InstagramKöşe Yazarlarımız

Kıbrıs’ın Gerçekleri






Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Özel Temsilcisi, adamızda bir süreden beri sürdürdüğü görüşmelerle; kapsamlı bir çözümün görüşmelerini başlatmak istendiğinin mi yoksa bölgede uluslararası tekellerin çıkarlarına hizmet edecek ara bir çözümün peşinde mi olunduğu ile ilgili açılım yapmamaktadır.

Bilindiği üzere, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guteres’in altı maddelik çözüm çerçevesi, Annan Planı ile ortaya çıkan çözüm şeklinin üstüne inşa edilmiştir.

Bu çerçevenin içeriği Hristofyas-Talat, Anstasiadis-Eroğlu, Anstasiadis-Akıncı arasında yapılan görüşmelerde oluşan yakınlaşmalarla doldurulmuştur.

Crans Montana’da ‘Güvenlik ve Garantiler’ konusunda Türkiye tarafından yazılı açılım yapılmak istenmemesi, çözüme isteksiz davranan Kıbrıs Rum tarafını masadan kaçırmıştır.

Türkiye bu süreçten sonra adanın kuzeyini kolonize etmekle ilgili çabalarına hız vermekle kalmayıp aynı zamanda, ‘iki ayrı eşit egemen devlet’ gibi uluslararası hukuk dışında yaptığı öneri ile görüşme sürecini tıkamıştır.

Türkiye, altına imza koyduğu Kıbrıs Cumhuriyeti antlaşmalarının dışında, adayı kalıcı olarak bölmek için ‘adadaki gerçekler’ olarak özetlediği çerçevede çözüm talep ediyor.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasasını ve toprak bütünlüğünü koruma sorumluluğu verilen Türkiye hangi gerçeklerden bahsetmektedir?

Bunlara bir bakalım:

1-Adanın yüzde 37’si Türkiye’nin kontrolü altındadır.

2-Adanın kuzeyinde Türkiye, kendine bağlı bir alt yönetim oluşturmuştur.

3-Türkiye adanın kuzeyinde yaşayan 200 bin Kıbrıslı Rumu 1974 yılında evlerinden ve topraklarında çıkartıp güney Kıbrıs’a gitmeye zorlamıştır.

4-Kuzey Kıbrıs’a Türkiye sistematik olarak nüfus taşıyarak demografik yapıyı bozmuş ve Kıbrıslı Türkleri azınlığa düşürmüştür.

5-Kıbrıslı Rumların adamızın kuzeyinde terk etmek zorunda kaldığı taşınır ve taşınmaz mal ve mülkler ganimet adı altında yağmalanarak, taşınmaz mallar başkalarına tapulanmıştır.

6-Kıbrıs’ın kuzeyinde Türk lirası kullanma zorunluluğu getirerek, ekonomi tamamı ile Türkiye’ye bağımlı kılınmıştır.

7-Adanın kuzeyine taşınan nüfus ve dağıtılan vatandaşlıklar nedeni ile yapılan her seçime Türkiye müdahale etmektedir. Bu da Kıbrıslı Türklerin siyasi iradesinin gasp edilmesine neden olmuştur.

8-Eğitim sistemi, Türkiye’ye bağımlı hale getirilmiş, din istismar edilerek, Türkiye’den gönderilen misyoner imamlar ve her köşeye yapılan camilerle toplum dini baskı altına alınmıştır.

9-Adamızın kuzeyindeki en güzel kıyılar, Türkiye sermayesine dağıtılarak plansız yapılaşma ve çevre yağması hızla devam etmektedir.

10-Kara para aklama, sahte diploma satma, fuhuş, insan ve uyuşturucu kaçakçılığı ekonomik faaliyet olarak günlük hayatımıza girerken, yıllık olarak yüz milyar dolarlık bir ekonomi mafyanın kontrolünde faaliyetini sürdürmektedir.

11-Kıbrıslı Türkler, Türkiye medyasının baskısı altında kültürel ve toplumsal yok oluşla karşı karşıya bulunmaktadırlar.

12-1963 yılında beri Türkiye iki toplumun kaynaşmasına yönelik psikolojik ve fiziki engeller yaratarak, ekonomik, sosyal ve siyasi ilişkilerin gelişmesini engellemektedir.

13-Kıbrıs Türk toplumu adanın güneyinde ve kuzeyinde ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmektedir.

14-4 Mart 1964’te Türkiye’nin onay vermesi ile uygulamaya giren Birleşmiş Milletler’in 186 sayılı kararı nedeni ile Kıbrıslı Türk toplumu, Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklardan yararlanmamaktadırlar.

Bir yandan uluslararası hukuka ve altına imza koyduğumuz antlaşmalara uymayıp adayı bölmeye çalışacaksınız, öte yandan da ‘adadaki gerçeklerden’ bahsedeceksiniz. Alın size adadaki gerçekler.









Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu