hayat değişir, zaman değişir, iktidar değişir ama baskı bu topraklarda hiç bitmez.
Çocukların eline silah verip cinayet işlemeye yollayanlar da hiç yakalanmaz… Çünkü bu baskı rejimi için onlara hep ihtiyaç vardır.