Buyurun ‘Ankara Kriterlerine’
Gerekirse “adına Ankara kriterleri deyip” yola devam ederseniz o yol, getirir böyle bataklığa sokar. Kopenhag kriterlerini, demokrasiyi, hukuku, insan haklarını, azınlıkları korumayı reddetmenin bedelinin ülke için ne olduğunu görebiliyorlar mı acaba?
Muzip bir okur nereden bulduysa birkaç satırlık bir alıntı göndermiş, altına da el yazısıyla 2013 tarihini düşmüş:
“Dedim ya, fazla değil bi ufaktan muhalefet şerhi düşselerdi yeterdi.
Şeksiz şüphesiz biat etmemizi istediler.
Çağdaş uygarlık seviyesi, yüksek insanlık değerleri, çoğulcu demokrasi, Kopenhag Kriterleri, AİHM…
AB ülkeleri de bu değerlerin uygulayıcılarıydı.
Zaten biz sırf bu ‘değerleri’ içselleştiremediğimiz için ev ödevine müstahaktık, bu değerleri hayata geçirmediğimiz için AB’ye bizden kırk yıl sonra başvuran ülkeler kabul edilirken biz hâlâ kapılarda bekletiliyorduk.
Başımıza hangi felaket geldiyse hep bu AB’den uzaklaşmamızdan ötürüydü.
Maazallah AB’den kopmak kıyametimiz olurdu.
Bunları ezberlemiştik.
Bir ara Yunanistan’ın GSMH bakımından kaç katımız olduğunu ezberlemiştik.
Ne ki ekonomik kriz Yunanistan’ı vurup, Türkiye de IMF’yi kovacak düzeye gelince, karşılaştırma kalemi değişti, lakin muamele değişmedi.
Allah selamet verin Mehmet Altan, Yunanistan’la Türkiye’yi bebek ölüm oranları üzerinden karşılaştırıp ‘AKP’yi habire falakaya yatırdı”
xxxxxxx
Bu alıntının başında, sonunda ne var, kim yazmış, gönderen okuyucu bunları belirtmemiş.
Zaten belli ki bu birkaç satırı yollayan okurun amacı da o değil, muhtemelen siyasal iktidarın bacakları arasında bahşiş almak için dolanan bir anlayışı ve Türkiye’yi bugüne getiren, toplumsal çöküşün zemini oluşturan bir zihniyeti sergilemek.
Türkiye’yi hangi anlayışın çökerttiğini doğrusu bu alıntı çok iyi gösteriyor.
Çünkü bu, AKP iktidarının öngörüsüzlüğünü, körlüğünü ve gerçeklerden kopukluğunu iyi özetleyen bir alıntı.
xxxxxx
Bundan 11 yıl önce büyük bir güvenle böyle yazılar yazmışlar, durumu çok iyi analiz ettiklerine de inanmışlar.
Şimdi bakalım 2024 yılında durum nedir?
Kişi başına düşen gelirde Yunanistan 23.178 dolar ile 48. sırada.
Türkiye ise son açıklanan 13.384 dolar ile 69. sırada.
Üstelik de birçok iktisatçı için 13 bin dolar olduğu açıklanan kişi başına gelir rakamı da pek güvenilir değil.
xxxxxx
5 yaşına kadar bebek ölümleri sıralamasında da Yunanistan 30. sırada.
Türkiye ise çok olumlu bir yol kat etmiş olmasına rağmen hala 45. sırada ve Yunanistan’dan 15 basamak daha geride.
xxxxxx
“Öldü, bitti” ve “yandı, yıkıldı” denilen Yunanistan yeniden bize fark atıyor.
Neden?
Nedeni şu anlayışta saklı:
“Gerekirse adına Kopenhag değil Ankara kriterleri deyip yola devam ederiz.”
Gerekirse “adına Ankara kriterleri deyip” yola devam edersiniz de o yol yanlış bir yol olur ve getirir sizi böyle bataklığa sokar.
xxxxxxx
Peki nedir bunların bu kadar şikayetçi olduğu Kopenhag Kriterleri?
“22 Haziran 1993 tarihinde yapılan Kopenhag Zirvesi’nde, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği’nin genişlemesinin Doğu Avrupa ülkelerini kapsayacağını kabul etmiş ve aynı zamanda adaylık için başvuruda bulunan ülkelerin tam üyeliğe kabul edilmeden önce karşılaması gereken kriterleri de belirtmiştir.”
Özellikle Doğu Avrupa ülkeleri için belirlenen bu kriterleri biz basitçe dört maddede özetleyebiliriz:
1. İstikrarlı ve kurumsallaşmış bir demokrasinin var olması,
2. Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü,
3. İnsan haklarına saygı,
4. Azınlıkların korunması.
xxxxxxx
Türkiye’nin felaketi olarak gördükleri ve hiç hoşlanmadıkları kriterler bunlar işte; demokrasi, hukuk, insan hakları ve azınlıkların korunması.
Bunları reddedeceklermiş… Ki reddettiler…
Ve buna rağmen kalkınacaklarmış… Ki kalkınamayıp ülkeyi batırdılar.
Türkiye’nin nasıl kötü kalpli bir ahmaklığın kurbanı olduğunu yazının başındaki alıntı çok iyi ortaya koyuyor.
xxxxxxx
“Euronews Türkçe”, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilen Haziran 2018 ile Mayıs 2023’teki son cumhurbaşkanlığı seçiminden sonraki temel ekonomik göstergeleri karşılaştırmış.
İstikrarlı bir çöküşü bu rakamlardan görebiliyorsunuz zaten.
28 Mayıs 2023 seçimlerinden sonra mazot fiyatı yüzde 126, dolar kuru yüzde 97 ve gram altın fiyatı yüzde 59 artmış.
Üstelik bunlar 1 Mart 2024 itibariyle belirlenen rakamlar.
Son 18 gün içinde durum daha da kötüleşti.
Gün geçtikçe de daha beter olacak gibi gözüküyor.
xxxxxx
Neden böyle oldu?
Çünkü “Ankara Kriterleri” ile yola devam ettiler.
Alın övünün şimdi bu rakamlarla kuzucuklar… Ülkeyi “nasıl batırdık” diye keyiflenin.
Türkiye’nin ta 1993 yılında yani 31 yıl önce Doğu Avrupa’yı demokratik hale getirmenin ön koşullarını içeren Kopenhag kriterleriyle, piyasa ekonomisi koşullarını oluşturan Maastricht kriterlerinin çok uzağında olmasıyla “hedefinize ulaştığınızı” söyleyin.
xxxxxxx
Bu geldiğimiz noktada, Kopenhag kriterlerini, demokrasiyi, hukuku, insan haklarını, azınlıkları korumayı reddetmenin bedelinin bu ülke için ne olduğunu görebiliyorlar mı acaba?
Gördüklerini sanmıyorum.
Görmeye ihtiyaçları da yok.
Ülkenin batıp batmaması, gerçeklerin bu ülke için çok acı olması onların derdi değil.
Onların derdi ne peki?
Bilmem, fiyakalı bir arabaya binmek belki… Belki de bir ülkeyi batırabilecek bir gücü ele geçirmiş olmak.
Gerçekleri reddeden bir ahmaklığın derdinin ne olduğunu kim bilebilir ki?