20’nci Sene-i Devriyesinde Annan Planı
Eğer 40’lı yaşlarınızaysanız ve siz de benim gibi Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşıyorsanız, 40’lı yaşlar insan ömrünün en güzel dönemidir diyenlere sakın inanmayın.
Bu söylem külliyen yalandır. Nereden mi biliyorum? Tabii ki kendimden.
Mesela ben ilk 20’de gençtim. Kıbrıs’ın kuzeyinde doğmuş, adanın güney yarısını surlar üstündeki Yiğitler Burcu‘nun parkından görüp “Ah keşke bir gün bu memlekete barış gelse sınırlar kalksa, tel örgüler hiç olmasa” dediğim yıllardı o yıllar.
Annan Planı‘nın en ateşli savunucularından olan büyüklerimden ve gençliğin verdiği cesaretten olsa gerek, nerde barış ateşi yansa gider, nerde eylem, miting söyleşi olsa katılır, her boş vakitte planın Türkçesini okuyup arkadaşlarımla satır satır tartışırdım.
Bize yıllarca tellerin arkasından gösterilen dünyanın ve onun da ötesinin anahtarı olarak gösterilen şeydi Annan Planı referandumu.
Gençtik, toyduk, referandumdan “Evet” çıkarsa Kıbrıs sorunu çözülecekti ve biz de dünyanın bir parçası olabilecektik. Kıbrıs Kıbrıslıların sorunuydu ve biz çözecektik bu sorunu.
Ama öyle olmadı. Annan Planı referandumu Kıbrıslı Türkler’in evet oyuna rağmen güneyin “hayır” demesiyle sahipsiz bir cenaze gibi morga kaldırıldı.
Geçen gün sosyal medyada gezinirken CTP’nin Annan Planı referandumu ile ilgili önüme düşen etkinlik görseliyle fark ettim ki koskoca 20 yıl geçmiş Annan Planı referandumunun üstünden.
Aile geçindirme, evlat okutma, sağlık sorunları, siyasi belirsizlik, ekonomik kaygılar ve tüm bunların üstüne hayatta ve ayakta kalma mücadelesiyle dolu geçen 20 koca yıl.
Ana muhalefetin düzenlediği “eril” etkinliklerle ilgili kendimi yokladığımda, giden değil kalan olarak hayatımdan çalınan 20 yıla mı yoksa “KIBRISTA BARIŞ ENGELLENEMEZ” diye diye bir bir barışı görmeden göç edenlere mi bilemedim.
Şimdi sorasım size; hani 40’lı yaşlar insan ömrünün en güzel dönemiydi? Hani 40’lı yaşlarda insanlar hayata daha olumlu ve umutlu bakardı?
Kıbrıslı Türkler olarak bizim bir dilaltı hapımız eksik bunun içinde hayatta ve ayakta kalabilmek için.
Bir genabla atasözü der ki; “Mücadele çok uzun işdir, öyle iki tur dönüp 20 yıl oturmaynan olmaz”