Ben, Sen, O
“O, yalnız ağaran tan yerini görüyor
Ben, geceyi de…
Sen, yalnız geceyi görüyorsun
Ben, ağaran tan yerini de…”
Nazım Hikmet Ran
Bazı kişiler vardır; hayatta karşılarına ne çıkarsa çıksın her türlü olumsuzluğu yenebileceklerine inanırlar…
Bu; aşırı bir kibir, şişmiş bir özgüven veya kör bir umut değildir aslında… Kendini beğenmişlik, koşullara ve insanlara yönelik bir küçümseme veya hesapsız-kitapsız bir inanç da değildir…
Bilinç ve iradeyle alt edilmeyecek hiçbir zorluk olmadığına, zaman ve imkanlar doğru kullanılırsa tüm hedeflere ulaşılabileceğine yönelik bir iddia denebilir en fazla…
Rastladım ben böyle insanlara…
***
Bazı kişiler vardır; hayatta karşılarına çıkan olumsuzlukları yenememe olasılığını dikkate alırlar…
Bu; kendine güvensizlik, saf bir umutsuzluk, insanlara dair bir inançsızlık değildir aslında… Yenilgiye teslimiyet, hedeften vazgeçiş veya koşullara tabi olma isteği de değildir…
Zamanın ve imkanların kısıtlı olduğu bilinciyle, yaşamın kendi akışını hesaba katmanın gerekli olduğuna yönelik bir bilinç denebilir en fazla…
Rastlıyorum böyle insanlara da…
***
Gözümüzün önünde şekilden şekile sokulan yaşamımız, bize hiç sorulmadan başkalarınca çizilen kaderimiz ve giderek tanıyamaz hale geldiğimiz bir geleceğimiz var bizim…
İradeye yapılan ısrarlı vurgu, “tüm bunlar karşısında dikleneceğim” derken yaşamın akışından kopuşu getirebiliyor bazen…
Koşulları fazlasıyla hesaba katmaksa, kendi hedeflerimizden uzaklaşmaya, hatta onları unutuvermeye götürebiliyor bizi…
Her iki “çözümün” de ağır bedelleri var, yaşam karşısında… Ve bu bedellerin acımasız kaçınılmazlığıyla donup kalıveriyoruz işte bazen…
Böyle insanlara da rastlıyorum ben…
***
İster “kişisel” hedeflerden ve özel koşullardan bahsediyor olalım…
Toplumsal koşullardan ve örgütsel hedeflerden bahsediyor olalım istersek…
Tek kişilik sorunlar ve tek kişilik çözümlerle boğuşup durmak, her gün biraz daha “batmak” demek olmuyor mu, istesek de istemesek de?
“Yalnız ağaran ten yerini gören” o umutlu iradeyle veya “yalnız geceyi gören” gerçekçi bilinçle yoğrulmuş kişilerden geçilmiyor çevremizde…
Elbette, bunları gören herkesi “görenler” var bir de…
Bu üçünün dışına çıkmak mümkündür belki de…
***
Yaşamın kendi akışını hesaba katmanın gerekliliğine inanan bir bilinci koruyarak, ısrar etmek mümkün müdür hedeflerimizde?
Karşımıza çıkan olumsuzlukları yenebileceğimize inanan bir iradeden vazgeçmeden, yenilginin olasılık dahilinde olduğunu inkara kalkmamak hem de…
Bunu yapabilmenin imkanı; ne O’nda, ne SEN’de, ne de BEN’de…
Bazı kişiler vardır, kişisel arzularını gerçeğin koşullarında tartar ve “BİZ” diyebileceği başka kişiler arar…
Rastlıyor musun böyle kişilere sen de?