InstagramKöşe Yazarlarımız

Bugün 24 Nisan, Hüzün Doluyor İnsan






Kutlu Nisan haftasının yirmi dördünden yazımsadın… hem de gri bir havada.

Havalar da ne istediği bilmeyen kararsız bir ruh gibi… bir günde dört mevsimi yaşıyoruz, tıpkı bir günde bin duyguya büründüğümüz gibi.

Bir sonraki hamleye hep bir hazırlıksız yakalanıyoruz. Ne tuhafız…

Enteresan günlerden geçiyoruz toplum olarak, bense duygusal ve yaşamsal olarak kaybolduğum günlerin içerisindeyim.

Ancak bu defa ruhlara değil ötekileştirilmiş bir kimliğe zorla uydurulmaya çalışılmış ve kimsenin farkına varmadığı topluluklardan ötekilerden bahsetmek istiyorum.

Biliyorum bu yazı tutsaklığım için yeni bir güncelleme olacak ama inanın “Düşünce Suçundan” kaybetmediğimiz hiçbir şey kalmadı, zincirlerimizden başka.

Yazmaya başladığımda kendime bir söz vermiştim; ben ne hissediyorsam kalemim onu yazacak. Kendime verdiğim bu söz kalemim tükenmediği sürece benim şiarım ışığım olacak.

Geçtiğimiz gün 23 Nisan kutlamalarına katıldım. Çocukların olduğu her olaya gururla eşlik ederim. Kutlamaların içinde kendi çocuğum da vardı.

Her toplumdan, her ırktan çocukların bulunduğu ve müthiş gösterilerin sunulduğu güzel bir gündü.

Ancak tören başladığından beri “TÜRKLÜK” göndermeleri bir an olsun ağızlardan düşmedi.

Türk olmayan tüm çocuklara ait olmadığı ırkın yeminini verdirdiler.

Biz çocuklarımıza ırktan önce insanlığı öğretiriz, diller ve ırklar yaşadığımız ülkenin renkleridir, biz sadece bir rengin yeminini verdirmeyiz çünkü biz gökkuşağıyız, bütün renkler bizimdir bütün diller bizimdir.

Ancak bunu Türk kolonyalizminin hüküm sürdüğü yerlerde anlatmak ve yaymak deveye hendek atlatmak kadar zor. 23 Nisan’da Türklük yeminleri ettikten sonra Nisan’ın 24’ünde Ermeni Yetimlerin Ölüm Yürüyüşünü andık…

24 Nisan 1915 ülkemin Dersim, Maraş, Sivas Madımak ve sayamadığım korkunç katliamlarından sadece biri…

Özlemle anıyorum memleketimin esmer yüzlü çocuklarını…

Türk ve İslam dayatmasını kabul etmeyen her toplumun her insanın ne yazık ki sonu bu. Biz yobazlık savaşı verirken içten içe empoze edilen ve arkadan dönen işler tıkır tıkır işliyor; kara para aklaması, yasa dışı bahisler, kadın ticareti vs…

Tabi tüm bu korkunç olayların yanı sıra birde besleme ve çapulculuğumuzdan sonra hadsizlik kimliği iliştirildi yorgun halkların üzerine ve devam edildi…

Denildi ki; “Siz benim dayattığım dini vecibelere karşı geldiniz madem ben de size haddinizi bildirmeye geliyorum…

Soykırım şansı olsaydı belki de bir gecede kaybettiğimiz diğer yakınlarımız gibi bizi de yok edeceklerdi ancak bize psikolojik savaş açarak, gelecek umutlarımızı çalarak, yaşayamaz hale getirerek her gün biraz daha öldürüyorlar, farkına varamadığımız tek şey bu.

Bundan sonrası ne olur bilmem, tek bildiğim şey meselenin iç yüzünü de ele alarak tüm renklerin safları sıklaştırarak, omuz omuza mücadele vererek, umut katliamını engellemesi… Kurtuluşumuz bundan ibaret.

Sevgili Ülkem, Yoldaşım.
Öperim örselenmiş umudunuzdan…













Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu