InstagramKöşe Yazarlarımız

Kıbrıs Sorunu Nasıl Çözülür?




Yaşadığımız tüm sorunların kaynağının Kıbrıs sorunu olduğu ve bu sorun çözülmeden hiçbir şeyin değişmeyeceği, sık sık dile getirilen bir argümandır.

Bu argümana göre; nüfus, yoksullaşma, çalışma yaşamı, kadın cinayetleri, toplu taşıma, dinsel gericilik, yolsuzluklar, eğitim, sağlık, asgari ücret gibi akla gelebilecek herhangi bir konuda durum tespiti yapmak, talep geliştirmek ve bu talepler etrafında mücadele yürütmek, “boşa kürek çekmek”tir. Çünkü “Kıbrıs sorunu çözülmeden hiçbir sorun çözülemez!

Ne zaman birileri gündelik hayatta yaşanan herhangi bir sorunla ilgili, söylenmenin ötesine geçip somut bir analiz yapmaya kalksa, bir talep ortaya koysa, örgütlense ve mücadele yürütmeye çalışsa; “Kıbrıs sorunu çözülmeden hiçbir sorun çözülemez”cilerin kınamalarına maruz kalır.

Bu yaklaşım bana hep, 2000’li yılların başında popüler olan bir reklam sloganını hatırlatmıştır: “Kafalar değişirse her şey değişir!” O tarihlerde takip ettiğim bir dergi, bu sloganı kapağa alıp şu soruyu sormuştu: “Peki Kafalar Nasıl Değişir?

***

Kıbrıs sorununun tüm sorunların kaynağı olduğunu iddia eden, başka herhangi bir soruna yönelik en ufak bir ilgiyi ayıplayan kişilerin, bize bir yol haritası sunması beklenir. Oysa durum bunun tam tersidir!

Bu kişiler Kıbrıs sorununun tüm sorunların kaynağı olduğu konusunda kendi aralarında hemfikir olsalar da; sorunun çözümü için halkı davet ettikleri herhangi bir yol haritaları yoktur! “Kıbrıs sorunu çözülürse, her şey çözülür!” Peki Kıbrıs sorunu nasıl çözülür?

Sırayla gidelim!

Bu kişiler “Kıbrıs sorunu nedir?” sorusuna farklı yanıtlar vermektedirler! Kimine göre bu sorun bir “işgal ve nüfus sorunudur”, kimine göre “toplumlararası bir anlaşmazlıktır”, kimine göre “emperyalistlerin yarattığı suni bir sorundur

Tespitler muhtelif olunca, ideal çözüm modelleri de muhteliftir! Kimine göre “Türkiye ve onun nüfusu çekip giderse sorun da çözülür”, kimine göre “iki toplum federal bir çerçevede buluşursa sorun çözülür”, kimine göre “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönülürse” sorun çözülür!

Tüm bu konularda farklı yaklaşımları olanlar, kendi aralarında veya halkın önünde bir tartışma, birbirlerini çürütme veya ikna etme pratiğine de girmemektedirler!

Farklı sebepler, farklı çözümler ve farklı “Kıbrıs sorunları” hakkında konuşsalar da iki noktada ortaklaşmaktadırlar: Birincisi birbirleri ile değil, “Kıbrıs sorunu ekseninden çıkanlarla” polemik yaparlar!

Böylece aynı fikirdeymiş gibi görünürler. İkincisi asla ama asla çözüm için bir yol haritası sunmazlar! Halk için bir yapılacaklar listeleri yoktur ama yapılmaması gerekenler listesi upuzundur! O listede günlük hayata dair her şey vardır! Peki neden?

Bu kişilerin gizli korkusu şöyledir: “Ya günlük sorunlar çözülür de halk Kıbrıs sorununa olan ilgisini kaybederse!” Oysa “Kıbrıs sorunu çözülmeden hiçbir şey olmaz” fikrine gerçekten inanıyor olsalar, böyle bir korkuları da olmazdı!

***

Tüm sorunları çözecek sihirli bir kaynak bulsak, sonra o kaynağa odaklanarak bir defada tüm sorunlardan kurtulsak gerçekten de çok güzel olurdu! Ancak öyle bir kaynak yoktur!

Kıbrıs sorununun çözümünde halka bir rol biçiyorsak, halkın bu sorunu çözebilmesi için güçlenmesi gerekir! Günlük sorunlara dair; işyerinde sendikalaşmaya, asgari ücretin belirlenmesine, ücretsiz eğitim ve sağlık hakkının elde edilmesine dair yürütülen mücadeleler halkın deneyim ve güç kazanmasını sağlayan, mücadelelerdir!

Bu mücadeleler aracılığı ile birleşen, örgütlenen, güçlenen halk, Kıbrıs sorununun çözümüne de müdahil olabilir! Tüm meselelerde olduğu gibi bu meselede de “kestirme yol, en uzun yoldur!”









Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu