InstagramKöşe Yazarlarımız

Müze İlham Perisi Demek!




18 Mayıs, Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM) tarafından “Dünya Müzeler Günü” olarak kabul edildikten sonra, UNESCO tarafından 1977’den beridir, 18-24 Mayıs tarihleri arasında farkındalık yaratan etkinliklerle kutlanıyor.

Müzenin ne anlama geldiğini ve önemini, Sunay Akın bir röportajında şöyle dile getiriyor; “…müzenin sözcük anlamını bilmeliyiz

Müze” Fransızca bir sözcük olup ilham perisi anlamına gelmektedir. Yani bir toplumun ne kadar çok müzesi varsa, o kadar çok ilham perisi vardır demektir, onlar toplumların hafızaları, bellekleridir.

Müzeler neden önemli?

Bence, müzeler, geçmişin aynası, geleceğin ışığıdır. Geçmişten günümüze gelen, bizi biz yapan değerlerin en fazla hissedilebildiği büyülü mekanlardır. Bellektir.

Müzeler, dünyanın her köşesinden, farklı kültür, din, dil ve renkten farklı amaçlarla seyahat eden milyonlarca kişinin, değişmeyen ortak, uğrak noktasıdır.

Tarih ve kültür bilinci oluşturmak, var olan değerleri saptamak, kaydetmek ve gelecek nesillere aktarmanın yolu müzecilikten geçer.

Geçmişin aynası ve geleceğin ışığı olan müzelerin, kültürel, tarihsel, ekonomik, turizm ve eğitimsel yönü bulunuyor.

Geçmiş zamanların izinde yolculuğa çıkmak için, dünyanın her köşesinde farklı amaçlarla tasarlanmış müzeler büyük rağbet görüyor. Müzeler içerisinde, arkeoloji, tarih, sanat, fen, bilim, etnografya, kent kavramları en başta gelenler olsa da tematik, konsept müzecilik anlayışı da yükselen bir ivme izliyor. Müzeler, geçmiş ile bugünü birbirine bağlaması yönüyle de gizem yüklüdür.

Ülke gelişmişliğinin ve kültür seviyesinin, en önemli göstergesi olan ve bulundukları bölgelere çekim yaratan, prestij ve imaj sağlayan müzeler özel mekanlar olup, sadece turiste değil, çocuk, genç, yaşlı, engelli tüm demografik kesimlere hitap edecek şekilde tasarlanmalıdır.

Kuzey Kıbrıs’ta kapsamlı bir arkeoloji ve sanat müzemiz yok!

Ülkemizde bilet karşılığında ziyaret edilen kırkın üzerinde müze ve ören yeri bulunmasına karşın, kapsamlı, merkezi bir arkeoloji müzemizin olmayışı, ülkemizin en büyük eksikliklerindendir.

Özellikle başkent Lefkoşa’da böylesi bir eser kazandırmak sanırım hepimizin toplumsal sorumluluğudur.

Çünkü dünyanın tüm saygın başkentlerinde, prestij binası olarak kabul edilen mimarisi ile dikkat çeken ve şehrin kalitesini ve imajını yükselten müze ve tiyatro yapıları bulunmaktadır. Sadece Lefkoşa mı?

Tabii ki hayır, yaşayan tarihi bir şehir olan Mağusa, Girne, Salamis ve adamızın batısındaki Lefke de turizm gelişiminden müzecilik anlamında nasibini almalıdır.

Salamis Müzesi, Mağusa Kent Müzesi, Lefke Kent Müzesi hemen çağrışım yapıyor. Bunların yanında, farklı bölgelerde, köylerde, Kıbrıs kültürünü yansıtan etnografik müzecilik anlayışı, kent müzeleri ve tematik müzeler teşvik edilip desteklenmelidir.

2008 senesinden beridir, her 18-24 Mayıs döneminde, bir turizm sevdalısı ve bir rehber olarak kendimce müzelerin önemine dair, yazı, söz ve eylemle vurgu yapmaya çalışıyorum.

Çünkü müzeler, geçmişi şimdiye bağlar ve geleceğe taşır. İnancım şudur ki; Bir ülkede müze bilinci, çocuk yaşta başlayıp, ne kadar fazla gelişirse, tarihsel, kültürel ve toplumsal hafıza o denli, unutulmaz. Gelişmişliği ve kültür seviyesi de o boyutta büyür…

Geçmişten geleni günümüze taşıyan müze ve ören yerleri, altyapıdan, temizliğe, hizmet kalitesine, restorasyona ve yenilikçi adımlara dek, hak ettiği özel ilgiyi her anlamda görmelidir.









Başa dön tuşu