InstagramKöşe Yazarlarımız

Dünyada belediyecilik






Belediye seçimleri yaklaşıyor ama biz belediyecilikten başka her şeyi konuşuyoruz. Önemli olan insanca yaşamak için çözümler aramak değil, rakibini yenmek. Sonra da yenenle yenilenin birlikte bir sefalete sürüklenmesi tabii.

Belediye seçimleri yaklaşıyor ama biz belediyecilikten başka her şeyi konuşuyoruz. Siyaset, insanları daha iyi yaşatmak için bir araç değil, bir “laf oturtma” yarışı burada.

Yaşananlara, konuşulanlara, kavgalara bakınca bazen kendimi “Mad Max” filminde gibi hissediyorum. Dünyadan kopuk bir çölde kopan kıyamet…

Yerel yönetimler günlük hayatı daha güzelleştirmek içindir… “Daha ucuza, daha iyi nasıl yaşar insanlar” çözülmeye çalışılan sorun budur.

Örneğin 2013’ten beri Estonya’nın başkenti Tallinn’de toplu ulaşım ücretsiz.

Lüksemburg da 2020’de benzer bir karar almış.

xxxxxxx

21 Aralık’tan itibaren Montpellier‘de yaşayanlar özel bir ulaşım kartıyla tramvay ve otobüslere ücretsiz binebiliyor.

500 bin nüfuslu Montpellier’de 260 bin kişi özel kart çıkarmış.

Ücretsiz toplu ulaşım, Montpellier’in sosyalist belediye başkanı Michael Delafosse’in 2020’deki seçim vaadiydi.

Delafosse de sözünü tutmuş oldu.

xxxxxxx

Ama Montpellier Belediye Başkanı’nın tek amacı sosyal belediyecilik değil…

Delafosse’nin asıl hedefi, karbon emisyonlarını azaltmak.

İklim krizinin her geçen gün hayatımızın her alanında etkisini gösterdiğini ifade eden Delafosse, diğer belediye başkanlarının da böyle bir karar almasını talep ediyor.

xxxxxx

Montpellier’nin sosyalist belediye başkanının çağrısı duyulmuş gibi…

Geçen gün Belçika televizyonunda öğle haberlerini dinlerken öğrendim, Brüksel güneş enerjisiyle çalışan belediye otobüslerini devreye sokmuş.

Gelişmiş ülkelerde artık yerel yönetimlerin çok esaslı bir hedefi var:

Küresel iklim krizi ile baş etmek.

Çünkü…

İnsanlık doğaya aykırı davrandıkça doğa da insanlığı cezalandırıyor.

Küresel iklim felaketleri hız kazanarak artıyor.

xxxxxx

Kapalı ve yağışlı havasıyla bilinen Brüksel’de “güneş enerjisi” lafını duyunca merak edip araştırdım.

Merak edilecek kadar var, Brüksel 2023 yılı boyunca sadece 28 saat 4 dakika güneş görmüş.

Peki nasıl “güneş enerjisine” geçiyorlar?

Çünkü bilim insanları, karanlıkta çalışabilen ve yağmurlu günlerde de güneşten güç alabilen güneş panelleri geliştirdi.

xxxxxx

Bu olağanüstü bir gelişme.

Eskiden güneş panelleri, güneş ışığından enerji alıyor ve gün boyunca elektrik enerjisi üretiyor, geceleri veya hava bulutlu olduğunda ise çalışmıyordu.

Dünyanın dört bir yanındaki bilim insanlarının bu sorunun üstesinden gelmek için geliştirdiği yeni çözümler sayesinde güneş enerjisi 24 saatlik bir güç kaynağına dönüştü.

Bu yeni buluş, dünyanın net sıfır emisyona geçişinin de kapısını açıyor bir anlamda.

xxxxxxxx

Güneş enerjisi ile çalışan otobüsler ya da toplu taşımacılık deyince Münih’e de özel bir dikkatle bakmak gerekiyor.

Alman elektrikli otomobil girişimi MVG, Sono Motors ile birlikte ilk kez tescilli güneş enerjisi teknolojisini toplu taşımada yaygınlaştırmayı hedefliyor.

Sono Motors, güneş enerjili otobüs treylerinin yılda 2.500 litreye kadar dizel tasarrufu ve otobüs başına 6,5 metrik tondan fazla yıllık yerel CO2 tasarruf potansiyeli sağlayabileceğini söylüyor.

xxxxxx

Ama daha şaşırtıcı bir durum var.

Türkiye ve İstanbul örneği…

İlk güneş enerjisi ile çalışan belediye otobüsünü İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri (İETT) geliştirmiş.

Pilot otobüsün üzerine yerleştirilen 15 adet güneş paneli, otobüsün ihtiyaç duyduğu elektriği karşılıyormuş.

Hatta güneş enerjisi ile çalışan proje otobüs 20 Ağustos 2015’de ilk seferini yapmış.

Topkapı-Eminönü arasında gidip gelmiş.

Sonra ne olmuş?

Onunla ilgili bir haber yok.

xxxxxxx

Türkiye’nin genelde bir güneş ülkesi olmasına mı yanarsınız, yerel seçim öncesi çürümüş siyaset kurumunun derebeylik tartışmalarını anımsatan sığlığına mı yanarsınız, bilemedim…

Ne oldu acaba o güneş enerjisi ile çalışan otobüs?

Neden yaygınlaşmadı, neden gündemde değil?

xxxxxxx

Siyasetçi-müteahhit-bürokrat üçgeninde cinayet ekonomisinin hız aldığı bir siyasal zihniyetten küresel iklim krizine kafa tutan doğaya uyumlu tartışmalar ummak anlamlı değil.

Sadece mezra ile gelişmiş dünya arasında kapanmayacak şekilde büyüyen farkın altını çizmek açısından manalı.

xxxxxxx

Dünya gündemi ise enerji konusunda bambaşka hedeflere yol alıyor.

Belçika televizyonundaki bir diğer haber de 2028 yılında dünya etrafında ilk turunu atacak olan “hidrojenle çalışan” uçak projesiyle ilgiliydi.

Hepsinin amacı doğayı yeniden sağlığına kavuşturmak…

Nitekim, Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), havacılık endüstrisinin 2050’ye kadar net sıfır karbon emisyonu elde etmek için dengeli bir plan üzerinde anlaştığını açıkladı.

xxxxxxx

Daha önce de vurgulamıştım…

“Eski fosil yakıt enerjilerinin artan maliyetleri ile yenilene­bilir enerjilerin azalan maliyetleri arasında giderek açılan fark, küresel ekonominin büyük bir değişimden geçmesi ve 21. yüzyıl için yeni bir ekonomik paradigmanın ortaya çıkması için zemin hazırlıyor.”

Dünya bunun farkında…

Merkezi ve yerel yönetimler buna uyum sağlamaya çalışıyor…

xxxxxxx

Neyse…

Seçimleri kim kazanır? İstanbul’u kim alır?

Hangi parti, hangi partiyi “sizi nasıl yendik” diye kızdırır…

Önemli olan insanca yaşamak için çözümler aramak değil, önemli olan rakibini yenmek.

Sonra da yenenle yenilenin birlikte bir sefalete sürüklenmesi tabii…









Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu