InstagramKöşe Yazarlarımız

Kuzey Kıbrıs’ta Restorana/Meyhaneye Gitme Rehberi






Hafta arası, hafta sonu, öğlen veya akşam bir mekâna gidip yemek yemek isten.

Sosyalleşmek, iki lafın belini kırmak, birkaç kadeh yuvarlamak da var tabii kafanda. Haçana bir evde bişir gurtar?

İsten istemesine da burası Kuzey Kıbrıs, seni bekleyen sürprizlere hazır olmalı, dikkat etmen gereken noktalara ve karşılaşılması muhtemel bazı hususlara özellikle hazırlıklı olmalısın.

Gelin bakalım nedir bu hususlar?

İLETİŞİM SORUNSALI:

Yok öyle menüye bakıp “baa bir 3 numara, arkadaşa bir boynuzunun gabuğu, ısdarter olarak da badadezin alengirli kesilip soslanmışından” demek.

Önce İngilicca lisanında bunları söylemeyi öğrenmelisin.

Bu da yetmez ama;

Ağır aksanlı Bangladeşl, Pakistanlı ya da nereli olduğu konusunda fikrin olmayan garsonun şivesine da alışkın olmalı, soda dediğin zaman kola, cacık dediğin zaman da gunna getirmesini tolere etmelisin.

MENÜ:

Oturdun masaya, menüye bakıp, fiyatları da görerek sipariş verecen? Geç bunları, eskidendi o işler

Önce İnternete bağlanacan, sonra Quar kod mudur, ne hasbadır onu okutacan telefona, bağlanacan o sayfaya da o karınca duası gibi yazıları becerip okuyup sipariş verecen, ölme eşeğim ölme, yeni düzen böyle!

Ha ben menüye bakacam, elimde dutacam illa dersan da fiyat miyat göremen, çünkü adamlar da haklı, fiyat yazmaz, bir zammı yapmadan obiri gelir zere.

MEYHANEDE HESAP:

Meyhanede hesap çok bilinmezli bir matematik denklemi gibidir.

Tam “bizim arkadaslar geçen hafta burdan 1200 TL’ye gakdıydı” dediğin anda haşırt the blackboard, size uzun atlanabilir.

Tuvalet kağıdından bozma o kâğıtta yazan hesabı sorgulama asla raconda yoktur, ayıptır hatta. Meyhaneci o anda senin hakkına ne öngördüyse odur. Net!

Kimisi hesap yapar gibi görünür ama inanma, sandalye sayısını sayar sadece.

Öyle fix menü fiyatını sormak, gonyağın şisesinin fiyatını sormak, bilmek, üçüncü şişeyi kaça kaktırdı pardon açtı diye sormak yoktur bizde, ecnebi adetidir bunlar.

Kazık mazık, hesap ne geldiyse ödenir. Ha ondan sonra yol boyu “biz ne yediydik yahu da bu gadar duttu” muhabbeti yapılır, bir daha gelinmez bu zepevenge sonucuna varılır, bunlar normaldir.

MEYHANEDE SERVİS:

Saat 19.30’da ilk aksamdan bir masa seçtin ve oturdun. Bu demek değildir ki o şişi, o kebabı senin canının çektiği saat yeycen!

Önce pakla, badadez ve pancar ve bilumum gereksiz mezeyle nefsini körle, bas dişi da gorkma.

Sonra 3.5 cm bide içerisindeki milimetrik kesilmiş pastırmayı havada kap ve lüplet, 3. tabak salatayı çağır. Gabiraya bas dişi da gorkma.

Doydun? Tamam, işte şimdi kebap servisi başlayabilir. Yavaş yavaş, ağırdan yemesi lazım müşterinin ki çok yedi zannetsin.

En sondaki öldürücü soruya da hazır ol; “pirzola getireyim mi?” Fiyata dahil değil mi be buba, getir tabii. İnnalahım messabirin.

Tabii konu derin, köşe dar, bunun paket servisi var, masadaki kemikleri toplamak için yarışanı var, cep telefonuna kilitleneni var, bunları da ikinci bir yazı konusu yaparız.









Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu