Nerede O Eski Bayramlar: Eskiye Özlem…
Sene 1970’li yıllar… Günlerden Arefe Günü…
Bayram, hareketliliği her yerde hissediliyor…
Şeherde Bayram Yeri kurulma hazırlıkları var…
Arasta sokağında ve Bandabuliya’da her zamankinden farklı bir hareketlilik var…
Terziler ve kunturacılar her bayram öncesinde olduğu gibi, yine en yoğun günlerini yaşıyorlar…
Her yer capcanlı, insanlar tatlı bir koşuşturma halinde, heyecanlı…
Köylerde fırınlar yakıldı, bayram çörekleri, kafesler, tatlılar ve pilavunalar hazırlanıyor…
ESKİYE ÖZLEM!
Tarih, çok uzak değil. Yakın tarih…
Bayramlarda, yeni kılık kıyafet ve ayakkabı alınması, adetten olsa da dönemin koşullarında yılda birkaç sefer alınabildiğinden Kıbrıs insanı için özel bir heyecanın habercisiydi…
Bayramdan bayrama alınan yeni kıyafetler ve potinler, adeta saf ve içten mutluluğa kapı açıyordu…Ertesi gün giyilmek için, onları yastık veya yatak altında saklamak, özel bir heyecandı…
Nerede o küçük şeylerden mutlu olan Kıbrıslılar, hisar üstündeki, bayram günleri… Ve Onunla birlikte kaybolan sevinçlerimiz.
Güllü dondurma, oyuncak araba, bez bebek ve bayram yerindeki cıncırakların yaydığı titreşim…
Bayram sabahı ellere yakılan kına ile güne merhaba demenin verdiği haz..Yapılan pilavunlar, börekler, çörekler, ekmek kadeyifleri, tel kadeyifler ve muhabbetin en samimisi..
BAYRAMLAR MI BÜYÜSÜNÜ KAYBETTİ! BİZ Mİ DEĞİŞTİK?
Teknoloji geliştikçe, eski bayramlara karşı özlem büyüyor. Her bayram döneminde, “Hani nerede o eski Bayramlar? Nerede çocukluğumuzun o güzel bayramları?” diye sitem etsek de, her şeye rağmen arife ve bayram dönemlerinde, Kıbrıs kültürünü hala yaşatmaya çalışanlar var…
Mütevâzi bayram yerleri, saf çocuksu sevinçlerin tanığıydı…
Çocuk gözünde, bayram yerleri, paha biçilmez bir heyecanın en büyük karnavalıydı… Milat kadar eski görünse de eski bayramlar, şimdiki gibi tatilden ve formalite gereği ziyaretlerden ibaret değildi…
Toplumun yoksulluğuna rağmen, bayram sevincini bekleme duygusunu kim geri getirebilir ki! Bayram sabahı, coşku ile uyanıp, bayram tadında bayramlaşmak…
Ardından, bayram coşkusuna katılmak, değerliydi…
Arife gününde aile bireylerinin bir araya gelerek, imece usulüyle, fırın yakması ve ekmek teknesinde hamur hazırlaması, hemen hemen her evin en önemli kültürel unsurlarından birisiydi… O günlere, kıyısından olsa da tanıklık ettiğim için kendimi mutlu sayıyorum…
Arife günü hazırlanan, ekmek, çörek ve pilavunanın tadı bir başka güzeldi. Hele de, sıcak sıcak çıkan fırından çıkan çöreği, taze hellim ile yemenin tadı hiç bir şeye değişilmezdi…
Bayramı nedeniyle, eski geleneklere uygun olarak yakılan ekmek fırınları, nostaljik birer görüntü oluştursa da, aslında yakın tarihimizin ve bayramların en önemli ve vazgeçilmez parçasıydı… Bunu halen yaşatanlara, selam olsun…
Geçmişten gelen kültürü ve bizi biz yapan geleneklerimizi, geleceğe taşımanın en büyük toplumsal sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum… Bunun için hepimiz, inanarak çok çalışmalıyız…
MUTLU, UMUTLU VE SAĞLIKLI BAYRAMLAR
Günümüzde her şeye kolay ulaşıldığından, bayramlar da sıradanlaştı. Saf sevinçler yerini, playstation, facebook, twitter, ipad, iphone, markalı ürünler ve cep telefonundan gönderilen hazır mesajlara bıraktı…
Teknolojinin ve sistemin dayatmalarının tutsağı oldukça, bizi biz yapan değerlerden uzaklaştık… Sanal dünya, durdurulamaz biz hızla, gerçeğin önüne geçti…
Ancak her şeye rağmen bir umut ışığı olmalı… Kıbrıs kültürünü ve gelenekleri yaşatmak, bu anlamda çok önemli… Yeni bir kültür bizim olamaz.
Bayram dönemleri, hatırlamak ve hatırlanmak adına duygusal dönemler… Sevdikleriniz tarafından hatırlanacağınız ve sevdiklerinizi hatırlayacağınız, bir bayram geçirmenizi dilerim.
Ülkemizin halkına güven veren, liyakat ve iyi yönetim ilkesiyle yönetileceği, mutlu, umutlu günlerde, nice Bayramlar dilerim… Başka Kıbrıs yok!