Demokrasicilik Oyunu
Poh poh kurultay yaptılar, 21 bin küsur üyelerinin bulunduğunu söyledikleri ve en az yarısının terk ettiği ya da tehditle terk ettirildiği, etmeyenlerin de hakarete uğradığı, önceden yazıldığı pusulaların ceplerde dolaştığı bir kurultay süreci yaşandı.
Hem de bütün dünyanın kendilerini izlediğini böbürlenerek söyledikleri ve fakat vatandaşlar tarafından alaya alındıkları bir kurultay!
İlçe kongrelerinin mahkemelik olduğu, kurultayın dahi mahkemelik olma aşamasına geldiği, bir ilçe kadın kolları şaibeli başkanının bir milletvekilini tehdit ettiği hatta salondan atılması için kendi şakşakçılarına emir verme cüretinde bulunduğu bir kurultay.
Halen başbakanlık yapan ve bütün devlet ve parti olanaklarını elinde bulunduran bir adayın rakibini tehdit etme hakkını kendinde bulduğu bir kurultay.
Peki ama bunlara bu gücü ve cesareti veren ya da verenler kimler?
Kim bu cüretkâr kadın?
Şöyle veya böyle seçilmiş bir milletvekilini tehdit edecek hatta salondan atılmasını emredecek kadar cesareti nereden buluyor?
Elbette desteklediği ve kazanacağı önceden belli olmuş olan, gizli yerlerde kazandırılma kararı alınmış olan adaydan yani başbakandan alıyor. Başbakanlığa atanışı da öyle olmamış mıydı?
Yapılan kurultayda en az oyu alıp 5. geldiği halde, diğer adaylar istifa ettirilip ona hükümeti kurma görevi verilmemiş miydi?
Yani TC’yi yöneten AKP tarafından başbakanlığa getirilmemiş miydi?
Ha bu kez ne oldu?
Atamanın biçimi değişmiş oldu. Ve üyeler tarafından seçilmiş bir başkan ve de başbakan konumuna getirilmiş oldu.
Yani tamamıyla bir kurgu.
Ne diyelim UBP aynı UBP.
Kurulduğu günden beri gerek genel seçimlerde gerekse parti içi seçimlerde hocalarından aldıkları derslerle ve talimatlarla ayni entrikaları devam ettiriyorlar.
Peki ama kimdir bunların hocaları? Belli değil mi?
Kıbrıslının ne düşündüğünü sormak gereğini duymadan, federasyon tezinin öldüğünü iddia edip artık KKTC’nin tanınması için BM’de çağrı yapanlar.
Dünyanın kıskançlıkla(!) izlediği Türkiye’yi yaratanlar, ekonomik ve siyasal açıdan göklere uçuranlar!
Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulduğundan beri fiilen seçimler içinde olan birisi olarak ayni entrikalara tanık olmaktayım.
1976 Milletvekilliği seçimlerinde olsun, 1981 seçimlerinde olsun ayni durumlar yaşanıyor toplumda. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de aynı olaylar…
1981 seçimlerinde sayım sonuçlanmadan sonucun ilan edilmesi ve rahmetli Rauf Raif Denktaş’ın Cumhurbaşkanı ilan edilmesi…
Ve yine yıllar sonra aynı Denktaş’ın TC’den adeta kovulması ve adaylığının engellenmesi, 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sayın Akıncı’ya adaylıktan çekilmesi için yapılan tehditkâr baskılar ve ölüm tehditleri hep ayni düşünceyi taşıyan AKP ve benzeri partilerin ve yavrularının demokrasi anlayışlarının ürünü değil midir bütün bunlar?
Peki ama bu ülkenin gerçek demokratları, sosyal demokratları, solcuları ne yapıyor?
Ya derin uykuya devam ediyorlar ya da uyanır gibi olduklarında da birbirlerini yemeye çalışıyorlar. Yeter artık uyuduğunuz.
Uyanın artık.
Beraber olun, bir olun ve bu entrika düzenine son vermek için mücadeleye başlayın. Hemen şimdi.
Aksi halde yarın çok geç olacaktır.