Turizm Bakanlığı eski Turizm Planlama Müdürü Turgut Muslu (Sanık 1) ve İş insanı Tekin Arhun’un (Sanık 2) Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşülen davasına dün de devam edildi
Savcılık 3 tanık daha dinletti
Savcı Mustafa İldeniz dünkü duruşmada 3 tanık birden dinletti. Tanıklardan ilki Başsavcılık Hukuk Dairesi’nde Ceza Arşivi Memuru olarak çalışan Pervin Terim oldu.
Terim şahadetinde, Başsavcılık Hukuk Dairesi’nde görevli memur olduğunu ve Polis Genel Müdürlügü‘nden (PGM) gelen dosyaların kaydını yaptığını belirtti.
Terim dosyaların seyir numarası ile deftere işlendiğini ve imza karşılığı teslim alındığını belirterek, aynı şekilde Savcılık görüşünün de yine imza karşılığı verildiğini kaydetti.
Bu dava dosyasının 3 Kasım 2014 tarihinde mütalaa için geldiğini ve dönemin memurunun da bunu imza karşılığı aldığını ve kaydettiğini belirten Terim, dosyaların her zaman bu şekilde alındığını ve Başsavcıya gönderildiğini,
Başsavcının da Savcı ataması yaptığını söyledi.
Terim: Kızılokgil bana ‘sadece görüşü gönder’ dedi
İlgili dosyanın kayıt numarasının 1146/2014 olduğunu, dönemin Savcısı Ergül Kızılokgil tarafından 3 sene sonra 27.10.2017‘de de görüş verildiğini anlatan Terim, bu kayıtların yapıldığı sicil defterinin ilgili sayfasının fotokopisini de Mahkemeye emare olarak sundu.
Terim, “Bu kayıtları ben yaptım. Mütalaa numarası 1146/2014, CTK numarası ise 172/2014” dedi.
Dosyanın mütalaası verildikten sonra PGM’ye çıkışının yapılmadığını, Savcı Ergül Kızılokgil‘in 1 Kasım 2017‘de kendisine “İthamname Başsavcılıkta yazılacak, sadece görüşü gönder” dediğini belirtti.
2019’da ise dönemin Başsavcısı Behiç Öztürk‘ün kendisine, “Dosyayı Ergül beyin odasından al ve getir” dediğini ve kendisinin de bunu yaptığını kaydeden Terim, mütalaayı da Ocak 2019’da PGM’ye teslim ettiğini belirtti.
2021’de davanın dosyalandığını, 23.6.2021‘de de dava no alınması için dosyayı Mahkemeye gönderdiğini anlatan Terim, ertesi gün de dava no alındığını söyledi.
Çınar: Dosyanın içine herhangi evrak girerse ya da çıkarılırsa bundan haberiniz olur mu?
Terim’e savunma avukatlarından Serhan Çınar da kısa birkaç soru sordu ve “Dosyanın içine herhangi evrak girerse ya da çıkarılırsa bundan haberiniz olur mu?” diye sordu, Terim böyle bir yetkisinin zaten olmadığını söyleyerek, “Hayır” yanıtını verdi.
Çınar, “Yani size daha sonra evrak getirilemez değil mi?” diye sordu. Terim, “O zaten bizim görevimiz değil, yapamayız, getirmezler” yanıtını verdi.
İkinci tanık polis Hakan Akşan dinlendi
Savcı Mustafa İldeniz dünkü duruşmada ikinci tanık olarak da Lefkoşa Polis Müdürlüğü‘nde görevli Adli Sicil Memuru polis Hakan Akşan‘ı dinletti.
Akşan Mahkemede, yaptıkları işin dosyaların seyrini işlemek ve kayıt altına almak olduğunu belirterek, dosya kayıtlarının olduğu CTK defterinin de tasarrufunda olduğunu söyledi, ilgili defterin ilgili sayfasının fotokopisi Mahkemeye emare olarak sunuldu.
172/2014 nolu dosyanın adlı sicile 20.5.2014 tarihinde tahkikat polisi Ömer Taşbel tarafından geldiğini belirten Akşan, dosyanın ikinci kez de 18.7.2014 tarihinde alındığını ve 11.9.2014 tarihinde de görüş alınmak üzere Adli Polis Müdürlüğü’ne gönderildiğini anlattı.
Dosyanın 2.10.2014‘de geri alındığını, işlemlerinin yapıldığını ve ertesi gün de iadesini yaptıklarını belirten Akşan, dosyaya “Ergün Beyin (Savcı) görüş verdiği dosya” notunu düştüğünü kaydetti.
Dosyanın kendilerinden çıktıktan sonra da bir daha geri gelmediğini anlatan Akşan, dosyaların teslim alındıktan sonra etüt subayını gittiğini, eksiklik varsa tahkikat polisine tekrar iletildiğini ve eksiklik giderildikten sonra tekrar alındığını anlattı.
Akşan’ı savunma avukatlarından Serhan Çınar istintak etti.
Çınar: Bunun tahkikat polisi tarafından dosyaya işlenmesi gerekmez mi?
Çınar Akşan’a bir dosya geldikten ne kadar sonra CTK no verildiğini sordu ve Akşan’ın “Takip eden 2-3 gün içinde” demesi üzerine “2 ay sonra verilir mi?” diye sorarak, dosyanın CTK Bildirim Formu’nu Mahkemeye “tanıtma” yaptı.
Çınar, CTK müracaat ve onay tarihlerini sordu, Akşan 18.3.2014‘de formun hazırlandığını ancak CTK numarasının ne zaman alındığını bilmediğini belirtti.
Serhan’ın, bunun tahkikat memuru tarafından iş cetveline işlenip işlenmemesi noktasındaki gerekliliği sorması üzerine Akşan, “İşlenmesi gerekir” cevabını verdi.
Akşan: İş cetvelindeki sıra no takip edilerek ekleme yapılır
Çınar, “Dosya eksiklik nedeniyle geri gönderildiğinde, tahkikat memuru dosyanın içinden bir şeyler çıkarabilir mi?” diye sordu.
Akşan, “Hayır, iş cetvelindeki sıra no takip edilerek ekleme yapılır” dedi.
Bu sırada Çınar ilgili iş cetveline bakılmasını istedi ve tahkikat polisinin topladığı emare ve evrakların emare kayıt defterine islenme zorunluluğu olup olmadığını sordu.
Akşan, bu deftere tahkikat polisinin getirdiği şeylerin işlenebileceğini ve sonra da muhafaza altına alınabileceğini söyledi.
Çınar tahkikat polisinin aldığı ve kayıt edilmeyen 151 adet evrakı hatırlattı
Çınar bunun üzerine daha önce Mahkemede konuşulan ve tahkikat polisi Ömer Taşbel‘in “Direkt savcıya verdim, kaydetmedim” dediği 151 evrakı hatırlattı ve bu evrakların işlenmesi gerekip gerekmediğini sordu.
Akşan, bunların işlenmesi gerektiğini belirtti, bunun tahkikat polisinin görevi olduğunu söyledi.
Dönemin tahkikat subayı Erkut Efendi de tanık olarak dinlendi
Savcı Mustafa İldeniz, 3. tanık olarak da dönemin Tahkikat Subayı şimdi ise Lefkoşa Polis Müdürlüğü Adli Şube Amiri olan Erkut Efendi‘yi dinletti.
Efendi şahadetinde; 12.3.2014 tarihinde kendilerine Kaskon Ltd Direktörü İsmail Sergen tarafından şikâyet yapıldığını, 13.3.2014‘de de ilgili şikâyete konu raporun sahte olabileceği gerekçesiyle tahkikat başlatıldığını belirtti.
Tahkikat memurunun Umut Kulle olduğunu ve kendisinin de Tahkikat Subayı olarak yürütülen tüm tahkikatlarla ilgili bilgi alıp yönlendirme yaptığını belirten Efendi, tahkikatın başladığı ilk gün Kulle’nin EBİ‘ye giderek orijinal olduğu söylenen raporu alıp karşılaştırma yaptığını ve sahteleme olduğunu söylediğini belirtti.
Efendi, “Ben de Kulle ile birlikte Turizm Planlama Dairesi’ne gidip, dönemin Sekreteri Goncagül Özsoy ve dönemin Turizm Bakanlığı Müsteşarı Şahap Aşıkoğlu‘ndan ifade aldım. Özsoy bana Tekin Arhun‘un Turgut Muslu ile görüşmek için 5.12.2014 tarihinde saat 11.00 için randevu aldığını ve o saatte de geldiğini ve Muslu ile 10 dakika görüştükten sonra kendisine EBI’nin raporlarının olduğu dosyanın verildiğini ve bunları yarım saat kadar incelediğini sonra da içlerinden bir tanesini daha detaylı incelemek için almak istediğini, Muslu’nun da buna izin verdiğini ve ilgili dosyanın Tekin Arhun tarafından alınarak ertesi gün geri gönderildiğini anlattı” dedi.
İldeniz: Neden orijinalini almadınız?
Efendi: İfade vardı diye gerek görmedik
Savcı Mustafa İldeniz, daha önce de Mahkemede konuşulanları ve emare yapılmasına izin verilmeyen, Goncagül Özsoy’a ait olduğu söylenen masa takviminin (Üzerindeki 5 Aralık tarihli yaprağında Tekin Arhun saat 11.00 yazıyor) orijinalinin neden emare alınmadığını sordu.
Efendi, “Çünkü görüşmenin olduğuna dair ifade almıştık ve üzerinde Goncagül hanımın başka notları da vardı. Gerek görmedik” cevabını verdi.
Efendi ayrıca Şahap Aşıkoğlu’nun da ifadesinde EBİ’nin raporlarının gizli ve resmi evrak olduğunu söylediğini ve bu uygulamayı doğru bulmadığını belirttiğini anlattı.
Efendi: Olaydan 4 ay sonra bize şikâyet yapıldı
Tahkikat Subayı Erkut Efendi, olayın 13.12.2013 tarihinde meydana geldiğini ancak kendilerine ilk şikâyetin 4 ay sonra yapıldığını hatırlatarak, bu raporun nerede ve hangi bilgisayarda hazırlandığına yönelik tahkikat yaptıklarını ancak herhangi bir tespitte bulunamadıklarını belirtti.
Efendi, “Dosyanın ilk tahkikat polisi Umut Kulle, Tekin Arhun’un çok sayıda işyeri olduğunu, buralarda da çok sayıda bilgisayar ve printer bulunduğunu ve çemberi daraltamadığını söyledi. Bu şartlar altında tüm bilgisayar ve printerleri alıp alamayacağımızı sordu. Ben de bunları alırsak zanlılar ciddi bir mağduriyet yaşayacaklar hem itibarları zedelenecek hem de işyerleri çalışamaz duruma gelecek diye bunun olmayacağını söyledim. Bu kararda hem benim hem de ilgili dönemdeki amirlerin katkısı var” dedi.
Efendi tutuklama yapmamalarının nedenini de şöyle açıkladı;
“Tutuklama bir ceza değil tahkikatın salimen yürütülmesi amaçlıdır. Aradan 4 ay geçmişti. Sanıklar zaten emarelere ya da tanıklara müdahale etmek istemişse çoktan etmişti. Tutuklamanın anlamı yoktu”
Dolmacı: Bilgisayar ve printerleri almadan nasıl tespit yapacaktınız?
Tanık Erkut Efendi’yi savunma avukatlarından ilk olarak Süleyman Dolmacı istintak etti.
Dolmacı, “Sosyal statüleri vardı, mağdur olmasınlar diye düşünerek mi tutuklamadınız?” diye sordu, Efendi bu soruya, “Öyle düşünmedik, olayın olduğu tarihin bize ulaştığı tarihten çok önce olması nedeniyle böyle bir karar aldık” dedi.
Efendi Dolmacı’nın, “Siz ‘Bilgisayar ve printerleri alırsak mağdur olurlar’ demediniz mi? Almadan nasıl tespit yapacaktınız?” sorusuna ise “Çemberi daraltamadık” yanıtını verdi.
Dolmacı: Yani bu belge Muslu’nun ofisinde sahtelenmedi öyle mi?
Efendi: Böyle bir tespitimiz olmadı
Turgut Muslu’nun çalıştığı ofiste bir printer ve bilgisayar olduğunu hatırlatan Dolmacı, bunlara bakılıp bakılmadığını sordu, Efendi bu bilgisayar ve printerlere de bakmadıklarını belirtti.
Dolmacı, “Yani bu belge Muslu’nun ofisinde sahtelenmedi öyle mi?” siye sordu, Efendi böyle bir tespitleri olmadığını söyledi.
Dolmacı: Neden 4 ay sonra böyle bir şikâyet yapmış diye sormadınız mı?
İlgili şikâyeti yapan Kaskon firmasının direktörü İsmail Sergen’in, eldeki raporun sahte olduğunu nasıl anladığını soran Dolmacı, “Neden 4 ay sonra böyle bir şikâyet yapmış diye sormadınız mı?” diye sordu.
Efendi, “Çünkü orijinali EBi’deydi ve karşılaştırma imkânımız vardı” cevabını verdi.
Dolmacı, İsmail Sergen’in polise gitmeden önce EBİ’ye gittiğini hatırlattı ve bu raporun orada sahtelenip sahtelenemeyeceğini sordu, Efendi bunu reddetti.
Dolmacı, “EBİ’de çalışan 5-6 kişi var. Oradaki bilgisayarları aldınız mı? Orada nerede kayıtlıymış bu rapor baktınız mı?” diye sordu, Efendi tahkikat polisi olmadığını ve EBİ’ye hiç gitmediğini belirtti.
“5-10 dakikada mı organize oldular?”
Bunların yapılmamasının “eksik tahkikat” anlamına geldiğini söyleyen Dolmacı, bilgisayar ve printerler için “çok fazla sayıda vardı” denilerek alınmamasının olamayacağını söyledi, Efendi “Tüm KKTC’dekileri alayım isterseniz” dedi.
Dönemin Turizm Planlama Dairesi Sekreteri Goncagül Özsoy’un ifadesinde “Tekin Arhun geldi, 5-10 dakika görüştüler’ dediğini hatırlatan Dolmacı, Tekin Arhun ve Turgut Muslu’nun bu 5-10 dakika içinde mi organize olduklarını sordu.
Efendi, böyle bir tespitleri de olmadığını söyledi.
Çınar: Bu üçüncü kopyanın da alınması gerekmez miydi?
Efendi: Alınmalıydı, tahkikatın seyri açısından önemliydi
Efendi’yi son olarak savunma avukatlarından Serhan Çınar istintak etti ve polisin herkesin güvenmesi gereken bir kurum olduğunu söyleyerek, şikâyet geldiğinde de tarafsız davranması gerektiğini belirtti, Efendi bunu “Doğrudur” diyerek yanıtladı.
Çınar, “Siz tahkikat subayı olarak; tahkikat yapan polislere ‘Getir o dosyayı bakalım ne yaptın’ mı diyorsunuz yoksa onlar mı getiriyor?” diye sordu.
Efendi bunun olaya ve duruma göre değişebildiğini, her ikisinin de olabileceğini belirtti.
Çınar Efendi’ye, EBİ sorumlusu Fahri Beyin ifadesinin alınıp alınmadığından haberi olup olmadığını sordu, Efendi alındığını hatırladığını ve ifadesinde de iki rapor arasında farklılıklar gördüğünü söylediğini kaydetti.
Çınar, “Fahri Bey ifadesinde ‘Bu belge iki kopya olarak çıkar’ dedi. Turgut Muslu’dan da ifade alındı, o da ‘EBİ’den bir kopya daha istedim’ dedi. Bundan haberiniz var mı?” diye sordu.
Efendi bunu hatırlamadığını söyleyince Çınar, “Yani sizce bu üçüncü kopyanın da alınması gerekmez miydi?” diye sordu. Efendi, “Alınması tahkikatın seyri açısından önemli olurdu” cevabını verdi.
Kaskon ile C&T arasındaki hukuk davasında Tekin Arhun’un avukatının da Mahkemede Turgut Muslu’yu istintak ederken, “Bu rapor bende de var” dediğini ve bunun tutanaklarda olduğunu söyleyen Çınar, üstelik 5-11 Aralık 2013’de sahtelendiği söylenen raporla ilgili Asena’nın bu sözlerini Kasım ayında söylediğini belirtti, bu raporu da almanın önemli olup olmadığını sordu.
Efendi, bunun da tahkikatın seyri açısından önemli olduğunu ve alınması gerektiğini belirtti.
Çınar, “Sizin haberiniz olsa ister miydiniz bunları?” diye sordu, Efendi “Alınması daha doğru olurdu” yanıtını verdi.
Çınar: Olaydan 4 ay sonra şikâyet yapılması size şüpheli gelmedi mi?
Serhan Çınar, İsmail Sergen’in 13 Aralık’tan sonra EBİ’ye giderek Fahri Kaya ile görüştüğünü ancak 4 ay sonra Mart 2014’de şikâyet yaptığını söyleyerek, “Bu size şüpheli gelmedi mi?” diye sordu.
Efendi, geç kalındığını ve bunun tahkikatın aleyhine olduğunu belirtti.
Çınar, Turgut Muslu ile Tekin Arhun’un organize olduğu suçlamasının yapıldığını ancak bu konuda polisin bir tespit yapamadığını hatırlatarak, İsmail Sergen’in ifadesinde sahtelendiği ileri sürülen rapor için “Bu rapor sahteyse 154 bin sterlin kazanacağız” dediğini söyledi.
Çınar, “Yani bunun tersini düşünürsek, diğer rapor sahteyse bunu kazanamayacaktı, karşı tarafın lehine olacaktı. Yani iki taraf var” dedi, Efendi bunu doğruladı.
“Arhun’la Muslu’nun organize olma düşüncesi var peki Kaya ile Sergen’in yok mu?”
Turgut Muslu ve Tekin Arhun’un organize olabileceği düşüncesi olmasına rağmen Fahri Kaya ile İsmail Sergen’in organize olma ihtimalinin neden düşünülmediğini soran Çınar, iki rapor olduğunu ve ikisinin de imzasız ve mühürsüz olduğunu hatırlattı.
Efendi, hangi raporun doğru olduğunun sahada anlaşılabileceğini ne kadar beton dökülüp ne kadar iş yapıldığının görülebileceğini ve rapordaki fotoğraflarla da eşleştirilebileceğini söyledi.
Çınar rapordaki fotoğrafların çoğunun tarihsiz, tarihli olanların da 7-10 gün öncesine ait olduğunu söyledi, Efendi bunu bilmediğini belirtti.
Çınar, “Demek ki EBİ’deki bilgisayarlara baksaydınız, eldeki iki rapordan hangisinin bilgisayardaki raporla eşleştiğini tespit edecektiniz” dedi.
Efendi, “Evet, yapsaydık daha doğru olurdu ancak şikayetçi olan tanıkların ifadelerine itibar edildi” dedi.
Çınar: EBİ’deki bilgisayarlar alınabilirdi değil mi?
Efendi: Size katılıyorum
Çınar bir kez daha, “EBİ’deki bilgisayarlar alınabilirdi değil mi?” diye sordu, Efendi de “Evet alınabilirdi” diye yanıtladı.
Çınar Efendi’ye, bu bilgilerin kendisine gelmesi durumunda tahkikatla ilgili düşüncelerinin değişip değişmeyeceğini sordu, Efendi Çınar’a “Size katılıyorum. Değişebilirdi ve bilgisayarların alınmasını isteyebilirdim” cevabını verdi.
Dosyanın ilk tahkikat polisi Umut Kulle’nin Mahkemede bilgisayarları almak istediğini ancak tahkikat subaylığının izin vermediğini söylediğini hatırlatan Çınar, bunun doğru olup olmadığını sordu.
Efendi, Kulle’nin kendisine Tekin Arhun’un işyerleriyle ilgili bilgisayar ve printer sayısının fazlalığından bahsettiğini, EBİ’deki bilgisayar ve printerler için bir şey sormadığını söyledi.
Çınar: Fahri Kaya da tarafsız görünüyor ama ifadesiyle Mahkemedeki şahadeti çelişiyor
Çınar Fahri Kaya’nın Mahkemedeki şahadetinde, EBİ’de 5-6 kişinin çalıştığını, raporu bu kişilerin hazırladığını söylediğini ve bazen raporlarda değişiklik yapılabildiğini belirttiğini hatırlattı ve “Yani EBİ’deki çalışanlardan da ifade alınması gerekmez miydi?” diye sordu.
Efendi bu soruya, “Sorulması lazımdı” diye cevap verdi.
Turizm Planlama Dairesi eski Sekreteri Goncagül Özsoy’un ifadesinin aksine, alınan telefon dökümlerinde Tekin Arhun’un Bakanlığı hiç aramadığının sabit olduğunu söyleyen Çınar, alınan ifadelerin doğruluğu ve yanlışlığının tespitinin yapılıp yapılmadığını sordu, Turgut Muslu’nun zıt ifade vererek, “8-9 Aralık tarihlerinde görüştük” dediğini hatırlattı.
Efendi, Goncagül Özsoy’un tarafsız olması ve meselenin hiçbir yerinde olmaması nedeniyle ifadelerine itimat ettiklerini belirtti.
Çınar bunun üzerine “Fahri Kaya da tarafsız görünüyor ama ifadesiyle Mahkemedeki şahadeti çelişiyor” dedi.
Serhan Çınar son olarak Goncagül Özsoy’un, “Tekin Arhun’un aldığı raporu bilmediğim biri getirdi” dediğini ancak polisin o kişi olarak yorumladığı kişinin de dün Mahkemede şahadet verdiğini ve kendisinin böyle bir şey yapmadığını söylediğini belirtti ve neden “tanıtma merasimi” yapılmadığını ve Goncagül Özsoy’a “Bu kişi mi?” diye ilgili kişinin gösterilmediğini sordu.
Efendi bu soruya “Bana söylenseydi ben yapılmasını tavsiye ederdim” dedi.
Dava görüşülmek üzere 30 Mayıs saat 09.30’a ertelendi.
(Kamalı Haber)