Persona
Siz de fark etmişsinizdir; etrafımız farklı bedenler taşıyan aynı karakterler ile doldu taştı.
İçinde bulunduğumuz bedenler estetik operasyonlar ve moda aracılığıyla, yaşamsal olarak da toplum ve kültür dayatmaları aracılığıyla herkes benzemeye, aynı şeyleri yapıp, aynı şekilde yaşamaya başladı.
Eskilerin çokça kullandığı lakaplar belki de biraz da bu yüzden azalmaya başladı.
Yeni dünya düzeni kişilikleri ve karakterleri yok ediyor. Ne acı ki, hepimiz artık hırslarımızla, yaşamımızla, sosyal medya hesaplarımızla ve hatta hayallerimizle bile birbirimize benziyoruz.
Tabii, bu çok derin bir konu. Bu konuyu sosyoloji, psikoloji ve antropoloji gibi alanlarda çok mürekkep yutan kişilerle de tartışmak lazım. Ben, işin siyaset ve ekonomi boyutunda gördüğümü sizinle paylaşacağım.
Temel sorular şunlar; Hepsi aynı şeyi söyleyecekse neden bu kadar çok siyasetçiye ihtiyaç var? Ekonomi bir bilimse ve ekonomi politikalarında tüm ekonomistler hemfikir olacaksa, neden bu kadar ekonomist var?
Farklılıklar olmayacaksa bu kadar siyasi pozisyona hiç gerek yok. Bir kişi koyalım, nabza göre şerbet versin. Hatta biz daha iyisini yapalım, bütçeyi ve yaşanan sorunları yapay zekaya verelim. O bize ne yapmamız gerektiğini söylesin. Çok daha verimli olur. Öyle değil mi?
Şimdi temelden başlayalım. Devletlerin ekonomilerini yönetmek için iki temel kumandası vardır; bunlardan biri mali politika, diğeri de para politikalarıdır.
Mali politikaların başlıca amaçları ticareti kontrol etmek ve devletin gelir ve harcamalarını yönetmektir.
Para politikaları ise ekonomik büyüme, istihdam artışı ve fiyat istikrarı gibi hedeflere ulaşmak için yapılan politikalardır. Faizlerin belirlenmesi gibi kritik konular da para politikalarına dahildir ve genellikle merkez bankaları tarafından belirlenir.
Merkez Bankası Türkiye’ye bağlı olduğu için ekonomiye yön veren iki kumandadan birinin kontrolü bizde değil.
Ekonomik büyüme, istihdam artışı ve fiyat istikrarını sağlamak için kullanılan para politikalarını yönetemediğimizden elimizde bir tek mali politikalar kalıyor.
Peki, biz sadece mali politikalarla ne yapabiliriz?
Öncelikle, bu durumun kesinlikle normal olmadığını ve bu şekilde istikrarlı bir ekonomi sağlanamayacağının altını çizmek gerekiyor. Ancak sadece mali politikalarla da çok şey yapılabilir.
Bizde mali politikalar muhasebe hesabına dönmüş durumda. Ekonomi ve siyaset “şu kadar parayı şuraya harcıyoruz, şuna şu kadar bütçe ayırdık” gibi yorumlara kısıldı. Siyaset ve ekonomiyi bütçe hesabına kısıtlayacaksak yukarda yaptığım “yapay zekaya soralım” yorumu son derece geçerlidir.
Halbuki, bize farklılık lazım, persona, yani kişilik lazım.
Hesap kitabı şimdilik bırakın, neden bu ülkenin kaynaklarıyla bazılarına vergi afları geliyor, neden zenginin vergisi düşürülürken fakir fukaranın sırtına daha çok biniliyor bunları konuşalım.
Hesap kitap değil, bize ekonomik adalet lazım. Gelin, bütün vergi afları ve vergi indirimleri için mecliste 2/3 çoğunluk arayalım ve maliyedeki parayı kullanmak için öncelikli yatırım alanları için uzmanlardan oluşan ekonomi komitesi kuralım.
Herkes ile aynı hesabı yaparsanız, farklı sonuçlar alamazsınız. Artık vakit kartları yeniden saymak yerine masayı kırıp yeniden kurma vaktidir.