InstagramKöşe Yazarlarımız

Hakikat, Umut ve Hayal Kırıklığı


Hayvancılar Birliği’nin eylemi birçok kesim için hayal kırıklığı ile sonuçlandı! Eylemin sınıfsal tabanına, o tabanı harekete geçiren ekonomik motivasyon kaynağına bakmadan; sadece biçimsel boyutlarından heyecanlanan kesimler için gerçekten de beklenmedik bir sonuç çıktı eylemden.

Üstelik yıllardan beridir kullanılan birçok içi boş kavramdan birisi olan “etkili eylem” ifadesine denk düşmek bakımından, son yılların en etkili eylemiydi!

Yollar kapatıldı, kapılar kırıldı, ateşler yakıldı, akla hayale gelebilecek her türlü taşkınlık hayata geçirildi! Ama günün sonunda Ünal Üstel ile el sıkışılarak bitirildi eylem!

Oysa daha hükümet düşecekti, erken seçim olacaktı, yıllardır UBP’ye oy veren hayvancılar CTP ve TDP’ye oy verecekti! Bu eylemden hükümete gelmeyi umanlar, günün sonunda kullanılıp atıldılar Hayvancılar Birliği tarafından!

Birkaç yıl sonraki yeni eylemlere kadar, kimse özeleştiri yapmayacak, gene eylem yapılınca da halkın hafızasızlığından şikayet edenler yine destek kuyruğuna girecekler! Ne de olsa mesele sorunların çözülmesi değil, rejim partilerinin kendilerine oy devşirmesi!

***

Bağımsızlık Yolu eylemin kitle tabanının sınıfsal pozisyonunu değerlendirerek ve eyleme geçilirken esas sebebin, vitrine konan “ithal ete karşıyız” argümanı değil, “bizim kendi dar çıkarlarımız tatmin edilsin” talebi olduğunu görerek; “eylemi destekliyoruz” sözünü tek bir kez bile ağzına almadı.

Eylem alanı ziyaret edildi, sosyal politikalar bağlamında üretim konusundaki görüşlerimiz paylaşıldı, yaratılan eylemsel zeminden hareketle toplumun kaç bireyine ulaştırabilirsek o kadar insana “kamuculuk” çözümümüz anlatıldı. Ama yok olmakta olan ve küçük sermayesine sarılıp kooperatifleşmekten çekindiği oranda büyük sermaye karşısında yok olmaya mahkum olan küçük burjuvazinin ömrünü biraz daha uzatma çabasına ortak olunmadı!

***

Bizim için ithal etin yanlışlığı ve üretimden kopmamak gerektiği ne kadar netse; verimsiz küçük üretimin kamunun sırtına yük bindirilerek sürdürülmesinin beyhudeliği de o kadar nettir! Küçük üreticinin uzun vadede ya işçileşmek ya da kooperatifleşerek verimliliğini arttırmak dışında seçeneği yoktur!

Hatta bizim yaşadığımız koşullarda verimliliğin artması için kooperatifleşmek de yeterli değildir! Büyük sermayeye avantaj sağlayan tüm uygulamalara karşı çıkılması, AKSA ve akaryakıt düopolünün geriletilerek her iki alanda da kamulaştırma yapılması elzemdir! Üreticinin maliyeti ancak bu şekilde düşer! Üreticinin maliyetini kamu sırtlandığında ise bu maliyeti düşürmek değil, zararı halka yaymak demektir!

Hayvancılar Birliği’nin bu tür sosyal hedefleri olmadığını, zümresel çıkarları için ve halkın zararı pahasına eylem yaptığını ise herkes biliyordu! Bağımsızlık Yolu, hem kamuoyuna yaptığı açıklamalarda hem de eylemin özneleri ile kurduğu diyaloglarda; zümresel kurtuluşun mümkün olmadığını, taleplerin toplumsallaşması, taleplerin kamuculuk eksenine ilerletilmesi, maliyetlerin sebebi olan inşaat, akaryakıt ve elektrik sermayesinin hedefe konması gerektiğini açıkça ifade etti.

Günün sonunda Hayvancılar Birliği istediği parasal girdiyi aldı. Ve eylem sonlandı!

***

Şimdi rejim partilerine gönül veren “muhalif” kitlelerin dilinde o bildik tekerleme dönüyor; “O kadar eylem yaptık ne oldu? Greve çıktık, ne kazandık?

Tam tersine Hayvancılar Birliği’nin eylemlerinde sakınımlı davranan Bağımsızlık Yolu üyelerinin umutları sapasağlam! Onlar okul harçlarına isyan eden DAÜ öğrencilerinin yanında tereddütsüz bir şekilde taraf oluyor!

Hayvan Refahı Yasası konusunda Dünya Yalnız Bizim Değildir Hareketi bileşeni olarak kavurucu öğlen sıcağında basın açıklamalarına katılıyor! Asgari Ücret’in en düşük kamu maaşına eşitlenmesi talebiyle eylemden eyleme koşuyor! Beleşe Deniz hakkı için büyük otel sermayesine kafa tutuyorlar!

Çünkü haklı taleplerden yana taraf olmak için, kazanmayı garantiye almak gerekmez. Haklı taleplerin, hiçbir sonuç vermeyen “etkili eylemler”den farklı olarak, birikerek sonuca ulaştığını bilmek yeterlidir! Bir de bir şeyin birikebilmesi için, hakiki olması gerektiğini!

Kamusal kaynaklardan kendi zümresine pay isteyenler “üretimden kopmak istemiyoruz” dediklerinde ve esas derdi nasıl olursa olsun oy toplamak olanlar “ithal ete karşıyız” diye açıklama yaptıklarında; biriken hakikat değil, sahteliktir! Sahte sloganlarla yapılan bir eylem ne kadar etkili olursa olsun, sonucu da sahte olur! Halkın umudu da böyle yok olur!

Hakikatten taviz vermeyen devrimcilerinse böyle bir sorunu yoktur!











Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu