Dönekten Başka Bir Şey Olamazsınız
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, küresel sermayenin tüm hayatımıza egemen olduğu bu günlerde, “ideolojilerin öldüğü” ile ilgili kalıplaşmış bir söz, insanların hafızalarına kazınmaya çalışılmaktadır.
Emeğin iktidarını hedefleyen sol ideolojinin değersizleştirilmesi için, olumlu taraflar görmezden gelinerek, sol olduğunu söyleyenlerin hataları ön plana çıkarılarak, güdümlü medya tarafından abartılmış haberler yapılmaktadır.
Özünde, kapitalizmin hastalıkları olan rüşvet, yolsuzluk, dolandırıcılık kısa zamanda köşe dönme gibi hatalar, sola ve sol ideolojiye mal edilmeye çalışılmaktadır. Sol ideolojide teorik olarak bir sorun yoktur.
Sorun kapitalist değerler içinde yaşayıp kendini sol olarak tanımlayanların, ahlaki anlamda geldikleri ilkesizliklerinden toplumsal düşünmemelerinden ve her şeyi bilirim anlayışına dayalı cehaletlerinden kaynaklanmaktadır.
“İnsan çıkarını düşünen hayvandır” tanımlamasını yapan Adam Smith’in söylemi, sol olduğunu söyleyenler için de geçerlidir.
Kapitalizmin ve militarizmin egemen olduğu Kıbrıs’ın kuzeyinde “kısa zamanda köşe dönme hastalığından” sağ veya sol olduğunu söyleyen insanların önemli bir kısmının etkilenmemesi mümkün değildir.
1974 savaşı sonrası, yağma, talan, hırsızlık; “ganimet” adı ile normalleştirilmiş, Türkiye’nin oluşturduğu yönetime yakın durarak çıkar sağlama, torpil, yağcılık, yalakalık olağan işler haline getirilmiş, rüşvet yönetimin iliklerine kadar işlemiştir.
Tüm bu iğrençlikler ortasında temiz kalmak gerçekten büyük bir başarı olmasına rağmen, bu iradeyi gösteren insanlara “enayi” gözüyle bakılmaktadır.
Böyle bir ortamda, doğruları söyleyerek ve yanlışların üzerine giderek, siyaset yapmak gerçekten zordur.
Yanlış yapan insanlar, doğru söylediğiniz için sizi alkışlarlar ancak büyük çoğunluğu yanlışı tercih etmeye devam eder. Sistemin yarattığı ranttan vazgeçmek istemezler.
Bir de 1974 sonrası adamızın kuzeyini egemenliğinde tutan ve bu çürümüş yapıyı kuran Türkiye yetkilileri çıkarları gereği yanlışın yanında durmayı tercih ettiği için, siz idarede olsanız bile iktidar olmanıza engel olmak için her türlü olumsuzluğu yaratırlar.
İdarede olmak için ilkelerinizden vazgeçmeniz ve ahlaki çürümüşlük problemi yaşayanlar gibi, söylem ve eylem yapmanız beklenir. Bu eşiği aştığınız anda, ideolojik sapma ve Türkiye egemenlerinin oyuncağı olma oyunu başlar.
Onlara hoş görünmek için suya sabuna dokunmayan sözde karşı çıkışlar veya olaylar karşısında sessiz kalmak, “ben iyi çocuğum” mesajı vermek genel anlamda görülen örgütsel davranışlardır.
Rejime hizmet edildiğini gizlemek için de “toplumsal mücadele verildiği” yalanı sürekli tekrarlanmaktadır.
Bugün Kıbrıs Türk toplumunu saran hastalık, makam, mevki, para ve çıkar uğruna, Türkiye’nin kurdurduğu bu rejime biat eden, ahlaksız, ilkesiz ve her şeyi bilirim cehaletine sahip kişilerin, toplumun önünde olmasından kaynaklanmaktadır.
Ankara’ya şirin görünme adına ideoloji ve ilkelerden vazgeçerek, doğruları söylemekten kaçınmak, toplumsal yok oluşu hızlandırmaktan öte hiçbir işe yaramaz.
Konfor alanlarının dışına çıkmak istemeyen, suya sabuna dokunmayan, ideoloji ve ilkelerinden vazgeçenler, kişisel menfaat sağlasa da toplum ve tarih önünde bir dönekten başka bir şey olamazlar.
Ankara’dakiler kimlere değer vereceğini çok iyi bilirler. Fotokopiyle uğraşmaz aslını kullanmayı tercih ederler.
Amaç Kıbrıs Türk toplumunun ölmeyecek kadar nefes almasını, sürünmeye devam etmesini sağlamak ve ayakları üzerinde durmasını engellemektir.
“Her şey Kıbrıs Türk toplumu içindir” yalanı her gün tekrarlanırken, toplumsal yok oluş devam etmektedir.
Kıbrıs Türk toplumu, Türkiye ve iş birlikçileri tarafından yok edilirken, onlara gerekli olan sadece bu toplumun ismini kullanmaktır.