Gıda Mühendisleri Odası (GMO), yaşamın her alanında en çok ihtiyaç duyduğumuz suyun, kirliliğin, ekosistemin bozulmasının, iklim değişikliğinin etkilerinden zarar gördüğünü vurguladı ve su konusunda tehlike çanlarının çaldığına dikkat çekti
GMO: Halk, suyu verimli kullanılarak israfın en aza indirilmesini sağlayacak şekilde eğitilmeli
Oda’dan yapılan açıklamada, atıkların doğaya salınmaması veya sulardaki kirliliği önleme konusunda yasal düzenlemeler yapmanın; atık ve gübreleri değerlendirerek su kaynaklarını koruyacak yatırımları kamu eliyle ve bir an evvel hayata geçirmenin vazgeçilmez adımlar olduğuna işaret edilerek, ”Ayrıca halkın ve özellikle çocukların suyun verimli kullanılarak israfın en aza indirilmesini sağlayacak şekilde eğitilmesi olmazsa olmazlar arasındadır” denildi.
Bu yılki Dünya Gıda Günü temasının “ Su Hayattır, Su Gıdadır ve Kimseyi Geride Bırakmayın” olarak belirlendiğini kaydeden GMO Başkanı Beste Oymen, temanın, hükümetleri, özel sektörü, sivil toplumu ve üniversiteleri daha az suyla daha fazla gıda ve tarım ürünlerini üretmenin yollarını araştırmaya, aynı zamanda toprak ve su sistemlerini restore etmeye, suya eşit erişimi sağlamayı ve kimseyi geride bırakmamaya çağrışım yaptığını ifade etti.
“Kişi başına düşen tatlı su kaynağı yüzde 20 azaldı”
Suyun önemine işaret eden Oymen, hızlı nüfus artışı, iklim değişikliği ve kuraklık, sera gazlarındaki artış, tarımda bilinçsiz su kullanımı, gıda israfı, çarpık kentleşme, kuralsız veya kontrolsüz sanayileşme nedeniyle son yıllarda kişi başına düşen tatlı su kaynağının yüzde 20 azaldığını belirtti. Su kaynaklarının azalmasına ilaveten tarımda pestisitlerin bilinçsiz kullanımı, atık suların bilinçsizce su kaynaklarına aktarılması, doğal ya da kimyasal olsun yanlış gübre kullanımı, çevre koruma gerekliliklerine uymayan işletmelerin su kaynaklarının kirlenmesine ve kalitesinin bozulmasına neden olduğunu vurgulayan Oymen şunları ifade etti:
“Bugün, 2,4 milyar insan su sıkıntısı çeken ülkelerde yaşamaktadır. Özellikle kadınlar, göçmenler ve mülteciler başta olmak üzere günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çeken küçük çiftçiler en çok etkilenenlerdir. Yaşamın her alanında en çok ihtiyaç duyduğumuz su, kirliliğin, ekosistemin bozulmasının, iklim değişikliğinin etkilerinden zarar görmektedir. Maalesef su konusunda tehlike çanları çalmaktadır”
“Suyu korumak herkesin sorumluluğudur; Su güvencesini sağlamak ise devletlerin görevidir”
Güvenli suyun, gıda güvencesinin ve gıda güvenliğinin olmazsa olmaz koşullarının en önemlisi olduğuna işaret eden Oyman, “Yeterli ve güvenli suyun olmadığı koşullarda tarımsal üretimin yeterliliğinden, gıda güvenliğinden ve gıda güvencesinden söz edilemez” dedi.
Suyu korumanın herkesin sorumluluğu olduğunu, su güvencesini sağlamanın ise devletlerin görevi olduğunu kaydeden Oymen, “Doğru su politikaları ile insanların adil biçimde güvenli suya ulaşması sağlanmalıdır. Dolayısıyla su ile ilgili yapılması gerekenler ve çözüm bekleyen sorunlar masaya yatırılarak, gelecek nesillere temiz bir miras olarak bırakmamız gereken su kaynaklarımızı, konu hakkında karar alıcıların gündemine getirip, temiz ve yaşanabilir bir dünya için adım atılmasına katkı sağlamak gerekmektedir. Atıkların doğaya salınmaması veya sulardaki kirliliği önleme konusunda yapılacak olan yasal düzenlemeler, atık ve gübreleri değerlendirerek su kaynaklarını koruyacak yatırımları kamu eliyle ve bir an evvel yapmak önemli ve vazgeçilmez bir adımdır. Ayrıca halkın ve özellikle çocukların suyun verimli kullanılarak israfın en aza indirilmesini sağlayacak şekilde eğitilmesi olmazsa olmazlar arasındadır” ifadelerine yer verdi.
Su yönetimi multidisipliner bir konu olduğunu ve gerekli bilgi paylaşımını sağlayacak yaklaşımın geliştirilmesi gerektiğini belirten Oymen, “Kısa, orta ve uzun vadeli iklim değişikliği senaryoları yapılarak gereken adımlar şimdiden atılmalıdır. Yarın çok geç olabilir. Su yaşamın kaynağıdır. Suyu korumak ve temiz tutmak gelecek nesillere yaşanılabilir bir dünya bırakmak hepimizin ortak sorumluluğudur” dedi.