Eyaletleşme Kaçınılmazdır
İkinci Dünya Savaşı sonunda, Sovyetler Birliği’nin komünistlerin iktidarda olduğu Yunanistan’ı Amerikan–İngiliz etki alanına terk ettiği gibi Ukrayna üstünden yapılan pazarlıklar neticesi Putin’in Rusya’sı da Suriye’yi NATO’ya teslim etti.
Türkiye 1974 öncesi Kıbrıs’ta oluşturduğu mücahit ordusu benzeri bir oluşumu, ABD ve batının desteği ile Suriyeli Sünni Araplar, Türkmenler ve çeşitli ülkelerden gelen paralı askerlerden oluşturarak, yıllarca besleyip, donatıp eğitti.
Suriye’den, Rusya’nın desteği çekilince de Türkiye bu eğittiği güçlerle Suriye’yi işgal etti. Bu yaşananlar, kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıkların bir sonucudur.
“Büyük Orta Doğu Projesi” altında başlatılan “Arap Baharı Harekâtı” Libya ve Suriye’yi üniter devlet olmaktan çıkarırken, Irak’ın işgali ile de Irak Devleti parça parça edildi.
Şu anda Orta Doğu’nun sınırları sadece harita üzerinde kalmıştır. Orta doğu coğrafyası Sünni, Şii, inancına ve Arap, Kürt etnik temeline göre şekillenecektir.
Küresel güçlerin “Büyük Orta Doğu Projesi” en baştan beri bu amacı gütmekteydi.
Türkiye bu paylaşımda büyük bir taşeron görevi üstlenmiş ve Türkiye’yi yönetenler küresel güçlere hizmet etmektedirler.
Bunun en güzel örneği Gazze soykırımına seyirci kalan Türkiye’nin din kardeşlerine yardım etmek yerine, İsrail ile yıllardan beri mücadele eden Suriye’ye beslediği askeri güçleri göndererek müdahale etmesinde görebiliriz.
Bunun da ötesinde, NATO’nun İncirlik üssünü kullanarak İsrail’e her türlü desteği vermesi ve İsrail ile Türkiye arasındaki ticaretin devam etmesi örnekleri çoğaltılabilir.
NATO ile Rusya arasında gidip-gelir gibi görünen Türkiye’nin, aslında küresel güçlerin emrinden asla çıkmadığı bir kez daha görülmüştür.
Osmanlı döneminde olduğu gibi “domuzdan post, Moskof’tan dost olmaz” siyasetinin hala daha devam ettiği gerçeği ortada durmaktadır.
Erdoğan ve AKP ile gelen, Türkiye Cumhuriyeti’nin mal varlıklarını özelleştirme adı altında Arap sermayesine satma anlayışı ile Araplaşan bir Türkiye’nin geriye dönüşü yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti artık Türklerin değil “Türkiyelilik” temelinde birçok etnik topluluğun devleti olma yolundadır. Irak ve Suriye’de yaşanan eyaletleşme siyasetinden Türkiye’nin de payını alması kaçınılmazdır.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları genişliyor” söyleminin arkasına saklanılarak ve havuz medyasının yayınları ile desteklenen eyaletleşme süreci Türkiye’yi bekleyen siyasi gelişmelerdir.
Türkiye, Kürt, Arap, Sünni ve Şii eyaletleri ile komşu olmadan öte, bu eyaletler Türkiye’yi de içine alacak şekilde yeniden düzenlenecektir.
Temel amaç İsrail Devleti’nin ve enerji güvenliğinin sağlanmasıdır. Türkiye’yi yönetenler küresel güçlere hizmet ederek, aslında İsrail ile ortak hedef için çalışmaktadırlar.
Bu denklem oluşturulurken, Kıbrıs için neler düşünülmektedir?
Doğaldır ki Yunanistan, Türkiye, Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin, Mısır ve Libya Türk bayrağında olduğu gibi hilal ise bu bayrağın yıldızı Kıbrıs’tır ve Kıbrıs için de planlar yavaş, yavaş ortaya çıkmaktadır.
İki ayrı bölgeden oluşan ve NATO’ya bağlı güçlerin kendilerine ayrılan üslerde varlıkların devam ettirdikleri, NATO’nun garantörü olduğu yeni bir çözüm bizleri beklemektedir.