DünyaManşet

Koca: Avrupa’daki gelişmeleri dikkatle izliyoruz




Aşıda tereddüt yaşayanların, aşı karşıtlarından ayrı tutulmasını isteyen bilim insanları, aşı olmayanların kapalı ve kalabalık mekanlara girişlerinin kısıtlanmasını tavsiye ediyor.

Uygulama, ülkelere göre farklılıklar içeriyor

Delta varyantının günlük vaka sayılarında yarattığı tırmanışın engellenmesi için aşı olmayanların kafe ve restoran gibi kapalı ve kalabalık mekanlara girişlerinin kısıtlanması uygulaması Avrupa‘da yaygınlaşıyor.

Aşı karşıtları temel hak ve özgürlüklerin sınırlandığı gerekçesiyle sokaklarda protesto gösterileri düzenlese de İrlanda’da parlamentodan geçen yeni yasaya göre sadece aşı olduğunu belgeleyen kişiler kafe, bar ve restoranlara girebilecek.

İtalya’da kapalı alanlara girmek için aşı kimliği gerekecek. Bu kimlik, kişinin en az bir doz aşı olup olmadığını, Covid-19 geçirip geçirmediğini ve son 48 saatte testinin negatif olup olmadığını gösterecek. Böylesi uygulamalar Fransa, Kıbrıs ve Danimarka’da da zorunlu hale getirildi.

İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Eylül’den itibaren ülkedeki gece kulüplerine sadece aşılarının tam olduğunu kanıtlayabilenlerin girebileceğini söyledi.

Almanya’da nüfusun yarısı koronavirüse karşı tam aşılanmış olsa da vaka sayıları arttığı için Almanya Başbakanlık Dairesi Başkanı Helge Braun, aşılanmayanlara yönelik sonbaharda kısıtlamalar olabileceğini belirtti.

Restoran, sinema veya maçlara girişte aşı olmamış kişilerin test beyan etmelerine rağmen söz konusu yer ve etkinliklere gidişinin imkânsız hale gelebileceğini kaydeden Braun’un bu açıklaması Alman kamuoyu ve siyasetinde tartışmalara yol açtı.

Koca: Avrupa’daki gelişmeleri dikkatle izliyoruz

Türkiye’de de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Avrupa’daki bu gelişmeleri dikkatle izlediklerini belirtirken, bilimsel verilere bakarak kapalı mekanlara girişler konusunda karar vereceklerini açıkladı.

Bakan Koca, “Herkes yapıyor, herkes istiyor diye bir adım atmayacağız. Kısıtlamalarla dolu bir toplumsal hayat hiç birimizin tercihi ya da önceliği değildir” dese de kısıtlamalara tamamen kapıları kapatmadı, gereken neyse yapmaktan çekinmeyecekleri mesajı da verdi.

“Aşı karşıtları engellenmeli”

Peki, tam olarak ne yapılmalı? Sağlık Bakanlığı nasıl bir strateji izlemeli?

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (Klimik) Başkanı Prof. Alpay Azap; DW Türkçe’ye konuşurken öncelikle aşı karşıtlığı ile aşı tereddüdünün birbirinden ayrılmasını istiyor.

Aşı karşıtlarının doğrudan aşılara karşı olup, propagandayla insanların aşı olmasını engellemek isteyenler olduğunu hatırlatan Azap, “Bunlar genellikle ünlü olmak, para kazanmak ya da dikkat çekmek isteyen kişiler. Toplumda kafa karışıklığı yaratmaları engellenmeli. Yanlış bilgi verip gereksiz paniğe neden olmak suç. Soruşturulmalı. Aşı karşıtları için böylesi mekanizmalar işletilmeli. Yanlış bilgiyi yaymaları engellenmeli” diyor.

“Aşı tereddüdü büyük sorun”

Azap, aşı tereddüdünün tüm dünyada büyük ve önemli bir sorun olduğuna dikkat çekerken dünyadan örnekler veriyor:

Bugün ‘Covid aşısı temin ettiğimizde aşı olmayı düşünür müsünüz?’ sorusuna ‘kesinlikle olmam’ diye yanıt verenlerin oranı ülkeler arasında farklılık göstermekle beraber ABD’de ve Fransa’da yüzde 30’lara ulaşıyor. Almanya‘da yüzde 20, Kuzey Avrupa ülkelerinde yüzde 15 gibi çok ciddi rakamlar ortaya çıkıyor. 

tereddüdü yaşayan kişilerin aşıya güvenlerinin sağlanması lazım. Toplumun, aşıyla ilgili tüm süreçlerin tamamen bilimsel verilere dayalı olarak yönetildiğine güvenmesi lazım. Burada en önemli görev salgın yönetimine düşüyor.

(Kaynak: DW Türkçe)









Başa dön tuşu