InstagramKöşe Yazarlarımız

Karışık Düşünceler

Bu ilk yazımda sizlere çok güzel şeylerden bahsetmek isterdim ama bu ülkede bunun imkanı var mı?

Her taraf adeta çirkef yatağı. Her yerden pis kokular geliyor. Böyle bir ortam içinde nasıl güzel şeyler yazayım ki! Bağışlayın beni. Hatta zaman zaman çok karışık düşünceler saplanır beynime.

Yahu biz çocukluğumuzu yaşamadık, ergenlik çağımızı yaşamadık gerektiği biçimde. Gençliğimizi ise hiç yaşamadık.

Gecemizi de gündüzümüzü de sırf halkımız özgürlük içinde daha rahat bir hayat yaşasın diye mücadele içinde geçirdik. Zaman oldu evlerimize uğramaz olduk.

Çoluk çocuğumuzu göremediğimiz sevemediğimiz günler oldu. Yılmadık, bıkmadık. Halkımızın geleceği, mutluluğu daha önemli dedik.

Peki ne oldu?

Bütün bunları, bu günleri görmek için, bu berbat durumu yaratmak için mi yaptık diye düşünüyorum. Sözüm ona bir devlet kurduk.

Kurduk ki sırf karşı tarafı çözüme yaklaştırmak, çözüm görüşmelerini yaparken elimizi güçlü kılmak için. Elimizi güçlendirmek için de üretimi artırmak ,eğitim kurumlarımızı dünya standartları seviyesine çıkarmamız gerektiği bilinci içinde hareket edeceğimizi söyledik.

Bağımsızlık Bildirgesi‘nde iki bölgeli, iki toplumlu, siyasal eşitliğe dayalı bir federasyonun da esas hedefimiz olduğunu belirttik.

Peki ne oldu? Üretimden koparıldık, narenciyeyi bitirdik. Eğitimi yavaş yavaş araplaştırmaya, laik eğitimden uzaklaşmaya başladık.

Ülkeyi sorma gir hanına çevirdik. Bağımsız ve özgürlük içinde yaşamak ve TC ile kardeşçe ilişkiler kurmak yerine sağlıksız ilişkiler kurduk. Adına da ana-yavru dedik. Kırk yaşını geçmesine rağmen bu yavru da hiç büyümedi. Hep yavru kaldı. Öyle ya evlatlar kaç yaşında olurlarsa olsunlar analarının gözünde hep yavrudurlar.

Rum yönetiminin idaresine girmedik ama Türkiye’yi yöneten bir gurubun AKP’nin yönetimine girdik.

Yöneticilerimizi bile biz değil onlar tayin eder oldu. Parti Başkanlarının bile kim olacağına onlar karar verir oldu. Hangi parayı kullanacağımızı onlar belirler oldu.

Eriyişi durdurulamayan Türk lirasına mahkum edildik. Sokaklarımızda güven içinde yürüyemez olduk. Bütün bunlar yetmezmiş gibi saçma sapan düşünceler üreten politikacıların esiri yapıldık.

Dünyadan izole olduk. Yüzümüzü uygarlığa değil gericiliğe çevirdik. Ülkede sahte diplomalı insanlar türetildi.

Para gasp etmeler, günlük olaylar haline geldi. Üstüne üstlük topraklarımız da yabancılara satıldı ve satılmaya devam ediyor. Kara para aklama uğruna yolu olmayan, elektriği, suyu olmayan yerlere villalar yapıldı.

Orman alanlarımız bile beton yığını yapılarla doldu. Geleceğini ülkemizde görmeyen gençlerimiz ülkeyi terk etmeye başladı. Yakında Kıbrıslı birine rastlamak için dürbün taşımamız gerekecektir.

Peki ama bu kötü gidişe kim dur diyecek? Göz göre göre yok oluşumuza seyirci mi kalınacak? Elbette kalınmayacak .

Bu kötü gidişi durduracak bir güç vardır. O da halkımızdır. Yalnız bu gücü hareket ettirecek bir umut lazım. Ve işte halkımız da o umudu gördüğü gün bu kötü gidişe son vermek için gerekeni yapacaktır.











Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu