InstagramKöşe Yazarlarımız

70 Yıllık Terane…!!!


Babalarımız gözlerini İngiliz yönetimine açtı…
Direkte İngiliz bayrağı, duvarda Kraliçenin fotoğrafı…

Biz Kıbrıs Cumhuriyeti’ne açtık gözlerimizi…
Direkte hiç Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı görmedik, duvarda ise “mecburen” TMT’nin lideri Kemal Coşkun’un fotoğrafı…

Çocuklarımız ise gözlerini KKTC’ye açtı, ama KKTC bugüne kadar hiç gözünü açamadı…
Direkte birbirinin kopyası iki bayrak, duvarda da Denktaş’ın fotoğrafı…

Babalarımızın gençliği bu Kıbrıs teranesine heba oldu,
Bizim bütün hayatımız tümden harcandı,
Çocuklarımız ise çareyi kaçmakta buldu…

Bu yetmiş yıllık teranede üç kuşağın da sabah akşam duyduğu ve ezbere bildiği fantastik kelimeler ve cümleler var…

Birincisi ve en önemlisi “Milli Dava”…
İki zırcahil toplum vardı ve fakat kazanılacak tek bir dava vardı ve milliydi…

Oysa yıllar sonra davanın mili değil, lilli olduğu ortaya çıkıverdi…

Bir diğeri Taksim,
O derece ki Lefkoşa’daki futbol sahasının adını bile “Taksim sahası” koyduk…

Kıbrıs’ın iki süper gerzek toplumu güya pastayı taksim edeceklerdi…

Diğer iki kelime, EOKA ve TMT
Biri Enosis rüyası görürken, diğeri Taksim rüyası görüyordu…
Biri Yunanistan’a tapındı, diğeri Türkiye’ye…

Bunun için çok acılar çekildi, çok kan ve gözyaşı döküldü…
EOKA İngiliz’i adadan atmak için savaşırken, biz İngiliz’e goygoyculuk yaptık…

Yetişmedi, Rum’u İngiliz’e ispiyonladık…

O da yetişmedi, gittik İngiliz’e yardımcı oksidari polis yazıldık…
Komando eğitimi aldık, “Made in England” sopalar kuşandık…

İngiliz de tıpkı Hindistan’da yaptığını yaptı…

Mahatma Gandi İngiliz işgaline karşı pasif direnişi örgütlerken, İmparatorluk direnişi kırmak için üzerlerine Hintli İngiliz askerlerini gönderdi…

Geleneksel sarıkları ile Hintli İngiliz askerleri kendi vatandaşlarını vurdu, dövdü, öldürdü, direnişi kırdı…

Ortam müsaitti, birbirlerinden nefret eden Hindu ve Müslümanlar, birbirlerinin gırtlağını sıkmak için İngiliz’in manipülasyonu yetti…

İngiliz bizde de ayni taktiği uyguladı, önceleri dini kullanmak istedi, baktı gördü ki din çok fazla işe yaramadı, milliyetçiliği öne çıkardı…

İngiliz’in kamyonlarına bindik, Rum gösterilerini bastık, Rumları bir güzel sopayla dövdük…
Gece de gidip köy kahvesinde övündük…

Sonra da EOKA namluları bize döndü, kırılma başladı, bir daha da eskisi gibi olmadı…

İngiliz provokasyonu ve ince planı ile Gönyeli ovalarında Kördemen’li Rumları taradık…

İngiliz bizi tepe tepe kullandı, 1959’da anlaşma olunca da o kullandıklarını ani ve seri İngiltere’ye postaladı…

O tarihlerde EOKA’nın ölüm listesinde olup da topuklayanlar, aradan 60 yıl geçmesine rağmen bugün hala daha İmparatorluk topraklarında bize milliyetçilik dersi vermeye çalışmakta…

İngiliz bu işlerde tecrübeli, sömürgeci ülke olarak dünyayı yemiş, bitirmiş bir imparatorluk…

Biz ise kıç kadar adada iki zibidi toplum, ne olacaktı ki…

“Kıbrıs Sorunu” ve “Toplumlararası Görüşmeler”…
Üç kuşağın da ömrü boyunca kulağında çınlayan bir diğer terane…

“BM Genel Sekreteri”
“BM Özel Temsilcisi”

BM’nin kuruluşundan beri bu görevlere gelmiş tüm isimleri ezbere bilen dünyadaki tek toplumuz…

Nenemizin kardeşinin ismini bilmeyiz ama bunları isimlerini sırasıyla sayarız, o derece…

74’den sonraki teraneler ise şöyle;

“Anavatan, Yavruvatan”
“Et ve Tırnak”
“Olmazsa olmazlarımız”
“Kırmızı Çizgilerimiz”
“İki Devlet, Bir Millet”

Eminim unuttuğum daha onlarcası var…

Sonuç olarak 70 yıl sonra atanmış Cumhurbaşkanı Gambiya’da timsahın kuyruğunu tutmak için 43 dakika harcarken, BM yetkilisi ile görüşmesine sadece 13 dakika ayırıyor…

Boş verin yahu, Kıbrıs teranesi ne olursa olsun, yeter ki Pergama’da Akdoğan şampiyon olsun…











Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu