InstagramKöşe Yazarlarımız

Yeni Kölelik: Anlatılan Senin Hikayendir!




Bu köşenin isminin neden “Akıntıya Karşı” olduğunu ilk makalemde yazmıştım. Elbette sebepler o yazdıklarımla sınırlı değildi.

İşte size bir sebep daha; çünkü herkes “bugün” olup biteni konuşurken; biz yaşananların “geçmiş”teki nedenlerini ve “gelecek”te nasıl çözülebileceğini yazıyoruz.

Bir de herkes “kişiler”e odaklanırken, biz “fikirleri ve pratikleri” masaya yatırıyoruz. Gelin şu köle kampı mevzusunda da hiç ilginizi çekmeyecek boyutlardan söz edelim.

Omorfo’daki köle kamplarının ortaya çıkmasından sonra Bağımsızlık Yolu, yıllardır zaten anlattığı sorunun nedenlerine/çözümlerine işaret ederken; kamuoyunun büyük bir çoğunluğu “kim yapmış” ve “vah zavallı işçiler” diye özetleyebileceğimiz iki kampa bölündü.

Dedikodu ve acıma duyguları o kadar yoğun ki, çözüm için düşünmeye/eylemeye vaktimiz yok!

Ama arada çözüm niteliği taşıdığını iddia eden kimi öneriler de duyulmuyor değil, işte o önerilerden birinden bahsetmek istiyorum bugün: Yasallaştırma!

***

CTP ve TDP’ye yakın çevreler bir süredir kabaca şu şekilde özetlenebilecek bir yaklaşım geliştiriyorlar; İnsan ticareti yapan danışmanlık şirketlerini yasallaştırırsak, bu şirketleri denetlemek daha kolay olacak ve bu tür yasadışılıklar ortadan kalkacaktır!

Bu amaçla devletin “işçilere iş, patronlara işçi bulma” konusunda tek yetkili olma durumunu sona erdirerek özel şahıs ve şirketlerin de bu faaliyeti yürütmesini yasa ile düzenlemeyi savunuyorlar.

Kamuoyuna verilen bölük pörçük bilgilerden anlaşıldığı kadarıyla, hükümetin de bu yönde bir yasa çalışması var.

Yani “Özel İstihdam Büroları” oluşturulması için yasa yapılacak, bu amaçla da İş Yasası’nın 61. Maddesi’nde bunu yasaklayan hüküm ya değiştirilecek ya da bypass edilecek! Böylece sorun ortadan kalkacak!

Yasadışı olarak yapılan her işi yasallaştırarak çözmek “liberal aklın” her sorunu çözmek için kullandığı sihirli değnektir.

Bu felsefeyi Türkiye liberalizminin öncü ismi Süleyman Demirel veciz bir sözle özetlemişti; “Meseleleri mesele etmezseniz, ortada mesele kalmaz

***

Gündemimize “insan ticareti” ve “köle kampları” ile gelen özel istihdam büroları, bizde şimdilik “acente”, “danışmanlık şirketi” gibi isimlerle biliniyorlar.

İş bulma ve nitelikli yaşam vaadiyle yürütülen bu dolandırıcılık faaliyetlerinin, sırf yasallaştırılarak nasıl içerik değiştirecekleri merak konusu…

Dünyanın bir ucunda teslim alınan, kayıtsız, nakit ve izi sürülemeyen paraların sırf şirketler yasal hale geldi diye artık alınmayacağını düşünmek de aptaldan bir parmak yukarıda bir saflık gerektiriyor. Ama işin bundan fazlası var!

Özel İstihdam Büroları, sadece işverenlere yabancı işgücü temin eden kurumlar değildir.

Tam aksine esas işlevleri ve “yasal” para kazanma yöntemleri, yerli iş gücünü esnek, ucuz ve güvencesiz bir şekilde patronlara pazarlayarak elde ederler.

Yani İş Yasası’nın 61. Maddesi’nin ortadan kaldırılması, Kıbrıslı Türk işçi sınıfı için cehennemin kapılarını biraz daha aralayacaktır.

Eğer bugün özel sektörde iş güvencesi, ek mesai, yıllık izin, hastalık izni vb. sorunlar olduğunu düşünüyorsanız; siz bir de Özel İstihdam Büroları’nın yasallaşmasından sonrasını görün!

***

İş bulmaya aracılık ya da özel istihdam büroları, 1800’lü yıllarda altın çağını yaşadı. Bunun işçi istismarına döndüğü ve patronlar tarafından arkasına saklanılacak bir paravan olarak kullanıldığı ortaya çıkınca; sosyal devlet politikalarının bir parçası olarak aracılık yasaklanarak devlet tekeline alındı.

İş Yasası’nın 61. Maddesi de iş bulmaya aracılığı yasaklayan 34 Numaralı ILO sözleşmesi de bu sürecin ürünüdür.

Ancak SSCB’nin yıkılması ile birlikte her alanda olduğu gibi bu alanda da serbest piyasa ekonomisi (onlar serbest biz piyasa) kendini gösterdi.

ILO 88 ve 96 sayılı sözleşmelerle bu yasağı önce yumuşattı ve 181 sayılı sözleşmeyle de serbest bıraktı. Türkiye’de de iş ve işçi bulmaya aracılık 2003 yılına kadar yasaktı.

Önce bu yasak kaldırıldı ardından da Özel İstihdam Büroları’nın açılması için yasa yapıldı.

Özel istihdam bürolarının temel işlevi; ana işveren ile hukuki bağı koparması, işçilerin alt veya taşeron işveren aracılığı ile geçici ve kısa süreli çalıştırıldığı, kıdem biriktiremediği, tazminat talep edemediği kırılgan ve güvencesiz bir çalışma yaşamına mahkûm edilmesidir.

ABD’nin danışmanlık gurusu Tom Peters’in işçi istihdam edecek işverenlere dediği gibi “Sahip olursan aptalsın!” veya Kevin Bales’in çarpıcı özeti ile “İneği satın almak niye? Senin olmadan da ipleri elinde tutabilirsin*”

Bu cümledeki ineğin biz emekçiler olduğumuzu belirtmeme gerek yoktur sanırım!

Kapitalizm 1900’lü yılların başında Ekim Devrimi ile geriletildiği mevzileri terk etmiş ve her alanda olduğu gibi istihdam alanında da özüne dönmüştür. Aracı acentelerin ve danışmanlık ofislerinin, özel istihdam büroları olarak yasallaştırılması çabası bununun ülkemizdeki uzantısıdır.

Birçok insan yabancı işçilerin insan ticaretine maruz kalması ile ilgili bir hukuki/vicdani mesele olduğunu sansa da

Omorfo’daki köle kampı ile anlatılan bizim hikayemizdir!

* Kevin Bales, Küresel Ekonomide Yeni Kölelik, Çitlembik Yayınları











Başa dön tuşu